“Sen
neden böylesin?” Kaç kez duydum bu soruyu kim bilir! Ah keşke bilebilseydim
neden böyle olduğumu. Bilmiyorum işte inanın.
“Ayşe! Hey!
Ayşe!” Diye seslenen Meral’in dürtmesiyle kendime geliyorum. Dalıp gitmişim
düşünce deryama. Sınıftaymışım meğer. O da yetmiyormuş gibi matematik
dersindeymişim.
“Ayşe kalk bakalım ayağa!” Demez mi öğretmen.
Çaresiz kalkıyorum tabii.
-Söyle
bakalım?
-Neyi
hocam?
Uğultulu
bir gülme sesi dolduruyor sınıfı.
-Gülmeyin!
Susun diyorum size! Sen neden böylesin?
Derse bu kadar da ilgisizlik olmaz ki canım! Asalaklar böyle davranır. Evet,
sadece asalaklar! Asalak olmak, asalak kalmak mı istiyorsun?
Her seferinde aynı sözleri söyler öğretmenim.
Sanki azarlamak için başka cümle kuramaz. Sessiz kalmayı tercih ediyorum.
-Evet
çocuklar. Dersimiz bitmiştir. Ödevlerinizi yapmayı unutmayın.
Zil
çalınca koştur koştur bahçede alıyoruz soluğu.
-Oturalım
mı şurada biraz? Diyor Meral.
-Annem
geç kalma dedi.
-Ne
olacak sanki? Sadece beş dakika.
-Tamam.
Okulun,
yalnızlıktan kupkuru kalmış ağacına sırtımızı veriyoruz yan yana.
Oh
havada ne güzel kanka. Diyor Meral.
-Öyle
evet.
-Bana
bak! Sana bir şey diyeceğim ama kimseye anlatmak yok.
-Tamam
de sen. Kimselere söylemem.
-Benden
kan geldi. Çok hem de. Bir görsen!
-Nasıl
kan? Nerenden?
-Aptal
mısın kızım ya? Nereden olacak, oradan!
Aptal
gibi bakıyorum kızın yüzüne ki;
-Gerçi
sana niye anlatıyorsam? Senin adet olmana çoook var! Diyor.
-Niyeymiş
o?
-Cılızsın
kızım sen. Gelişmemişsin!
-Hiç
de bile! Ben olalı çoook oluyor!
-Uydurma!
-Uydurmuyorum!
İstersen anneme sorarsın.
Kaşının
birini havalı bir şekilde kaldırıp, uzun saçlarını savuruyor. Sinir olurum
Meral’e aslında. Ama okulun en popüler kızı olduğu için hep yanında kalıyorum.
Meral’in varlığıyla kendimi kabul ettirebildiğimi hissediyorum.
-Meral,
şey diyecektim sana.
-Ne?
Söyle!
-Hani
Soner var ya!
-Evet,
Var. Ve çok yakışıklı değil mi?
-Ben…
Şey.
-Soner
sana bakmaz. Diyeyim de bil!
-Neden
bakmasınmış?
-Çünkü
ben öyle istiyorum da ondan canım!
Önüme
bakıyorum. Doğru söylüyor. Ben çirkinim. Sivilcelerim var, kilo bile
alamıyorum. Kaşlarımı aldırsam bir şeye benzeyeceğim de! Annemin ”Olmaz daha bu
yaşta ne kaş aldırmasıymış bu!” Sözleri önüme set çekiyor hep.
Meral
aniden;
-Hem
Soner'le biz öpüştük. Diyor.
-Nasıl?
-Basbayağı!
-Dudaktan
mı yani?
-
Evet! Tıpkı filmlerdeki gibi!
-Utanmadın
mı hiç?
-Neyden?
Kimden utanacakmışım? Hem sen daha çocuksun düşünme bunları!
-Çocuk
değilim demiştim!
-Hıı
tabii tabii. Geç oldu kalkalım.
Maviş bahçe kapısında havlayarak karşılıyor
beni. Geldiğimi duyan annem, içeriden;
-Kız
sen neredesin? Saatten haberin var mı?
-Geldim
işte anne!
Annem
mutfakta soğan doğruyor, bir taraftan da bana laf yetiştiriyor.
-Büyümedin
gitti. Ah be ne zaman akıllanacaksın? Sen
neden böylesin?
-Anne
sana bir şey soracağım?
-Sor
bakalım.
-Meral
var ya.
-Eee
ne olmuş Meral'a?
-Hiç
canım. Ondan çok kan gelmiş.
-Öyle
miymiş bak sen!
-Benden de gelir mi?
-Gelir
elbette yavrum. Hadi düşünme bunları.
Git elini yüzünü yıka, üzerini değiştir.
Ertesi
gün okula giderken, Merallere uğruyorum. Zillerine basıyorum. Kapıyı
açan annesi;
“Hasta, gelmeyecek okula.“ Diyor. Tek başıma
yürümeye başlıyorum. Okula kestirme gidebilmek için ağaçlıklı yola giriyorum.
Ardımdan birinin geldiğini hissediyorum. Arkama dönünce onu görüyorum. Kocaman,
deniz mavisi gözleriyle bana bakıp gülümsüyor. Ben de ona gülümseyecekken
tökezleyip yere düşüyorum. Hemen yanıma geliyor.
-Bir
şeyin yoktur umarım.
-İyiyim.
Teşekkür ederim.
-Yardım
edeyim.
Diyerek
elini uzatıyor. Avucunu avucumda hissedince, içimi tarif edemeyeceğim tuhaf bir
his kaplıyor. Daha önce bilmediğim, yaşamadığım bir şey bu.
-Oturalım
mı birkaç dakika? Daha zilin çalmasına var.
Deyip,
oturuyorum bir ağacın kenarına. O da hemen yanıma kuruluveriyor.
-Sen
Meral'le çok mu yakınsın?
Evet.
Biz kardeş gibiyizdir.
Soner
yüzüme baktıkça korkuyorum. Kesin beni çirkin buluyor. Öyle ya Meral gibi olamam!
Deminden beri gözleri, kaşlarımın ortasında zaten. Of anne! Ne olurdu sanki
izin versen? Sivilceli suratıma bakmaya daha fazla dayanamayıp bakışlarını
çeviriyor.
-Öyle
mi? Meral nasıl? Hastayım, gelemeyeceğim demişti.
Soner?
Sence ben güzel miyim? Diyorum aniden.
Benden
iki yaş büyük Soner. Nedense bir yaş bile gözüme çok fazla görünür.
-Nereden
çıktı şimdi bu soru?
-Çıktı
işte!
Öpüşmek
nasıl bir his acaba? Bunu Meral denemiş. Benim ondan ne eksiğim var ki? Hem sınıftaki
kızların hepsi de biliyor! Uydurmuyorlarsa!
Birden Soner’in dudaklarına kenetliyorum
dudaklarımı. Gökyüzüne doğru kısa ama unutulmaz bir yolculuğa çıkıyorum.
-Bırak
kızım yaa! Deyip. İtiyor beni.
Kulaklarımı
sağır edecek derecede uğuldayan bir fırtına çıkıyor o an. Yere çakılıyorum.
-Sen
benim tipim değilsin! Sen önce bir kuaföre git! Deyip kahkaha atıyor.
Hıçkıra
hıçkıra evin yolunu tutuyorum. Neden böyle
oluyor? Neden kimse beni beğenmiyor? Ben neden böyleyim?