FAİZ VE ALIŞ VERİŞ İLE İLGİLİ KONULAR
(142) Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Buğdayı buğdayla vadeli satmak faizdir, ancak al ver diye peşin olması müstesnadır! Arpayı arpayla satmak faizdir, ancak al ver diye peşin olması müstesnadır! Hurmayı hurmayla satmak faizdir, ancak al ver diye peşin olması müstesnadır! Altını gümüş karşılığında satmak faizdir, ancak al ver diye peşin olması müstesnadır!” (Buhari 1996, Müslim 1586/79, Malik 2/636/38, Ebu Davud 3348, Nesei 4572, Tirmizi 1243, Darimi 2/258, İbni Mace 2259, İbnu’l-Carud 651, Begavi 2057, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/14, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1347)
(143) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir satışta iki fiyat isteyerek
satış yapmayı yasakladı da şöyle buyurdu:
“Herkim bir satışta iki satış yaparsa, o kimse için, iki satıştan en düşük fiyatı almak yahut faiz almak vardır!” (İbni Ebi Şeybe 5/55/9, Ebu Davud 3461, İbni Hibban Mevarid 1110, Hakim 2/45, Beyhaki 5/343, İbni Hazm Muhalla 9/16, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 2326)
(144) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bir satışta iki şart helal değildir!” (Ebu Davud 3504, Nesei 4644, 4645, 4643, Tirmizi 1234, Darimi 2/253, İbni Mace 2188, İbnu’l-Carud 601, Tayalisi 2257, Darekutni 3/74, 75, Hakim 2/17, Beyhaki 5/343, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/174, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1305)
(89) İyne Usûlü Alış Verişin Haramlığı!
(145) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Îyne usulü ile alış veriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna tutunup ziraatçılıkla geçinmeye razı olduğunuz ve cihadı terk ettiğiniz vakit, Allah sizin üzerinize zilleti musallat eder de dininize dönene kadar onu üzerinizden sıyırıp almaz!” (Ebu Davud 3462, Tabarani Müsnedu’ş-Şamiyyin 464, Ebu Nuaym Hilye 5/209, İbni Adiyy 2/22, el-Kamil 5/361, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 11)
(146) Semure (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayvanın başka bir hayvana bedel
veresiye satışını yasakladı!”
(Ebu
Davud 3356, Nesei 4634, Tirmizi 1237, İbni Mace 2270, Tabarani Mucemu’l-Kebir
6848, 6851, Beyhaki 5/288, Hatib Tarih 2/354, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/12, 19,
22)
(147) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayvanın başka bir hayvana bedel
veresiye satışını yasakladı!”
(İbnu’l-Carud
610, İbni Hibban 5028, Abdurrezzak 14133, Tabarani Mucemu’l-Kebir 11996,
Darekutni 3/719)
(148) Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Peşin bir hayvanı bedel verip veresiye iki hayvan
satın almak doğru olmaz! Ancak al ver şeklinde peşin olursa bunda bir beis
yoktur!”
Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun veresiye satışını kerih gördü!
(Tirmizi
1254, İbni Mace 2271, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/310, 380, Albânî
Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 2416)
(149) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Altın altınla tartısı tartısına ve misli misline, gümüş gümüşle tartısı tartısına ve misli misline mübadele etmek caizdir. Herkim artırır veya fazla isterse şüphesiz ki o fazlalık faizdir!” (Müslim 1588/84, Ebu Avane 4202, 5432)
(150) Osman bin Affan (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bir dinarı iki dinar, bir dirhemi iki dirhem bedelinde satmayın!” (Müslim 1585/78, Ebu Avane 5434)
(151) Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Altınla altın, gümüşle gümüş misli misline ve elden ele alınıp verilir. Her kim artırır veya fazla almak isterse, mutlaka faiz yapmış olur! Bunda alan da veren de eşittir!” (Müslim 1584/82, Nesei 4579, İbnu’l-Carud 648, Tayalisi 2225, Ebu Yağla 1217, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/49, 66)
(152) Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Altını altınla satmayınız, ancak bunlardan bazısını bazısının fevkinde ziyade etmeksizin artırmadan misli misline satabilirsiniz. Gümüşü gümüşle satmayınız, ancak bunlardan bazısını bazısının fevkinde ziyade etmeksizin artırmadan misli misline satabilirsiniz. Altını gümüşle, gümüşü de altınla nasıl dilerseniz öyle satınız. Bunlardan gaib müddeti belirlenmiş olanı hazır ve peşin olanla satmayınız!” (Buhari 2000, Müslim 1584/75, Malik 2/632/30, Nesei 4584, Tirmizi 1241, İbnu’l-Carud 649, Tabarani Mucemu’l-Evsad 355, 936, 1678, Beyhaki 5/276, Begavi 2061, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/4, 51, 61, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 5/189)
(153) Fadâle bin Ubeyd şöyle dedi:
Biz Hayber günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Biz Yahudilerden bir
ukıyye altını iki dinara veya üç dinara satın alıyorduk.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Altın ile altını ancak tartısı tartısına alıp satın!” (Müslim 1591/91, Ebu Avane 5372)
(154) Ebu Kılabe şöyle dedi:
“Ben, Şam’da içerisinde Müslim bin
Yesar’ın bulunduğu bir halakada idim. Derken Ebu’l-Eş’as geldi.
Bunun üzerine insanlar:
−Ebu’l-Eş’as! Ebu’l-Eş’as! dediler.
Ebu’l-Eş’as oraya oturdu.
Ben:
−Ey kardeşimiz! Bize Ubade bin es-Samit
hadisini tahdis etsen dedim.
Ebu’l-Eş’as:
−Evet, bizler Muaviye insanların başında
emir olduğu halde bir savaş yaptık ve birçok ganimetler elde ettik. Elde
ettiğimiz ganimetlerin arasında bir de büyük bir gümüşten kap vardı. Muaviye
bir adama, insanların elde ettiği atiyyelere bedel o kapı satmasını emretti.
İnsanlar o kabı satın almak için, birbiriyle yarıştılar. Bu, Ubade bin
es-Samit’e ulaştığında ayağa kalktı ve:
−Şüphesiz ki ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in altına bedel altının, gümüşe bedel
gümüşün, buğdaya bedel buğdayın, arpaya bedel arpanın, hurmaya bedel hurmanın,
tuza bedel tuzun satılmasını yasakladığını işittim. Ancak bu maddelerin
aynısını aynı ile eşit olarak satılmasını istisna etti. Herkim de artırır veya
fazla almak isterse, mutlaka faiz yapmış olur. Bunun üzerine insanlar satın
aldıkları eşyayı geri iade ettiler. Bu olay Muaviye’ye ulaştı da o, hatip
olarak ayağa kalktı ve:
−Bazı adamlara ne oluyor ki
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’den
işitmediğimiz hadisler rivayet ediyorlar. Biz de Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber bulunuyor ve onunla
arkadaşlık ediyorduk dedi. Bunun üzerine Ubade bin es-Samit ayağa kalktı ve
yukarıdaki hadisi tekrar etti sonra da:
−Muaviye bunu kerih görse de veya
Muaviye’nin burnu yere sürtülse de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittiğimiz hadisleri elbette rivayet
edeceğiz. Vallahi hiç ışık bulunmayan karanlık gece içinde ordusunun arasında
onunla arkadaşlık etmemem benim için pek önemli değildir dedi.”
(Müslim
1587/80, Ebu Avane 5393, Nesei 4576, İbni Mace 22549)
(155) Amir bin Yahya şöyle haber verdi.
“Biz bir savaşta Fadâle bin Ubeyd ile
beraberdik. Bana ve arkadaşlarıma bir gerdanlık ganimet oldu. Bu gerdanlıkta
altın, gümüş ve değerli taş vardı. Ben bu gerdanlığı satın almak istedim ve
bunu Fadâle’ye sordum.
