İçimdeki rutini kırmalıyım.

 

Bir lanetin doğurganlığında, şerefimi korurken aklıma dadanan yırtıcı imgelerden de kurtulmalıyım.

 

Şafağın atar damarında saklı nüans ve kirli patikalar.

 

Gölün huzurlu dokusunda biten dolunayı da görmezden gelip kanıksanan o inanca göre laneti sonlandırmalıyım.

 

Kadınlığın sunumunda benden anne olmaz diyenlere de bir sunumdur eteğime yapışan düşünceler.

 

Miladımı senle yeniden yarattım.

 

Sünepe telaşlarında ömrün, hiciv yeteneğini yok saydım insanların.

 

Aşkın dokusunda vazgeçilmezim sanrılar ve kuyusunda umudun nice Yusuf.

 

Aşkın rahlesinde şehit düştü içimdeki med-cezir ve afakî yürekler topa tuttular.

 

Tanrım, nasıl bir izdihama denk düştüm oysaki sonlanması gereken ömrün katmanlarında yeniden doğdum ve doğurdum.

 

Aşkın inkılâbı bir sevinçle üredi mutluluğum.

 

Tırnaklarımla kazıdım ben bu hayatı-yoksa mezarımı mı demeliydim?

 

İhlal edilen tanrıça yetilerim ve son gelmez istekleri ahvalin.

 

Nakkaşlara özendim.

 

Büyülendim her öldüğümde ve şafağı atan geceyi de şafağın hükmüyle yendim.

 

Ben bir kadınım madem ya da henüz yirmilerinde bir genç kız… hangi soydan geldimse o soya da armağanım olsun.

 

İri ceplerinde düşlerimin ümitler büyüttüm.

 

Aşkı sonlanan ilişkilerin dibine yaslar ektim.

 

Kanmadım ama kanadım.

 

Kandım ama kanatmadım.

 

Yetimhanede büyümedim ben belki de büyüdüm. Aslında bir ailem de olmadı.

 

Aileden kasıt, koruyucu kimliklerin inhisarında tek tabanca mutluluğu tattığımdı.

 

Bazen sustum ki mağdur kimliğimin devamını getirmekti içimdeki terane.

 

Kimlik derdine düşmedim ne de olsa bir nüfus kâğıdım yoktu.

 

Sayılardan asla medet ummadım çünkü doğum tarihimi kimse söylemedi bana.

 

Ne çok sapak.

 

Ne çok idea.

 

Bir aşkı küçük gördüler bir de içimdeki küçük kadını.

 

Her halini aldım hayatın.

 

Beş haline büründüm ismin.

 

Ki ismim de yoktu sadece dokusuydum insan ırkının.

 

Havva dediler ilk önce.

 

Havadan sudan konuştu insanlar ama asla haklarımı sunmadılar sadece sömürülen varlığımla raks etti cümbüş.

 

Adımlarımda çekince yoktu ama her bir yerimden çekiştirdiler.

 

Nüfusun çoğalan kini ile heder ettiler içimdeki kayıp mevsimi. Muteber gölgeler nemalandı olmayan adımdan.

 

An geldi taş taşıdım lakin yorulmadım.

 

An geldi tüfek taşıdım asla da teslim etmedim vatanımı iblislere.

 

Üredim.

 

Ürettim.

 

Üzüldüler çünkü mutsuzluğumdan bile ders çıkardım yeri geldi ağladım kahkahalarım eşlik ederken akabinde ve yeri geldi aşağılandım lakin aşağı görmedim ne kendimi ne de karnımdaki çocuğu ve ellere vermedim ne umudumu çaldırdım ne dokunmalarına izin verdim.

 

Tenimde ter saklıydı ve emek.

 

Terimde cefa yüklendim ama asla yüksünmedim.

 

Sefamı sürmedim ama direncimi kolladım ve büyüttüm.

 

Ziynetlerim yoktu alın terimden ve ak alnımdan başka.

 

Ziynetlerim vardı hem de nasıl; dünümden miras.

 

Geleceğin kurtuluşu saklıydı ellerimde ve gemiler yaktım sadece içimdeki közden kundaklanan hayallerimden de taviz vermeden.

 

Sükûn saklıydı yazdığım şiirlerde ama kadındım ben ve asla iyi gözle bakmadılar yazdıklarıma.

 

Kadındım ben ve bilgimle besledim, semirdi içimdeki çocuk ve kaybolmadı asla.

 

Şehit düştüm vatanım uğruna üstelik kara toprağın değil şanlı bayrağımın eseriydim ne de olsa topraktan gelen varlığım yine şanlı bayrağımın eseri vatan topraklarına düştüm sonunda: bir çiy damlası gibi; bir gölge gibi ve ağacı idim umudun da geleceğin de ve evrenin.

 

Tabulardan doğdum.

 

Tabuları yıktım.

 

Zamanın hatırşinas ellerinde ben külliyen zarardım ne de olsa erkekten üstündüm ve tüm canlılardan çünkü ben anneydim.

 

Bazen gözü görmeyen bir anne ama gönül gözüyle evlatlarını büyüten.

 

Bazen doğuştan eksikti uzuvlarım ama ruhum asildi ve yüreğim de asla sizlere emanet değildi.

 

Öğretmendim kadın kimliğimle.

 

Canlar kurtardım Allah’ın izniyle.

 

Su verdim toprağa. Fidanlar yürüdü.

 

Su verdim cihana. Nidalar bürüdü dört bir yanımı.

 

Aşkın kölesi değildim bilakis ta kendisi.

 

Ömrün sonu değildim sadece sonlanmasına saniyeler kala ömrümün benden doğdu o nazlı çiçekler.

 

Kozamda saklıydım. Haklıydım. Bazense zanlı.

 

Yürekte kazılıydım çünkü ben bir gönül neferiydim.

 

Ben kadındım.

 

Ben insanlığın attığı adımdım.

 

Adım yoktu benim çünkü kadındım.

 

 ‘’KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLAR ARASI MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ’’

 

Aslında bu yazıyı kaleme aldığım dün gece ben farkında bile değildim böylesi bir güne denk düştüğünü yazının.

Ki günü ve mekânı yok kadına uygulanan şiddetin.

Dilerim ki; bu gün, takvimlerden silinir ve unutulur ve asla da uygulanmaz kadına ve çocuğa yönelik şiddet.

Hayallerin ruha iyi geldiği hep mucizevî bir farkındalık sunmuştur hayata…

‘’Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir.’’(Nietzche)

Hayaller ve sığındığımız her kare, aslında bizden ibaret bir varsayım iken…

 


( Adım Yoktu Benim Çünkü Kadındım... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 25.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu