SEGİLİLER GÜNÜ KUTLAMANIN HÜKMÜ
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…
Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…
Bundan sonra:
Değerli okuyucular; Benim bu yazıyı
yazmaktaki amacım, biliyorsunuz ki dün 14 Şubat idi. Her yıl olduğu gibi bu
yılda yine kendilerine sorulduğunda Elhamdülillâh ben Müslümanım diyen
insanların bir çoğu bu kutlamaları, bu çirkin bid’ati, (Allah Subhanehu ve Teâlâ onlara Hidayet etsin)
gönül rahatlığı ile yaptılar. Bir çoğu tebrik mesajlarında ise haşa. Örnek: Sevgililer
günü kutlu olsun Allah tekrarını nasib etsin vs. gibi sözlerle yani bir nevi Allah
Subhanehu ve Teâlâ’ya dua ederek kutladılar.
İnsanların bir çoğu sevgililer günü ve buna benzer kutlamaların haram olduğunu bilmiyorlar bu yapılan yanlışlarından dönsüler diye bu yazıyı yazmayı kendime borç bildim. Bilerek kutlama yapanlara ise, Allah Subhanehu ve Teâlâ Hidayet etsin diyorum.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde (küfre) zorlananlar hariç, kim de imanından sonra kâfir olur, (kendi tercihiyle küfre saparak) küfre gönlünü açarsa, Allah’ın gazabı onların üzerinedir ve onlar için büyük bir azap vardır”. (Nahl: 16/106)
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. O ne kötü bir yataktır” (Nisa, 4/115)
Allah Subhânehu ve Teâlâ, şöyle
buyurmaktadır:
“Kim Allâh’a ve Rasûlü’ne isyân eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allâh onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azâb vardır.” (Nisâ: 4/14)
SEVGİLİLER GÜNÜNÜN BAŞLANGICI
Milattan
sonra ilk yüzyıllardan beri her yıl 14 şubat’ta kutlanan Sevgililer Günü'nün
başlangıcı ile ilgili o günden günümüze kadar gelmiş çeşitli efsane ve
hikayeler var. Bazı kaynaklara göre bu özel günün kutlanma sebebi Hristiyanlığı
seçtiği ve bu inancından vazgeçmediği için öldürülen Romalı Aziz Valentine. 14
Şubat 270 yılında ölen Valentine'nin ölüm günü o günden sonra Sevgililer Günü
olarak kutlanmaya başlanmış. Efsanenin başka bir yönü ise Aziz Valentine'nin
İmparator Claudius hükümdarlığı ile aynı dönemde bir tapınakta papaz olarak
hizmet vermesi ile ilgili. Claudius Valentine'i emirlerine uymadığı ve
kendisine başkaldırdığı için tutuklatıp öldürdü. Bu olaydan 226 yıl sonra
496'da Papa Gelasius Aziz Valentine'i onurlandırmak için Şubat 14'ü Aziz
Valentine Günü olarak belirlemiştir. Yıllar geçtikçe yavaş yavaş Şubat 14
sevgililerin, aşıkların birbirlerine aşk mesajları yolladığı bir gün haline
geldi. Bununla pararel olarak Aziz Valentine de bütün sevenlerin koruyucu azizi
haline gelip böyle anılmaya başlandı. Sevgililer Günü, 1800 yıllardan sonra
Amerika'da Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana
günümüzde daha çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay haline geldi.
Soru:
Sevgililer Günü'nü kutlamanın hükmü nedir?
Cevap:
Allah’a
hamd olsun.
Birincisi:
Sevgililer
Günü, câhilî eski Roma bayramıdır. Romalılar hıristiyan oluncaya kadar bu günü
kutlamaya devam etmişlerdir. Sevgililer Günü, milattan sonra 14 Şubat 270
yılında hakkında idam kararı verilen Saint Valentine (Aziz
Valentin) adıyla bilinen papaz ile bağlantılıdır. Kâfirler bu günü hâlâ
kutlamaya ve bu günde her türlü fuhuş ve çirkinlikleri yaymaya devam
etmektedirler.
İkincisi:
Müslümanın,
kâfirlerin bayramlarından bir şeyi kutlaması asla câiz değildir. Çünkü bayram,
onda, nassa (Kur'an ve sünnete) bağlı kalınması gereken şeriat kabilindendir.
SEVGİLİLER GÜNÜ KUTLAMANIN DİNİ YÖNDEN
ZARARLARI:
Yılbaşı,
nevruz, doğum günü, sevgililer günü gibi başka inançların şiarı (alameti) olan
günlere, o güne tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde
tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek,
ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak küfürdür. Bunu yapmış
ve tevbe etmemiş bir insanın imanından, nikâhından, ibadetlerinin boşa
gitmesinden korkulur.
Ayrıca
sevgililer günü kutlanmak istenen şey Allahın haram ve yasak kıldığı erkek ve
kadının gayri meşru olan birlikteliğini hem kabul edip helal görüldüğü
yetmiyormuş gibi, birde küfür adetlerine uymak ve onlar gibi hareket etmek olur
ki, rasülüllah Efendimiz bizleri bundan katıyyetle men etmiştir. Bir Müslümanın
örnek alacağı yegane şahsiyet ve toplum, islam toplumu ve Rasülüllah
Efendimizdir.
Şeyhu'l-İslâm İbn-i
Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
Bayramlar, şeriat ve yol kabilindendir.
Nitekim
Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki
kitapları tasdik edici ve onları koruyucu olarak bu kitabı hak ile indirdik.
Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp
da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik.
Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi
denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü
Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber
verecektir." (Mâide:
5/48)
"(Geçmişte) her ümmete, ona göre
hareket ederek yerine getirmeleri gereken şeriat (ve ibadetler) koyduk." (Hac: 22/67)
Örneğin kıble, namaz ve oruç gibi...
Bu
sebeple onların bayramlarına iştirak etmekle onların izlemiş oldukları diğer
yollara iştirak etmek arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü bayramın hepsini kabul
etmek, onların küfrünü kabul etmek demektir. Onların bayramlarından bir kısmını
kabul etmek, onların küfürlerinden bir kısmını kabul etmek demektir. Hatta
bayramlar, şeriatleri (dînleri) birbirinden ayıran en belirgin bir
özelliklerinden ve en açık sembollerinden birisidir. Bayramı kabul etmek,
küfrün en belirgin özelliğini ve onun en açık sembolünü kabul etmek
demektir.Bunu kabul etmenin küfürle son bulan bir davranış olduğunda da şüphe
yoktur.
Kâfirlerin
bayramlara iştirak etmenin en hafif derecesi, ma'siyettir (günahtır).
Nitekim Peygamber (sallallahu aleyhi ve selem) bu
özelliğe işâret ederek şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz her toplumun bir bayramı
vardır. Bu (gün de)bizim bayramımızdır." (Buhârî ve Müslim)
Kâfirlerin bayramlarına iştirak etmek, onların
alâmetlerinden olan Zünnâr ( Zimmet ehline has olan bir giysidir) ve
benzeri bir giysiyi giymekten daha çirkin ve iğrençtir. Çünkü bu alâmet
(zünnâr), dînden olmayıp beşer tarafından uydurulan şeydir. Bu alâmetin hedef
ve amacı; müslümanı kâfirden ayırt etmektir. Bu bayram ve onunla ilgili olan
şeylere gelince, bunlar, mensupları lânetlenmiş dîndendir.Dolayısıyla bu
bayramı kabul edip kutlamak, Allah Teâlâ'nın gazabına sebep olan şeyleri kabul
etmek demektir." (İktidâu's-Sırâti'l-Mustakîm; c: 1, s: 207)
Yine,
Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Müslümanların,
yemek, giysi, yıkanma, ateş yakma ve bir yaşam geleneğini veya ibâdeti ortadan
kaldırmak gibi, bayramlarına âit olan bir şeyde, kâfirlere benzemeleri helâl
değildir.
Yine,
yemek ziyâfeti vermek, hediyeleşmek, bu konularda (maddî açıdan) yardımcı
olması (kalkınması) için kâfirden alış-veriş yapmak ve çocukların bu
bayramlarda oynamalarına ve zînetlerini göstermelerine imkân tanımak da helâl
değildir.
Kısaca
söylemek gerekirse; kâfirlerin, bayramlarını, kendi sembollerinden olan bir
şeyle tahsis etme hakları yoktur. Aksine onların, müslümanların yanında
kutlayacakları bayram günleri, diğer normal günler gibi olmalıdır. Müslümanlar
da kâfirleri kendilerine âit hasletlerden herhangi bir şeyle tahsis etmemeleri
gerekir." (Mecmû'u'l-Fetâvâ; c: 25, s: 329)
Hâfız
Zehebî -Allah ona rahmet etsin- de bu konuda şöyle demiştir:
"Hristiyanların bir bayramı, yahudîlerin bir
bayramı var olduğuna ve bu bayram da onlara âit olduğuna göre, müslüman, onlara
iştirak edemez. Aynı şekilde onların yollarına (şeriatlerine) ve kıblelerine
de iştirak edemez." (Hikmet Dergisi'nin yayınlarından 'Teşebbuhu'l-Hasîs
bi Ehli'l-Hamîs'; c:4, s:193)
Şeyhulislâm
İbn-i Teymiyye'nin -Allah ona rahmet etsin- işâret ettiği hadisi, Buhârî ve
Müslim rivâyet etmiştir.
Âişe'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun-
rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"(Bir gün babam)Ebu Bekir -Allah ondan râzı olsun- yanıma girdi.
Ensardan iki kız, yanımda Buâs gününde (savaşında)Ensar'ın söyledigi mersiyelerden
söylüyorlardı.
Âişe -Allah ondan râzı olsun- dedi ki:
- Fakat bu iki kız, şarkıcı değillerdi.
(Babam) Ebu Bekir -Allah ona rahmet etsin- onları görünce:
- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem)'in evinde şeytan çalgısını mı
çalıyorsunuz? diye çıkıştı. O gün, bayram günüydü”.
Bunun
üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu:
" Ey Ebu Bekir! Her
kavmin (topluluğun) bir bayramı vardır. Bu da (bu gün de) bizim
bayramımızdır." (Buhârî, hadis no: 952. Müslim,hadis no:
892)
Enes b. Mâlik'ten -Allah ona rahmet etsin- rivâyet
olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) Medine'ye geldiğinde,
Medine halkının eğlenip oynadıkları iki günleri vardı.
Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve selem):
- Bu iki gün nedir? Diye sordu.
Onlar
(sahâbe):
-Biz, câhiliye döneminden beri bu iki günde oynuyoruz, dediler.
Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve selem):
- Şüphesiz Allah o iki günü, sizin için daha hayırlısıyla
değiştirdi. Kurban bayramı ve Ramazan bayramıdır." (Ebu
Davud; hadis no: 1134. Elbânî, Sahih-i Ebî Davud'da hadisin sahih olduğunu
belirtmiştir.)
Bu
iki hadis, bayramın, her milleti birbirinden ayıran en belirgin özelliklerinden
birisi olduğuna ve câhilî toplumlar ile müşriklerin bayramlarını kutlamanın
câiz olmadığına delâlet etmiştir.
Nitekim
ilim ehli (âlimler) de Sevgililer Günü'nü kutlamanın haram olduğu kosounda
fetvâ vermişlerdir.
1. Değerli âlim Muhammed
b. Salih el-Useymîn'e -Allah ona rahmet etsin- şöyle sorulmuştur:
"Son
zamanlarda kız öğrenciler arasında -Hristiyanların bayramlarından olan-
Sevgililer Günü'nün (Valentine Day) kutlanması yaygınlaşmaya başladı. Bu günde
giyilen elbise ve ayakkabıların hepsi, kırmızı renkte olmakta ve kız öğrenciler
birbirlerine kırmızı çiçekler (güller) vermektedirler.
Siz
değerli hocamızdan bu gibi bayramları kutlamanın hükmünü açıklamanızı ricâ
ediyoruz.
Yine,
bu gibi işlerde müslümanlara neyi tavsiye edersiniz?
Değerli
âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu soruya şöyle
cevap vermiştir:
"Şu
sebeplerden dolayı Sevgililer Günü'nü kutlamak, câiz değildir:
Birincisi:
Sevgililer
Günü (Valentine Day), İslâm şeriatında temeli (kaynağı) olmayan bid'at bir
bayramdır.
İkincisi:
Sevgililer
Günü, aşka, sevgiye, tutkuya ve şehvete çağırmaktadır.
Üçüncüsü:
Sevgililer
Günü, kalbi, bu gibi boş ve faydasız işlerle meşgul etmeye ve Selef-i Sâlih'in
(ümmetin ilk müslümanlarının) -Allah onlardan râzı olsun- izlemiş oldukları
yola aykırı hareket etmeye çağırmaktadır.
Bu
sebeple, Sevgililer Günü'nde, bayramın şiârından olan yiyecek ve içecek
hazırlamak, bu güne özel elbise giymek veya bu günde karşılıklı hediye
alıp-vermek gibi davranışların vuku bulması, helâl değildir.
Müslümanın,
dîni ile gurur duyması ve karga gibi öten her insana dalkavukluk ve uşaklık
yapmaması gerekir.
Allah
Teâlâ'dan, müslümanları, görünen (âşikâr) ve görünmeyen (gizli) her türlü
fitnelerden korumasını, yardım ve tevfiki ile bize yardım etmesini
dilerim." (Mecmû'u Fetâvâ İbn-i Useymîn; c: 16, s: 199)
2. İlmî Araştırmalar ve
Fetvâ Dâimî Komitesi'ne şöyle sorulmuştur:
"Bazı
insanlar, her yıl, 14 Şubat gününü Sevgililer Günü (Valentine Day) olarak
kutlamaktadırlar. Bu insanlar, birbirlerine kırmızı güller hediye etmekte,
kırmızı giysiler giymekte ve bu gün dolayısıyla birbirlerini tebrik
etmektedirler. Bazı pastaneler bu gün dolayısıyla kırmızı renkte pasta ve
şekerlemeler imal etmekte ve bunların üzerine de kalp resimleri yapmaktadırlar.
Bazı işyerleri de bu gün için imal edilen mallarını (satmak için) ilanlar
vermektedirler.
Buna
göre şu konulardaki görüşünüz nedir?
Birincisi:
Bu
günü (Sevgililer Günü'nü) kutlamanın hükmü nedir?
İkincisi:
Sevgililer
Günü'nde bu işyerlerinden alış-veriş yapmanın hükmü nedir?
Üçüncüsü:
Sevgililer
Günü'nü kutlamadıkları halde, bu gün için imal edilen hediyelik eşyalar satan
işyeri sahiplerinin hükmü nedir?
Allah
Teâlâ mükâfatınızı en güzel bir şekilde versin.
İlmî
Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi, fetvâ vermek için araştırmalarını
yaptıktan sonra bu sorulara şöyle cevap vermiştir:
Kitap
ve Sünnet'ten gelen açık deliller, -İslâm ümmetinin ilk âlimleri bunun üzerinde
ittifak etmişlerdir- İslâm'da bayramların iki tane olduğuna, bunların da
Ramazan bayramı ile Kurban bayramı olduğuna delâlet etmiştir. Bu bayramların
dışında, ister herhangi bir şahıs ile ilgili olsun, ister bir cemaat (topluluk)
ile ilgili olsun, ister bir olay ile ilgili olsun veya isterse herhangi bir
anlam ifâde eden bir bayram olsun, bütün bunlar, dînde sonradan çıkarılan
bayramlardır. Müslümanın bu bayramları kutlaması, kabul etmesi, bu bayramlarla
sevinç duyması, bu bayramların kutlanmasına herhangi bir yolla yardımcı olması,
asla câiz değildir. Çünkü bu davranış, Allah Teâlâ'nın çizdiği sınırları
aşmaktır. Kim de Allah Teâlâ'nın çizdiği sınırları aşarsa, nefsine zulmetmiş
olur. Eğer kâfirlerin bayramlarından olması sebebiyle sonradan çıkarılan bir
bayrama iştirak ederse (katılırsa), günah üstüne günah kazanmış olur. Çünkü bu
davranışta onlara benzeme, onlara sevgi ve dostluk besleme söz konusudur. Oysa
Allah Teâlâ, azîz kitabı Kur'an-ı Kerîm'de mü'minleri, kâfirlere benzemekten,
onlara sevgi ve dostluk beslemekten şiddetle yasaklamıştır.
Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem-'den de sâbit olduğuna göre o şöyle buyurmuştur:
"Her kim, bir topluluğa (kavme) benzerse
(onların giyindiği gibi giyinirse, gittiği yolda giderse ve onların işlediği
fiilleri işlerse, günah ve sevap bakımından) o da onlardandır." (Ebu Davud ve Ahmed)
Bu tür
bid’at ve yasaklar görünüşte "aman canım ne zararı olacak" diye
kişiye basit görünse de hakikatte kişinin imanını kaybetmesine ve küfre
gitmesine sebeb olur.
Sevgililer
Günü, yukarıda zikredilen cinstendir. Çünkü bu bayram, putperest hristiyanlığın
bayramlarından birisidir. Bu sebeple Allah Teâlâ'ya ve âhiret gününe îmân eden
bir müslümanın, Sevgililer Günü'nü kutlaması veya onu kabul etmesi veyahut da
bu gün dolayısıyla birisini tebrik etmesi kendisine helâl olmaz. Aksine
müslümanın, Allah Teâlâ ve Elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in
emirlerine icâbet ederek bu günü kutlamayı bırakması, Allah Teâlâ'nın gazabını
ve cehennem azabını gerektiren sebeplerden uzak durması gerekir.
Aynı
şekilde müslümanın, bu gün için yiyecek ve içecek hazırlaması, alış-veriş
yapması, bir şey üretmesi, hediye vermesi, mesaj veya mektup yollaması veyahut
da ilan vermesi gibi şeylerle bu veya buna benzer, dînen haram kılınmış olan
bayramların kutlanmasına yardımcı olması haramdır. Çünkü bütün bunlar, günah,
düşmanlık, Allah (azze ve celle) ve Elçisi Muhammed (sallallahu aleyhi ve
selem)'e isyan üzerinde yardımlaşmak ve işbirliği yapmak demektir. Oysa Allah
Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"(Ey mü'minler! Aranızda) iyilik ve
takva üzerinde yardımlaşın. (İçerisinde) günah ve (Allah'ın sınırlarını aşmak
olan) düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'(ın emrine aykırı davranmak)tan
sakının. Zirâ Allah'ın azabı çetindir." (Mâide: 5/2)
Müslümanın,
her durum ve şartlarda, özellikle de fitne ve fesadın çok olduğu
zamanlarda, Allah Teâlâ'nın Kitabı'na ve Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
selem)'in sünnetine sıkı sıkıya bağlanması gerekir.
Yine,
müslümanın, kendilerine gazap olunan Yahudilerin, sapıklığa uğramış
hristiyanların, Allah Teâlâ'nın azamet ve gücünden korkmayan ve İslâm ile
iftihar etmeyen fâsıkların sapıklıklarına düşmemek için zeki ve dikkatli olması
gerekir.
Yine,
müslümanın, hidâyet talep etmesi ve bu hidâyet üzerinde sâbit kılması için
Allah Teâlâ'ya sığınması gerekir. Zirâ Allah Teâlâ'dan başka hidâyete erdirecek
ve O'ndan başka hidâyet üzerinde sâbit kılacak hiç kimse yoktur.
Başarı,
Allah Teâlâ'dandır.
Allah
Teâlâ, Peygamberimiz Hz Muhammed (sallallahu aleyhi ve selem)'e, âile halkına
ve ashâbına salât ve selâm eylesin."(İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî
Komitesi, fetvâ no: 21203, tarih: 23.11.1420 h.)
3. Değerli âlim Abdullah
b. Abdurrahman el-Cibrîn'e şöyle sorulmuştur:
"Genç
erkeklerle kızlar arasında Sevgililer Günü (Valentine Day) olarak adlandırılan
günü kutlama geleneği yaygınlaşmaya başladı. Valentine, Hristiyanların tazim
duydukları rahibin (azizin) adıdır. Her yıl 14 Şubat günü bu günü kutlamakta,
bu günde birbirlerine hediyeler ve kırmızı güller vermekte ve kırmızı renkli
elbiseler giymektedirler.
Sevgililer
Günü'nü kutlamanın, bu günde karşılıklı hediyeler vermenin ve bu günü bir
bayram olarak görmenin hükmü nedir?"
Değerli
âlim Abdullah b. Abdurrahman el-Cibrîn'e bu soruya şöyle cevap vermiştir:
Birincisi:
Bu
gibi sonradan çıkarılan bayramları kutlamak, câiz değildir. Çünkü bu bayram,
İslâm şeriatında aslı olmayan ve sonradan çıkarılan bir bid'attır. Bu sebeple bu
bayram, Âişe'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunan hadisin
hükmüne girer. Bu hadiste Peygamber (sallallahu aleyhi ve selem) şöyle
buyurmuştur:
"Her kim, bu işimizde (dînimizde) onda
olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizli Kur'an ve sünnette aslı
olmayan bir şey getirir)se, o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur
(bâtıldır)." (Buhârî
ve Müslim)
İkincisi:
Bu
bayramda kâfirlere benzeme, yüceltmiş oldukları şeyleri yüceltme konusunda
onları taklit etme, onların bayramlarına ve törenlerine saygı gösterme ve
onların dînlerinden olan şeylerde onlara benzeme söz konusudur.
Oysa
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Her
kim, bir topluluğa (kavme)benzerse (onların giyindiği gibi giyinirse, gittiği
yolda giderse ve onların işlediği fiilleri işlerse, günah ve sevap bakımından) o
da onlardandır." (Ebu Dâvud ve Ahmed)
Üçüncüsü:
Oyun,
eğlence, türkü-şarkı, (ud ve ney gibi müzik âletlerine) üfleme, nimete
nankörlük, kadınların açılıp saçılması, erkeklerin kadınlarla bir araya gelip
birbirlerine karışması veya kadınların, mahremleri olmayan erkeklerin önüne
çıkması gibi, dînen haram sayılan bir takım kötü sonuçlara ve sakıncalı
durumlara yol açmakta veya bu durum, zinâya veya zinânın başlangıcı olan
şeylere vesile olmaktadır. Bunun teselli ve eğlence olduğunu gerekçe göstermek,
onu helâl kılmaz. Bazı kimselerin, bu kutlamada haram ve helâle dikkat
ettiklerini iddiâ etmelerine gelince, bu iddiâ doğru değildir. Bu sebeple
kendisine nasihat eden kimsenin günahlardan ve gübahlara vesile olan şeylerden
uzak durması gerekir."
Değerli
âlim Abdullah b. Abdurrahman el-Cibrîn'e yine şöyle demiştir:
"Buna
göre, işyeri sahibinin, alıcının (Sevgililer Günü gibi) bayramları kutladığını
bilir veya anlarsa, bu hediye ve gülleri ona satması veya ona hediye etmesi ve
bu hediye ve güllerle bu günlere saygı duyması ve onları yüceltmesi, câiz
değildir. Yoksa satıcı da bu bid'atı işleyenin günahına ortak olur.
Hâtime:
Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh'a mahsustur. Salât ve Selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.
Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh'tandır.
O her şeyin en iyisini bilendir.
Muvahhid Kullara Selâm Olsun.
Polat Akyol.
KAYNAK :
SAHİH HADİSLER
KUR'AN VE SAHİH SÜNNET