Deneme / Hayata Dair Denemeler
Eklenme Tarihi : 15.11.2025

Makro kozmosdan mikro kozmosa kadar her
şeyin bir frekansı vardır.
Yaratılan her şey bir frekans
aralığında bulunur. Evrendeki canlı ve cansız olan her şey
,atomlardan hücrelere kadar frekanslarla titreşir. Bu
titreşimler hayatı inceden inceye ama derinden etkiler. Her insanın kendine özgü bir frekansı vardır.
Bu, tıpkı parmak izimiz gibi özel ve eşsizdir.
İnsan duyuları, çevresindeki
frekansları algılamada bazen yetersiz
kalır. Bu, onların “görünmez” değil, sadece farklı bir
düzeyde titreştiğinden kaynaklıdır. “Farklı frekanslarda yaşam” fikri, bilimsel araştırmaların yanı sıra
mistik ve spritüel öğretilerde sıkça karşımıza çıkması bu yüzdendir.
Frekans, hücrelerin konuştuğu dildir. Yalnızca
maddi/fiziksel şeylerin değil duyguların, düşüncelerin, isteklerin,
ilişkilerin, filmlerin, kitapların, olayların ve bilincimizin de bir frekansı
vardır. Bunlar, bizim görme sınırımızın
dışında olan titreşimleri ile her an insana nüfuz etmektedir. Çok küçük bir titreşim bile, doğru frekansa denk geldiğinde
büyük bir etki oluşturabilmektedir.
İnsanlar Wi-Fi’nin görünmez dalgalarına
tereddütsüz inanıyor ama enerjiye, frekansa, titreşime ve insan bedeninin hem
alıcı hem verici olduğuna gelince inkâr ediyor. Oysa
evrende bulunan her şeyin farklı frekanslarda titreşen enerjiden meydana
geldiği artık çoğu bilim insanı tarafından kabul ediliyor.
Enerji, frekans ve titreşim
kainatın özüdür. Einstein’ın “Tanrı
zar atmaz” demesi gibi
hiçbir şey tesadüfen olmaz .‘’Frekanslar birbiri ile uyum sağladığı taktirde iletişim meydana
gelir. Sizin frekansınıza uyan bir parfümü tekrar koklamak istemeniz
veya akustiği size hitap eden bir müziği tekrar dinlemek istemeniz gibi.
Günlük hayatta da “frekansımız uyuşmadı” gibi sözlere maruz
kalmışsınızdır.
Bir frekans diğer bir frekansa uyum sağladığı gibi
bozulmaya da yol açabilir. Cam bir bardağa belli bir seviyenin üstünde
frekans verdiğimizde kırılması veya frekansı bilinen bakteriye, doğru
frekansı gönderince yok edilmesi gibi.’’(1)
“İnsan evrenle bağlantı
halinde, tek başına yaşamıyor. Evrende bizim bir IP’imiz var o şekilde
yaşıyoruz. Hepimiz evrende bir frekansız, dalga boyuyuz ve bu beynimizde madde
dünyasıyla mana dünyası arasında bağlantı kuruyor. İnsan ve kâinat aynı şifre
ile bir bütünün parçası.’’ diyor Prof. Dr. Nevzat Tarhan. Kuantum biyoloji alanında yapılan çalışalar,
canlı organizmaların yalnızca kimyasal değil, frekans ağı üzerinden de
işlediğini gösteriyor.
Enerji
varsa frekansı olmak
zorundadır. ’Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir.. Bu
felsefe değildir. Bu fiziktir.’’ diyor Albert Einstein “Eğer evrenin sırlarını
bulmak istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim konuları üzerine düşünmeniz
gerekiyor ‘’ diye ekliyor Nikola Tesla.
Aynada görünen ya da görüldüğü
sanılan beden, enerjinin , frekansların maddeleşmiş halidir. Her şey enerjiden
maddeye, maddeden ise enerjiye dönüşür. Suyun da titreşimleri var, hatta
hafızası olduğu dahi kanıtlandı.
Enerji düştükçe fiziksel, duygusal ve
ruhsal rahatsızlıklar artarken, yükseldiğinde dengeye kavuşur insan. Konuyla ilgili olarak
geçmişte yapılan birçok çalışma
vardır. ‘’Dr. Royal Rife (1920) frekans jeneratörü’ nü geliştirmiş, değişik
frekanslarla bazı kanser hücrelerini ve virüsleri tahrip etmeyi başarmıştır.
Bruce Tainio, 1992 yılında dünyanın ilk ‘biyolojik frekans
monitörünü icat etmiş ve insan vücudunun frekansını ölçmüştür. Dr. Robert O.
Becker 1998 yılında yayınlanan ‘The Body Electric’ kitabında insan sağlığı
teşhisinde beden elektriğinden söz etmiş ve hastalıkların tespitinde elektrik
frekanslarının önemine dikkat çekmiştir.’’(2)
Hayatın dengesi
bile bir frekans boyutundadır. Sağlıklı bir insan vücudunun 62-68 MHz'lik frekans
aralığı var. Hastalık ve rahatsızlıklar 58 MHz'de baş göstermeye başlıyor.
Normalde 62-68 MHz olan vücut frekansımızın gripte 57-60 MHz'e, enfeksiyonlarda
50 MHz'e, kanserde ise 42 MHz'e düştüğü, ölümün ise 25 MHz ve aşağısında
gerçekleştiği biliniyor.
Frekansımız azaldıkça hastalığa karşı savunmasızlığımız artar, bu nedenle frekansımızı etkileyebilecek bazı farklı faktörleri bilmek önemlidir. Canlandırıcı haberlere veya pozitifliğe odaklanmak, Dua etmek, iyi düşünceler üretmek veya dua almak, şükretmek, içindeki çocukla bağlantıda olmak, dinlenmek, İyi beslenmek, bol su tüketmek, temiz hava ve yüksek frekanslı esansiyel yağların kullanılması frekansını yükseltebilecek eylemlerden bazılarıdır.
Çokça kahve içmek, asidik diyetler gibi sağlıksız gıda seçimleri ile, hareketsiz yaşam tarzı, uyku eksikliği ve olumsuz duygular, stres, kronik kaygılar hissetmek veya bunlara maruz kalmak ise frekansını düşürebilecek bilecek eylemlerdir.
İnanç gerçekliğini doğurur. Birinin sana farklı başkasına farklı davranmasının nedeni; sende kesişen frekansla ilgilidir. Değersiz hissettikçe değer görmez, yoksul hissettikçe yoksullaşır, korktukça korkularını yaşar, olumsuz duyguda kaldıkça o duygu çoğalır ve o frekanstaki olay ve kişileri kendine çekerler.. “Üzüm üzüme baka baka kararır” sözü de frekansların birbirini etkilemesine örnektir. (3)
Frekanslar, eski kültürlerden modern
tıbba kadar uzanan geniş bir yelpazede, bireylerin fiziksel ve ruhsal
sağlıklarını iyileştirmelerine etki eder. Bu nedenle insan, kendi enerjisi ve
frekansı ile içinde bulunduğu evrende benzer titreşimlerle bir araya gelmek
zorundadır. Tıpkı sazın doğru notaları çalabilmesi için akort edilmesi gibi, insanın
da orijinal performansına dönebilmesinin yolu
doğru frekanslara dokumaktan da geçmektedir.
1)
kalemlik.yildizik.org
/ Gamze Karakuş
2)
kosuyolurezonans.com
/ Selin Kul
3)
goncakubat.com
/ Gonca Kubat