Beden…!
Gördüğü suretten
utanır gözleri
Ne yana dönse
pişmanlık sarar çevresini...
Kır çiçekleri
toplar düşleri
Sonsuz bir huzur
karşılar
Yorgun bedenini...
Huzur !!!
Çoktandır unutulmuş...
Yalan dokumunda her
yeni güne
Vebalı birkaç gövde
Ve birkaç duygu
Astarsız onca korku
İlaç olur ayaz
yemiş güncede...
Yanılgı !!!
Kaç tuzak daha var
görünmeyen
Kaç mayın serili
izbesinde günahlar
Gökyüzü maviden
nasıl utanır
Nasıl sıkılır bulutlar...
Dağlar nasıl
saklanır yollarından
Asıl 'nasıl"
sorgulanır
Cevaplar hasıl...
Yalan !!!
Koca güne nasıl
sığar...
Tırnak aralarında
besler kendini
Usunda zikreder
sevdanın...
Ürkek bahçelerin
suladığı
Bir gözyaşı olur
sinede...
Akar zehri katran
düşlere
Aldanmadan
Karalar bağlamadan
Güle oynaya yılan
Ölüm yok mu
sahiden...
Umut !!!
Özleme, aşka dair
Vuslata güne dair
Sendeler düşünceler
Dizginleri üryan
kelimelerin
Sığınağında
güvercin kanadında
Soluksuz çırpınışlar
Ve özgür kalma
telaşı...
Ne zaman aşk dese
kalem
Kelamı eksik kalır
yüreğin...
İnsan !!!
Kaç tümcenin
yitikliğinde arar aşkı
Kaç gazelde yosun
tutar kıyılar
Kaç el musalla olur
acısına
Kaç yürek helâllik
sunar
Kaç yangında kalır
bilmeden
Kaç ömre sığar aşk
diye inlerken
Dünyaya sığmayıp
Toprağa sığan...
Yaşam !!!
Var mıdır
yaşlanmadan yaşayan
Umudunu gün ötesi
taşıyan..
Ölüme eş bir
pişmanlık
Kaybetme kaygısı
taşıyan tek varlık...
Yarının kucağında
bir belirsizlik
Dünü sızılı bir iç
çekiş...
Ölüm !!!
Yaşamın kıyısında
beslenen
Dalgın bir seher
Huzursuz bir rüzgar
Yanılgılar yumağı
Yalanla yıllanan
bir şarap
Umut adanan bir düş
Bağrında ateştir
nemrutun
Zılgıtları öğüten...
Ölüm son durağı
yaşamın
Ferisizliği
gözlerin...
Güneşi avuçlamak ne kadar uzak bize
Özlem ise en yakıcı
güneşten daha sıcak...
Düşmeyi gör
içine...!!!!
Ne kadar kavurursa
güneş gönlünü
Unutma ki gün
güneşe merhaba der...
Her merhaba hayata
Bir kere borçlu
gider...!!!