Erken Önlem, Hayatı Sevmektir
Erken Önlem, Hayatı Sevmektir

H. Çiğdem Deniz 

4 Kasım 2025 – Salı

Ayfer Hanımcığım, koro çalışmasından sonra, aynı istikamette oturduğumuz için beni eve bırakma nezaketini göstermişti. Kendisini Karesi Belediye Başkanı Aday Adayı olduğu o yıllarda tanımıştım. Eve bıraktığı gün ayrıca “Mutlaka gelmelisin,” diyerek bu davete dair içten bir çağrıda da bulunmuştu. İşte bugün, o sözün yankısıyla çıktım yola. Balıkesir, kasım güneşinin cömertliğinde sıcacık bir günde.

Toplu taşımada, On On’da, az şekerli bir kahvenin eşliğinde hem şehrin hem de anın ritmine bıraktım kendimi. Ve sonra, güncemin sıcacık kollarına vardım; kelimelerimle birlikte, sessizliğin en içten yerinde.

Biraz sonra Cemile telefonuma geri döndü; geliyormuş. Ardından kardeşim Mine’nin sesi doldu kulağıma:
“Yarın müsaitseniz sizi bekliyorum,” dedi, o tanıdık içtenlik ve sıcaklıkla.

Günün içinde dostlukların, çağrıların ve tesadüflerin birbirine dokunduğu bir zarafet vardı bugün. Hayatın küçük ama anlamlı buluşmaları gibi...

Salona adımımı attığım anda, kapıda tanıdık simalar karşıladı beni. Nilgül ablam gülümseyerek uzattı pembe kurdeleyi; farkındalığın, dayanışmanın sembolüydü o küçücük kurdele.
Ayfer ve Arza hocamla öpüştük; kısa ama samimi bir merhaba paylaştık. Özden Hanım ise sade bir baş hareketiyle selamladı beni — ne az, ne fazla, tam yerinde bir zarafet.

Sonra, başörtülü genç bir hanım yaklaştı; elindeki küçük şişeden döktüğü Balıkesir kolonyasıyla tamamladı bu sessiz seremoniyi. O ferahlık bir anda içime doldu; limon çiçeklerinin arasında yürür gibi hissettim kendimi.

“Kanseri Bil, Erken Önle” başlıklı bu panele keşke daha çok katılım olsaydı, dedim içimden.
Kadın Meclisi’nin bu anlamlı buluşması sadece bir sağlık etkinliği değil; yaşamın kendisine dokunan bir farkındalık gibiydi.

Erken teşhisin, sağlıklı beslenmenin ve ruhsal dayanıklılığın ne kadar iç içe olduğunu bir kez daha anladım.
Her konuşmacı, kendi alanından bir ışık getirdi sanki; tıp, psikoloji ve beslenme birleşince hayatın bütünlüğü görünür oldu.
“Erken önlem almak, hayatı sevmektir.” dediler — o cümle içime işledi.

Panelin sonunda, moderatör olan doktor hanımefendi seyircilere dönerek,
“Katkı sunmak isteyen var mı?” diye sordu.
Söz ve mikrofon bendeydi artık.

Kayınbabamın hastalığı sürecinde merakla yaptığım araştırmalar geldi aklıma. O günlerin içinden birikmiş bir soruydu yönelteceğim. Engin hocayı dinlerken mizahi yanının epey kuvvetli olduğunu hissetmiştim; gülümsemenin ardına saklanan bir bilgelik gibiydi onunki.

Kendimi tanıtarak söze başladım:
“Sunumunuz sırasında tarihi ören yerlerinden birkaç kare dikkatimi çekti,” dedim. “Sanıyorum bol bol gezin diyorsunuz.”
Gözleri parıldadı, tebessüm ederek başını salladı. Ardından sözü devraldı ve kanser hücrelerinin tarihte ilk kez ne zaman keşfedildiğine dair soruma cevap verdi. Bu, kara mizahın ilk adımıydı belki de. “Şöyle dedim: Hasta mı ediliyoruz?” Yaramı açmayın derken ciddileşti ve yüzü gölgelendi bir anda.

Açıklamalar yaparken, bilmediği konuda ahkâm kesmeden, gülümseyerek “Google’a sorun,” dedi.
Salon kahkahaya boğulmadı ama sıcak bir gülümseme yayıldı yüzlere; insan kalmanın, bilgelikle mizahı harmanlamanın o ince hâliydi belki.

Sonra ben de öğrendiğimi paylaştım. Elbette tarih ve bilim durmadan değişim içinde.
Bugün dinozorların kemiklerinde rastlanan o kadim hücreyi — kanseri — bir parça daha yakından tanıdık.
Ve anladım ki bazen bir soru, bir gülümseme kadar şifa taşıyabilir.

Hayatın içinden doğan bu buluşmada, bilgiyle zarafet, farkındalıkla umut bir aradaydı.
Kimi zaman bir pembe kurdeleyle, kimi zaman da bir tebessümle dokunduk birbirimize.
Ve ben, bugün bir kez daha inandım:
İyileşmek bazen bir soruyla, bazen bir bakışla, bazen de sadece insan kalabilmekle mümkün.
( Erken Önlem, Hayatı Sevmektir başlıklı yazı çitlembik tarafından 4.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu