Başbakanımız; “Milletin kiracı olduğu değil ev sahibi olduğu anayasa yapacağız” demiş.

Çok güzel söylemiş, yapılması gereken budur.

Ama nasıl olacak?

Sanırım iş buradadır!

Aslında çok basit, Milletin katılımıyla olur bu iş. O da; Sivil Toplum Kuruluşlarının katılımını sağlamakla gerçekleştirilir. Çünkü Millet kendini sivil toplum kuruluşları; yani dernek, vakıf ve platformlar vasıtasıyla ifade etmektedir.

Günümüzde artık, her konuda, ilgili sivil uzmanlar tarafından oluşturulmuş ve faal olan sivil toplum örgütleri mevcuttur. Emekli askerlerin oluşturduğu ASDER, Hukukçuların oluşturduğu Hukukçular Derneği, İş adamlarının oluşturduğu MÜSİAD, ASKON gibi. Bu STK’lar kendi alanlarında çalışmalar yapıp, hazırladıkları taslakları, vekillerini gönderdikleri gibi meclise gönderirlerse, olur bu iş.

Eğer Başbakanımız “Millet” lafzıyla diğer bütün partileri, kamu kurumlarını, bürokratları kastediyorsa; olmaz bu iş!

Çünkü; özellikle kamu, yarı kamu (Emekli Subaylar Derneği gibi)  ve bürokratlar statüko problemlerini aşamazlar. Onların yaklaşımları hiçbir zaman gerçek anlamda; insan hakları, ileri demokrasi ve özgürlük kavramlarını kuşatıcı olamaz. Onlar, kanun ve yönetmelikler doğrultusunda hayatlarını tanzim etmekle mükellef, sorumlulardır. Mevcut durumun devamı onlar için korunması gereken bir kale gibidir. Üstelik aksini hiçbir zaman düşünmedikleri ve kafa yormadıkları için de yeni açılımlar üretme kabiliyetinden yoksundurlar.

Hâlbuki gerçek sivil dediğimiz; halk ve onların oluşturduğu STK’lar mevcut anayasanın sıkıntısını bizzat yaşadıkları için ve özellikle de duygu, düşünce ve hayallerini kısıtlayan kurallara tabi olmadıkları için, hür ve insancıl olabilmektedirler.

Şu da unutulmamalıdır ki; bugüne kadar anayasalar hep tepeden inme yapılmıştır. Halkı hizaya sokmak için yapılmıştır. Halka rağmen yapılmıştır. Ama neticesi ortadadır. Aynı hatalar devam ettirilmek istenmiyorsa ki, Başbakanımızın sözünden biz bunu anlıyoruz. Artık halk söz sahibi yapılmalıdır. Halkın sözünü ancak halkın oluşturduğu STK’lar dillendirebilir.

Vesayetin sona ermesi isteniyorsa, terörün bitmesi isteniyorsa, şehrin en lüks mahallesinde çikletini çiğneyen kızımızdan en ücra köşedeki bir köyün yaylasında koyununu otlatan çobanına kadar herkesin sahiplenebildiği ve “benim” diyebildiği, içinde “öteki” denilen bir şeyi barındırmayan, her türlü inanca kucak açabilen anayasa için halk konuşacak, vatandaş konuşacak, millet konuşacak. Onlar da STK’larıyla konuşacak.

Haydi, ülkem bu fırsatı kaçırma, kaçırma artık. 
( Milletin Ev Sahibi Olduğu Anayasa başlıklı yazı Gürcan Onat tarafından 15.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu