Çok Derin Bir Konu. -4-
Yazar şaire hanım kardeşimin
şiirinden sonra beni anladığınızı umarım. Yoksa başımı kuma basarım, nefessiz
kalır sanmayın başımı kuma sokar havasız kalırım, anlamayana ne diyebiliriz ki.
Ne diyebiliriz ki’nin bam teline her zaman basıyoruz, nedense hiç ses çıkmıyor
farkında mısınız? İnsan bir ses verir ya da hırıltılı bir şeyler söylemeye
çalışır, bu suskunluk nereye kadar sürecek ki, sürmesinden ziyada sürmesi de
bir çözüm hiç değil iki gözüm. Arabaya bindiniz kontağı çevireceksiniz hiç ses
yok tık yok! Arabanın tamircisi Cevat usta var, lakin bu suskunluğun tamirci
ustası var mı bilemiyorum! Hiç olmasa kısa günün kârıdır diyerek bundan ekmek
kazananda yok! Düşünün ki bir eve misafirliğe gidiyorsunuz kapının ziline
basıyorsunuz, zilin yanında bir bölmede bir boks eldiveni çıkarak yumruğu sol
ya da sağ gözünüze indiriyor, evde oldukları halde yokuz demeyi ifade ederek
suskun kalmalarının ifadesini bu şekilde aldığınızı düşünün!
Bunu değişik bir şekilde ifade
edeyim zihniniz açılsın.
Karagöz her zaman ki gibi Hacivat’ın
kapısını alacaklı gelmiş gibi hızlı hızlı çalarken, Hacivat oturduğu divanda
beş karış havaya sıçrayarak gelenin kim olduğunu bildiğinden yine sinirlenerek Cumbanın
penceresini açarak.
-Ne var ne diye alacaklı gibi
kapıyı çalarsın? Bak kapıda tokmak var az onunla kapıyı usulca çalsana?
-Hacivat’ım yine abartıyorsun. Ben sormak için geldim nasılsın?
-Ne demek yaşarmışın? Yaşamazsam alacaklı gibi kapıyı çalınca beş karış havaya zıplayarak cumbanın penceresinde sana sinirlenerek laf yetiştirmem mümkün olabilir mi?
-Bir nasılsın dedim iyiyim diyeceğine attın fırçayı.
-Tek başına içmiyorum çayı, hanım karşımda onunla içiyorum, çık yukarıya sende gel iki bardak yudumla.
-Benim kurdum yok ki onunla yanına çıkayım!
-Çayı yudumla dedim, beni kızdırtma
indirme aşağıya!
-De haydi gel de gidelim çarşıya.
-Çarşı senin başında paralana.
-Kızma hemen Hacivat’ım kızma.
-Kazdığım bir şey yok neden kazma
diyorsun ki?
-Ben demiyorum yazan yazar şair
arkadaş yazıyor bende söylüyorum.
-Kimmiş bu azan senide azdıran?
-Kimmiş beni kandıran?
-Gelirsem aşağıya görürsün kimmiş
kafanı gözünü yaran yaralayan!
-Kızma hemen Hacivat’ım, muhabbet
olsun diyedir galiba. Sende bir fikre takılıp kalıyorsun.
-Ne sirkemi arıyorsun? Bizde var,
yukarıya çık ta hanım versin, beni aşağıya indirtme.
-Az aşağıya inde, karşılıklı bir
sarılalım.
-Sende çocuk kaldın, salıncakta
niye sallanalım? Ben bahçeye çocuklar binsin diye yaptım.
Mehmet Aluç