Bundan sonra:
Mes’ele 4: Kefâret için oruç tutulacak gün sayısı:
• Kefâreti gerektiren suç işleyen bir kimse, azad edecek köle bulamadığında kefâret için iki ay peş-peşe oruç tutar. Cumhura göre, kefâret sucunu işlediği günün kazasını ayrıca tutar. İmâm Evzâi’ye göre, sadece kefâret tutar. İmâm Rabia’ya göre, kefâret suçunu işlediği günün kazası on iki gün, İmâm İbn Müseyyeb’e göre, otuz gün, İmâm Nehâî’ye göre, bin gün oruç tutmakla gerçekleşir.
Mes’ele 5: Kefâret orucu tutarken oruca ara vermek:
• Hayız özrü dışında bir şeyle oruca ara vermek, Hanefîlere göre, oruca yeniden başlamayı gerektirir. Cumhura göre, oruç ancak kasten bozulduğunda oruca yeniden başlamak gereklidir. Buna göre: Unutarak yahut şer’î bir özür sebebiyle oruç bozulduğunda oruca tekrar başlamak gerekli değildir. Ancak Şâfiîlere göre, yolculuk, hastalık ve emzikliliği bundan istisna etmişlerdir.
Mes’ele 6: Kefâret için verilecek miktar ve doyurulacak kişi:
• Oruca güç yetmediği zaman altmış fakiri doyurmak gereklidir. Cumhura göre, her gün bir fakiri bir müd buğday yahut yarım sa’ hurma veya arpa ile doyurmak gereklidir. Hanefîlere göre, iki müdlük yiyecek maddesi vermek gereklidir. Yahut sabah akşam doyacak şekilde yemek yedirmek gereklidir. Hanefîlere göre, bunların değerini de vermek caizdir.
• Kefâret borcunu, fakir kimse dahi kendi ailesine veremez.
Mes’ele 7: Kefâret sebebinin tekrarı:
• Ramazan ayında aynı gün içinde kefâreti gerektiren bir şeyin tekrarlanması halinde bir kefâret gerekir.
• Ramazan ayında iki ya da daha fazla günde kefâreti şeyin tekrarı Cumhura göre, her gün için ayrı kefâret gerektirir. Hanefîlere göre, bir kefâret yeterlidir.
• Kefâret ödendikten sonra kefâreti gerektiren şeyin tekrarı, ayrı bir kefâreti gerektirir.
Mes’ele 8: Kefâreti gerektiren şeyle orucu bozduktan sonra bir özrün çıkması:
• Ramazan ayında oruçlu iken kefâreti gerektiren bir şeyle orucu bozduktan sonra, hastalık ve sefer gibi bir özrün ortaya çıkmasıyla Hanefîlere göre, kefâret düşer. Cumhura göre, düşmez.
3. Orucun Fidyesi:
Açıklama: Oruç tutmaktan aciz bir kimsenin ve iyileşmesi umulmayan hastanın fidye vermesi gereklidir. Fidyeye dair olan hükümler dört mes’elede toplanmaktadır. Buna göre:
Mes’ele 1: Oruç tutmaktan aciz olmak:
• Oruç tutmaktan aciz bir kimsenin ve iyileşmesi umulmayan hastanın fidye vermesi farzdır.
Mes’ele 2: Fidye vermekten aciz olmak:
• Fidye vermekten de aciz bir kimseye af ve mağfiret dilemekten başka bir şey lazım gelmez.
Mes’ele 3: Hamile ve emzikli olmak:
• Hamile ve emzikli kadınlar kendilerine bir zarar gelmesinden korkarlarsa, oruç tutmadıkları için kendilerine kaza lazım gelir. Çocuklarına zarar gelmesinden korkarlarsa, Cumhura göre, fidye ile birlikte kaza lazım gelir. Hanefîlere göre, sadece kaza lazım gelir.
Mes’ele 4: Ramazanın kazanın üstüne gelmesi:
• Ramazan ayından kaza edilmeyen oruçlar bulunduğu halde ikinci Ramazana girildiğinde, Cumhura göre, Ramazandan sonra hem kaza hem de fidye gereklidir. Hanefîlere göre, sadece kaza gereklidir. Şâfiîlere göre, yılların tekrarı ile fidyede tekrarlanır.
Hâtime:
Oruç fıkhına dair ümmetin imâmları tarafından söylenmiş olan sözler elbette yukarıda naklettiklerimden ibâret değildir. Bunların tafsilatı ve delîlleri her mezhebin kendi fıkıh kitâblarında yer almaktadır. Bununla birlikte oruç fıkhına dair yukarıda naklolan bilgileri zabteden bir kimse, oruç gibi mükellef kılındığımız bir ibâdette hiçte azımsanmayacak bir seviyeyi elde etmiş olur.
Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.