Fadâle şöyle dedi:
−Gerdanlığın altınını çıkar, çıkardığın
altını terazinin bir kefesine, ona bedel olarak hazırladığın kendi altınını da
diğer kefesine koy. Sonra onu ancak misli misline olarak alabilirsin. Çünkü ben
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’i
işittim:
‘Herkim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, misli misline olmanın dışında almasın!’ buyuruyordu.” (Müslim 1591/92, Ebu Avane 5373)
(156) Fudâle bin Ubeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Hayber’in fethedildiği sene
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’e
üzerinde altın ve kıymetli taş bulunan bir gerdanlık getirildi. Ravi Ebu Bekir
ve Ahmed bin Hanbel Müsned bin Meni’ şöyle dediler:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir gerdanlık getirildi. Üzerinde
altınla asılmış taşlar vardı. Gerdanlığı dokuz veya yedi dinara bir kimse satın
almıştı.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, altınla taşı birbirinden ayırmadıkça bu
doğru olmaz!’ buyurdu.
O kimse:
−Ben taşları kast etmiştim! dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, onları birbirinden ayırmadıkça bu olmaz!’ buyurdu...”
(Ebu
Davud 3351, 3352, Darekutni 3/3/1, Beyhaki 5/292, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi
Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1356)
(157) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Hurma hurmayla, buğday buğdayla, arpa arpayla, tuz tuzla misli misline elden ele alınıp verilir. Herkim artırır veya fazla ister ve alırsa şüphesiz ki faiz yapmıştır. Ancak bunların cinsleri hurmayla arpa gibi ayrı ayrı olursa bu müstesnadır.” (Müslim 1588/83, Nesei 4573)
(158) Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Buğdayla buğday, arpayla arpa, hurmayla hurma ve tuz ile tuzu misli misline ve elden ele alınıp verilmesi caizdir. Herkim artırır veya fazla almak isterse, mutlaka faiz yapmış olur! Bunda alan da veren de eşittir!” (Müslim 1584/82, Nesei 4579, İbnu’l-Carud 648, Ebu Yağla 1217, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/49, 50, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 5/189)
(159) Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bilal, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e berni nevi iyi cins hurma getirdi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Bilal’e:
−‘Bu hurma neredendir?’ buyurdu.
Bilal:
−Yanımızda kötü hurmadan vardı. Kötü
hurmanın iki sa’ını berninin bir sa’ı karşılığında sattım. Bunu berniden
Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’e
yedirmek için yaptım, dedi.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eyvah eyvah; bu faizin kendisidir, bu faizin kendisidir; böyle yapma! Fakat iyi hurma satın almak istediğin zaman, kötü hurmayı sat, sonra iyi hurmayı satın al’ buyurdu.” (Buhari 2144, Müslim 1594/96, Nesei 4571, İbni Hibban 5022, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/62)
(160) Ebu Said el-Hudri ve Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dediler:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir kimseyi Hayber üzerine amir
tayin etti. Bu kimse cenib denen bir nevi hurma getirdi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Hayber’in bütün hurmaları böyle mi?”
Adam:
−Hayır, vallahi ya Rasulallah! Biz bu iyi
hurmanın bir sa’ı ile cem hurmanın iki sa’ını; iyi hurmanın iki sa’ı ile cem
hurmanın üç sa’ını değiştiririz, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Böyle yapma! Cem hurmayı parayla sat, sonra bu
parayla cenib denilen hurmayı satın al”
Cem: İyisi ve kötüsü karışık hurma demektir.
