Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 6.04.2023
Okunma Sayısı : 563
Yorum Sayısı : 9
Günün Yazısı

Bu Yazı 7.04.2023 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Pek Bilmediğimiz Ama Önemli Bir Paşa –2. Bölüm--


Salih Paşa ve Mustafa Kemal arasında gerçekleşen Amasya Görüşmelerinden sonra imzalanan protokole uygun olarak yurdun her tarafında seçimler yapılmaya başlandı.

Burada hemen sorulabilir: Mustafa Kemal ile İstanbul Hükumeti arasında bir yakınlaşma doğarken ve ülkede yeni seçimler yapılırken İtilaf Devletleri uyudular mı?

Efendim, İtilaf Devletlerinin İtalya ve Fransa’sı uyuyordu zaten. Uyanık olan sadece İngiltere idi. Ancak o da dünyanın en meşhur istihbarat örgütüne sahip olduğu halde Türk İstihbaratı tarafından uyutuldu. İngiltere, yapılan bu hazırlıklar sonucunda Osmanlı Parlamentosundan çıkacak olan kararın kendi lehlerine olacağını, artık savaşmaktan yorulmuş ve bunun lüzumsuz bir uğraş olduğunu anlayan Türklerin, kasabın bıçağına teslim olan koyun misali teslim olacağından emindi.

Seçimler 12 Ocak 1920’de tamamlandı ve Osmanlı Parlamentosu son kez açıldı.

Parlamentoda 28 Ocak tarihine kadar hararetli tartışmalar yapıldı. Bu tartışmalar daha ziyade Mustafa Kemal’in Erzurum ve Sivas Kongrelerinde belirlediği sınırlar yüzünden çıkıyordu.

Evet.. Şimdi sizlere belki de daha önce hiç duymadığınız bir şeyden bahsedeceğim.

Mustafa Kemal, İstanbul’a gönderdiği mektuplarda ‘’30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanması esnasında Türk ordularının bulunduğu hattın içinde kalan, Müslüman çoğunluğun yaşadığı toprakların fiilen veya hükmen hiçbir sebeple ayrılma ve bölünme kabul etmez bir bütün olduğunu’’ Söylüyordu. ( Erzurum ve Sivas Kongresinde de düşüncesi buydu )

Eee ne var bunda? Bunun nesini tartışmışlar ki? Dediğinizi duyar gibiyim.

Tartıştıkları nokta şu: Özellikle İstanbul Hükumeti yanlısı milletvekilleri ‘’ Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında Türk Orduları için belirlenen hattın İÇİNDE ve DIŞINDA Müslümanların yaşadığı toprakların ayrılması ve bölünmesi kabul edilemez.’’ Diyorlardı

Aradaki fark anlaşılabiliyor sanırım.

Yani Mustafa Kemal bir yerde ‘’Şu haritasını gördüğünüz sınırlar bize vatan olarak yeter.’’ Derken pek çok milletvekili ‘’ Hayır yetmez. O sınırlar dışında da haklarımız var. ‘’ Diyorlardı ve karar onların dediği gibi alınmıştı. Hatta Mustafa Kemal, Rauf Orbay’a gönderdiği mektupta “Mütareke hattının içinde ve dışında” ifadesiyle sınır konusundaki prensiplerden bir hayli uzaklaşıldığını belirtmişti.

Parlamentodan çıkan ve adına Misak-ı Milli denilen kararlar 17 Şubat’ta gazetelerde yayınlandığı gibi aynı tarihte Fransızca olarak pek çok devlete gönderildi.

Böyle bir sonuç İngilizlerin hiç de beklemediği bir şey olduğundan önce büyük bir şaşkınlık yaşadılar.

Bu şaşkınlıkla Padişaha baskı yaparak Ali Rıza Paşa’yı sadrazamlık görevinden azl etmesini istediler.

Padişah Vahdetin, Ali Rıza Paşa’yı 3 Mart 1920’de görevden aldı ama sadrazamlık için bekleyen Damat Ferit’i bir kez daha o makama getirmeyi de hiç arzu etmiyordu. Ona göre bu makamda Ali Rıza Paşa çizgisinde biri olmalıydı. Salih Paşa ise en ideal adaydı.

Salih Paşa’yı saraya çağırdı padişah. Salih Paşa niçin çağrıldığını anlayınca göz yaşları içinde ‘’ Bu görevi asla kabul etmek istemiyorum.’’ Dedi.

Evet... Bir zamanlar paşaların ulaşmak için nice entrikalar tertipledikleri ya da rüşvetler yedirdikleri Osmanlının Sadaret Makamı artık kimse tarafından istenmiyordu.

Mabeyn başkatibi Ali Fuat ( Türkgeldi ) koluna girip zorladı ‘’ Sen kabul etmezsen görev Ferit Paşa’ya verilecek. Bunu mu istiyorsun?’’

Görevin Damat Ferit’e verilecek olması büyük felaketti. Çaresiz görevi kabul etti ve tamamen mebusların dışından bir hükumet oluşturdu.

İngilizler daha fıttırdı. Padişah da artık onların istediği gibi hareket etmiyor, Damat Ferit yerine Milli Mücadele yanlısı Salih Paşa başkanlığında bir hükumet oluşturuyordu. O halde bir ders verilmeliydi.

