İman
ile Bilinir -1-
Bunu
yazarken söz konusu iman etmenin ve imanın anlayışında, düşünce birimimiz olan
akıl hissiyat duygu ve hislerimizle dünyamızda kapladığı boşluğu hoşlukla
doldurduğu, boşluğu dışa yani hayatımıza yaşantımıza toplumun yapısına dokunan
sözlerle hislerle kaplayan yapısıyla nuruyla içinde barındırdığı merhametle,
kesin bilgiyi sağlayacak biricik yaşamsal hayati aracımız olduğunu anlatmaya
çalıştım. Uzlaşım aracılığıyla imanın gerçek gözle görülen hissedilen
göstergesi olan insan hayatının mutluluğuna nasıl etki, ettiğini anlatmak için
çabaladım. Tarafımdan kendi görüşlerimin çerçevesinde yapılan bu sözcüklerin, yaşamsal
toplumsal olarak hayati göstergelerimizi yaşantımızı ahiret hayatımız dizayn
ettiğini kısaca nasıl temsil ettiğini, bizlerinde hayatı umursamaz önemsemez
sadece kendimize ait sandığımız hayatın bizim değil, insanlığın hizmetine ait
olduğunu karakteristik bir anlatımla nasıl karakter sağladığını ve bu ölçüde hayatımıza
yansıttıkları ile doğru kesin değişmez yapısıyla, bilgiye insanlığa hayata
mutluluğa erişmede önemli bir unsur olduğunu söylemeye çalıştım. Rabbim her
şeyi bilendir, bize bildirdiği ölçüde bileniz, Rabbim bilgiyi paylaşırken, bilgiden
bizleri nasiplenen kullardan eylesin inşallah, âmin.
BİLMEK
Bilmek
insanoğlu için vazgeçilmez bir tutkudur. Bilmek; bir şeyi öğrenmiş, anlamış
olmak, bir şeyle ilgili bilgisi bulunmak olunca her şey anında değişiyor.
Öğrenmiş anlamış olmak öğrendiğini bilmiş kabul ederken düşündüğü sandığı şeyi
söylemekten öte doğru olanı herkesin toplumun yararına olanı bilmektir
söylemektir. İki kere iki üç eder ben bunu biliyorum demek bilmek adına bilmek
hiç değildir, benim bildiğimi hiç kimseler bilmez ben söylüyorsam doğrudur,
bilmek değildir. Çok okumak muhtemelen yazılanlar benim fikrime hiç uymuyor
doğru değildir. Okumak öğrenmeyi az bir zamanda tamamlamak devam etmemek bilmek
değil yüzeysel okumak bilmek sadece benim dediğim doğrudur savı ile devam etmek
yanılgıya düşerek yalancı duruma düşmektir. Zengin olmak zenginliği Alemlerin
Rabbi kendisine niçin verdiğini bilmeden, gördüğü fakir için “o da benim gibi
çalışsaydı, çabalasaydı kazansaydı” söylemi bilgi değil cehaletin kapkara
yüzüdür. Oysa o fakirin çalışmamasının nedeni Alemlerin Rabbinin onun rızkından
kısarak fakirin rızkını zenginin kazancının içine katarak vermesini istemesi
zengin için büyük bir kazanç ve şükür olacaktı verdiği kazanç harcadığı her
lüzumsuz gereksiz olan kazancı olmayacaktı verdiği ne ise o kazancı olacak
ahirette o kazandıracak ve karşılayacaktı.
İman Ederek Bilmek
İşte
Müslüman Alemlerin Rabbine iman ederken Alemlere Rahmet gül kokulu Resulün
yolundan giderken bunların hepsini bilir çünkü iman etmek bilmeyi hizmet etmeyi
çaba içinde çabalamayanların neden bu çaba içinde olmadığını, Alemlerin rabbi
onu fakiri çok kazanmaktan alı koymasının ve kendisine çok vermesinin o fakire
vermesi için bir lütuf olduğunu bilmesini sağlar iken ona yardım etmek o zengin
için bir şeref onur olacaktı. İman ettikten sonra vermek sanıldığı gibi zor
değil bir mutluluk ve sevinç vesilesi olarak vereni her zaman mutlu eden bir
Rabbinden bir hazine olduğu şükrü ile olmasına sebebiyet verecektir. Ben bunu
resm ederken söylerken öylesine boş söylemiyorum biliyorum görüyorum…Çalışırken
onca gürültüler hayatın kavgası içinde her onları düşünüyorum ve düşünleri
görüyorum. Hayat sadece kendin için kazanmak değil bu ihtiyacını karşılamaktır
asıl kazanmak kazandığını ihtiyaç sahibine Alemlerin Rabbinin ver dediğini
“Bilerek” vermektir ki karşılığını hiçbir kul veremez, işte “Bilmek tam da “iman” ettikten sonra başlıyor.
Bunu bilmekle toplumsal sevgi saygı muhabbet dostluk komşuluk yoksulluk son
bulurken toplumun refahı yükselirken, ahirette derecelerimiz cennette gül kokan
Resulle komşu olmamız ve hayal edemeyeceğimiz güzelliklerin bizi karşılıyor olmasının
zenginliğini, dünyada verdiğimiz üç beş lira ile karşılanıyor olması büyük
devasa bir lütuf rahmet ve zenginlik kaynağıdır. Bunu iman etmeden önce anlamak
mümkün değildir, içeride imanın parıltısı yoksa Gül kokulu Resul aşkı
sahabelerin aşkı yoksa inanın ki bilinmesi çok zor ve imkânsızdır.