(Buhari
2039, Müslim 1593/95, Malik 2/623/21, Nesei 4567, Darimi 2/258, İbni Hibban
5021, Darekutni 3/17, Beyhaki 5/291, Begavi 2064, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi
Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1340)
(161) Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Biz cem hurmadan rızıklanıyorduk. Cem
birçok hurmanın karıştırılmışıdır. O karışık hurmanın iki sa’ını iyi cinsten
bir sa’ hurmaya satıyorduk.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“İki sa’ hurmayı bir sa’ hurmaya; iki dirhemi bir dirheme satmayın!” (Buhari 1924, Müslim 1595/98, Nesei 4570, İbni Mace 2256, İbni Hibban 5024, Beyhaki 5/291, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/49, 50)
(162) Busre bin Said şöyle tahdis etti:
Ma’mer bin Abdullah kölesini bir sa’
buğday ile gönderip, bunu sat sonra onun karşılığında arpa satın al, dedi. Köle
gitti ve bir sa’ ve sa’ın biraz fazlası arpa aldı. Ma’mer’in yanına geldiğinde
bunu haber verdi.
Ma’mer ona:
−Neden böyle yaptın? Git ve bunu sahibine
geri ver. Misli misline olmasının dışında bir şey alma! Şüphesiz ki, ben
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’i
şöyle buyuruyorken işittim:
−“Taam taama mukabil misli mislinedir.”
O gün bizim yiyeceğimiz arpa idi, dedi.
Ma’mer’e:
−Arpa buğday cinsinden değil ki, denildi.
Ma’mer:
−Ben onların birbirine benzemesinden
korkarım! dedi.
(Müslim
1592/93, Beyhaki 5/283, 285, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/400, 401)
(163) Ebu Salih ez-Zeyyat şöyle dedi:
Ben, Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh)’ı:
Dinar ile dinar, gümüş ile gümüş ziyadesiz
alınır verilir derken işittim.
Ben Ebu Said (Radiyallahu Anh)’a:
−Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) böyle söylemiyor dedim.
Ebu Said (Radiyallahu Anh)’da:
−Ben, Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma)’ya gidip bunu sordum ve:
−Sen bu görüşünü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den mi işittin? yoksa Allah’ın Kitabında
mı buldun? dedim.
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
−Ben bunların hiç birini iddia etmiyorum!
Sizler Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’i
benden daha iyi bilirsiniz. Ancak Usame bin Zeyd (Radiyallahu Anh) bana, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğunu haber verdi:
−“Faiz ancak veresiye Alış Veriştedir!” (Buhari 2001, Müslim 1596/101, Nesei 4595, İbni Mace 2257, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1338)
(164) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kilosu bilinmeyen bir hurma
kümesini, kilo ile adlandırılmış belli hurmaya bedel satılmasını yasakladı!”
(Müslim
1530/42, Ebu Avane 4998, Nesei 4561, İbnu’l-Carud 608, İbni Hibban 5026, Begavi
2062)
(165) Ebu Umame (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bir kişi Müslüman kardeşinin işinin görülmesinde ona yardımcı olur ve bu sebeple kendisine bir hediye gelir de o da bu hediyeyi kabul ederse, faiz kapılarından büyük bir kapıya gelmiş olur!” (Ebu Davud 3541, Ahmed bin Hanbel Müsned, Albânî Mişkat 3757)
(166) Ebu Salih şöyle dedi:
“Bir şahsın başka bir adamda yirmi dirhem
alacağı vardı. Borçlu adam alacaklı şahsa hediye vermeye başladı. Alacaklı
şahıs, borçlu kendisine her hediye verdiğinde onu sattı. Nihayet hediyelerin
ücreti on üç dirheme ulaşmıştı.
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) olacaklı şahsa:
−Sana borçlu olan kimseden sadece yedi
dirhem al fazla alma! dedi.”
(Beyhaki
5/349/10930, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 5/234)
(167) Ebu Umame el-Bahilî (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Kendisi bir keresinde saban demiri ve
ziraat aletinden bir şey gördü ve bunun üzerine şöyle dedi:
−Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittim şöyle buyurdu:
“Bu alet, bir kavmin evine girerse mutlaka oraya zillet girdirilir!” (Buhari 2152, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 10)
Polat Akyol.
KAYNAK:
KUR’AN VE SAHİH SÜNNET