Esasında İstanbul’da hayatları tehlikede olanlar Müslüman Türkler olduğu halde Rum ve Ermenilerin hayatlarının tehlikede olduğu söylentisini yaymaya başladılar birden bire.

Ne gerek vardı böyle bir söylentiye peki?

Şu gerek vardı:

Mondros Ateşkes Antlaşmasının 7. Maddesine göre İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit eden bir durum ortaya çıkarsa orayı işgal edebilecekti. Şimdi de güya güvenlikleri tehdit altındaydı. Yani işgal için bahane uyduruyorlardı. Dünya kamuoyuna ‘’ Ne yapalım, güvenliğimiz tehdit edildi biz de çaresiz kaldık. ‘’ Diyorlardı.

16 Mart sabah erken saatlerde kapısını çalan ve kendisine ‘’ İstanbul’u resmen işgal ediyoruz.’’ Diyen İngiliz Elçiliği baş tercümanı Ryan’a ‘’ Ne işgali? Siz zaten İstanbul’u işgal etmiş değil miydiniz?’’ Diye cevap veren Salih Paşa, daha sonra bu işgalin resmi bir işgal olduğunu anladı. Elçilik tercümanı Ryan, Salih Paşa’ya aynı zamanda bir de nota getirmişti. Bu notada ise İstanbul Hükumetinin çok açık bir şekilde Mustafa Kemal ve Kuvay-i Milliyeye karşı cephe alması isteniyordu.

Salih Paşa o gün öğleden sonra kabineyi topladı ve kabine üyelerine ‘’ Arkadaşlar ! Bu şartlar karşısında bize istifadan başka çare kalmamıştır.’’ Diyerek kendisi dahil herkesi istifaya davet etse de Dahiliye Nazırı Hazım Bey ‘’ Böyle bir zamanda görevden kaçılmaz.’’ Deyince istifa fikrinden vazgeçildi ve İtilaf devletlerinin notasına bir cevap hazırlandı.

Hazırlanan cavabi notada İstanbul’un resmen işgal edilmesi için ortada hiç bir geçerli sebep olmadığı, Anadolu’da başlayan Milli hareketin ise İtilaf Devletlerine değil, hiç hakları olmadığı Anadolu’yu işgal eden Yunanlılara karşı haklı bir dava olduğu bildirildi.

İngilizler, Salih Paşa’nın Milli Mücadeleyi bırakın reddetmesi, aksine haklı ve doğru bir dava olarak benimsemesi karşısında hükumeti düşürmek için olmadık baskılara baş vurdular ve sonuçta 2 Nisan 1920’de Salih Paşa İstifa etti.

Evet.. Salih Paşa istifa etmişti ama birlikte çalıştığı pek çok mebusu Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa’nın yanına göndermişti.

Salih Paşa’nın istifası üzerine Damat Ferit Paşa bir kez daha göreve getirildi ve Damat Ferit’in ilk işi Salih Paşa’nın rütbesini müşirlikten ferikliğe indirmek oldu.

5 Nisan- 17 Ekim 1920 Tarihleri arasında beşinci ve son kez sadrazamlık makamına getirilen Damat Ferit’in bu sadrazamlık döneminde 11 Nisan 1920’de Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili idam fetvası çıkarıldığı gibi 10 Ağustos 1920’de Sevr Muahedesi imzalandı.

Mustafa Kemal Paşa tarafında ise 23 Nisan 1920’de TBMM açılmıştı ve artık milletin kaderini İstanbul değil Ankara belirleyecekti.

Peki Salih Paşa? Ona ne oldu?

Mustafa Kemal’in Ankara’da TBMM’ni kurması ve İstanbul ile haberleşmeyi kesmesi üzerine Damat Ferit Paşa 17 Ekim’e kadar ancak direndi , 17 Ekim 1920’de istifa etmek zorunda kaldı.

Padişah Vahdettin, Ahmet Tevfik Paşa’ya bir kez daha ‘’ Hükumeti sen kur’’ Diye adeta yalvardı ve Ahmet Tevfik Paşa Osmanlı Devleti’nin son hükumetini kurdu. Bu hükumette Salih Paşa’ya Bahriye Nazırı olarak görev verdi.

Bu arada Tevfik Paşa deyip geçmeyelim zira Milli Mücadele yıllarında aslında İstanbul Hükumeti- Ankara Hükumeti diye bir ayrımın olmadığı ya da bu ayrımın öyle çok büyük boyutlarda olmadığının en önemli delillerinden biridir Ahmed Tevfik( Okday) Paşa

Evet... 21 Şubat- 12 Mart 1921 tarihinde Londra’da yapılan ve TBMM temsilcilerinin doğrudan katıldığı konferansta kürsüye çıktığında ‘’ Ben sözü Türk Milletinin gerçek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisine Bırakıyorum.'' Diyen kişi işte bu hain diye damgaladığımız Vahdettin’in son sadrazamıdır ve bu sadrazamın Londra Konferansındaki bu tutumu Mustafa Kemal’e ve dolayısıyla Milli Mücadeleye çok büyük güç kazandırmıştır.

Tekrar Salih Paşa’ya dönelim.

Gelecek bölümde dönelim
( Pek Bilmediğimiz Ama Önemli Bir Paşa –2. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 6.04.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu