ALZHEIMER VE BİOENERJİ
Bir kızın babası için aradığı ışık…
Çocukların hayal dünyalarında kurmaya başladıkları oyunlar gibi, ben de hayatın kendine has işaretlerini bularak hikâyelerime taşıyorum. Kelimelerle olan yolculuğum sırasında, güneşin yansımasını ve evrenin gizlerini çözümleme çabasını barındırıyor her adım atışım.
Konuşma dilinden epeyce farklı yazma eylemi… Babamı anlatırken içimdeki bilinmezlik sisleri aralanıp yerini gün ışığına bırakıyor. Çözümler üretme çabasında olan ben, daha da kararlı ve istekli hissediyorum kendimi; sanki yağmurun ardından çıkan gökkuşağı gibi rengârenk içim dışım.
Ta ki kadınlardan oluşan grupta yazılarımı paylaşana kadar, birilerine faydalı olabileceğimi düşünmüyordum. Ayrıca bana yol gösterebilecek arkadaşlarımın da var olduğundan habersizdim.
Peki ben, Alzheimer hastası olan babama bioenerjiden bahsetsem ve faydasının olabileceğini söylesem ne kadar ikna edici olabilirim?
Yine çözüm odaklı soruların peşine düşme zamanı geldi. Eskiden olsa ansiklopedileri karıştırırdım ya da bir dolu kitabın bulunduğu kütüphanede alırdım soluğu. Şimdi ise parmağımla dokunuyor, Google’a soruyorum: “Bioenerji nedir?”
İnsan vücudunda hücrelerin yarattığı sürekli bir enerji formu bulunur. Hücreler kendi içlerinde ve birbirleri arasında iletişimi düşük voltajlı bir elektromanyetik akımla sağlar. Kişinin zihinsel, ruhsal ve fiziksel enerji alanlarının bileşkesi olan bioenerji, kısaca “yaşam enerjisi” anlamına gelir.
Yaşanan çevre ve bireyin kendi kişisel özelliklerinden kaynaklanan negatif duygu ve düşünceler, bu enerji dengesini bozabilir.
Tekrar tekrar okuyorum; anlamak o kadar da kolay değil. Başvuracağım yegâne kişi olarak, liseden sınıf arkadaşım “Fındık kurdumuz” Neşe’yle uzun uzun telefonda konuşuyorum. O, okuduklarımı açıklarken biraz daha anlaşılır kılıyor.
Nitekim diyorum: Bilmediğimiz her şeyin cahiliyiz. İşte bütün mesele bu.
Sadede gelecek olursak, bioenerji uygulaması vücudu bir bütün halinde ele alırmış ve vücudun zihinsel, duygusal ve bedensel enerji ayarının yapılmasını sağlarmış. Bioenerji tekniği ile hücrelerdeki DNA kodları yeniden düzenlenir ve evrende var olan enerji hatları kişinin bedenindeki enerji hatlarıyla uyumlanırmış.
Böylece bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekleyen teknikler sayesinde mevcut hastalıkların iyileşmesine ve yenilenmesine katkı sağlanabilirmiş.
Evrendeki enerji, herhangi bir cihaz, iğne veya ilaç kullanılmaksızın, kişinin bedenine dokunulmadan aktarılırmış. Bozulan enerji akımını onardığı ve dengelediği söylenen bioenerjinin, zarar ya da yan etki oluşturmadığı belirtiliyor.
Tabii bu yazımda kuantum fiziği ve kadim öğretilerden bahsetmeyeceğim; belki ileri günlerde yazarım. Okuyup bilgi edindikçe kendimi çok mutlu hissediyorum ve bunun bulaşıcı olduğuna inanıyorum.
Elbette, bioenerji uygulamalarının Alzheimer hastalığı üzerindeki etkileri konusunda bilim insanları arasında kesin bir fikir birliği yok.
Yapılan bazı araştırmalarda, bu tür enerji terapilerinin ruhsal ve duygusal rahatlama sağladığı, stres ve kaygıyı azalttığı belirtiliyor.
Ancak hastalığın seyrini durdurduğu ya da tamamen iyileştirdiğine dair güçlü bilimsel kanıtlar bulunmuyor.
Ben yine de kalpten inanıyorum ki, şefkatle yaklaşılan her beden, her ruh bir şekilde iyileşme yolunu bulur.
Bazen bir dokunuş, bazen bir söz, bazen de sessiz bir dua bile en güçlü enerjiye dönüşebiliyor. Bu yüzden babama sevgimle, umudumla ve elimden gelen her şeyle destek olmaya devam edeceğim.
H. Çiğdem Deniz
(
Alzheımer Ve Bioenerji başlıklı yazı
çitlembik tarafından
4.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
