Sosyal medya insanlar arasındaki mesafeleri
kısaltmakta hayli etkin. Başka bir deyişle aradan yıllar geçmiş, iletişim
kesilmiş arkadaşların yeniden buluşmasına vasıta oldu. Sosyal medyayı tatminsiz
duygularını gidermeye çalışanlara da yardımcı oldu dersem yanılmış olmam.
Televizyonlarımızda bol bol kadın programları yayınlanıyor.
Üç
çocuklu kadın bir anda kayıplara karışmış! Daha sonra ortaya çıkıyor. Eşini,
evini ve çocuklarını terk eden kadın başka bir kentte iki çocuklu bir adamın
yanında ortaya çıkıyor. Ya da Kazanova bir adam varlıklı yaşlı bir kadını
evlenmek bahanesiyle kandırıp paralarını alıp kadını yalnız ve çaresiz bırakmış.
Bu ve benzeri örnekler çok…
Benim
anlatmak istediğim öyküm öyle hoş olmayan temaları içermiyor. İlk öğretmenlik
yaptığım öğrencilerimle buluşmam söz konusu oldu. Facebook sayesinde altı yıl
çalıştığım okuldaki öğrencilerimle yeniden buluştuk. Arkadaş olduk. Karşılıklı
fotoğraflar paylaştık. Oturduğum kente yakın olanlar ziyaretime geldi. Sarılıp
özlem giderdik karşılıklı. Okul yıllarından yadettik…
Öğrencilerim
köylerine davet ettiler defalarca. Nihayet bu yaz mesleğe başladığım köyü
ziyaret etmeye karar verdim. Bir Ağustos günü yola çıktım. İlçeye varmak uzun
sürmedi. Yetmişli yıllarda ortalama doksan dakikada yılan kıvrımı gibi yolları
kat ederek gittiğimiz yolu bu kez yirmi dakikada aldık. O yıllarda köye araba
yolu yoktu. Sadece bir keçi yoluyla döne döne çıkardık okulun yanına. Bu kez
köye kadar asfalt döşenmiş yollara.
Doğa
aynı doğa, Kara dere denilen bir derenin vadisinde dik yamaçlara kurulu köyler.
Fındık bahçeleri, sıklaşmış iğne yapraklı ormanlar ve dağınık birbirlerine uzak
evleriyle tipik Karadeniz bölgesi köyleri. Dar pencereli, çoğu sıvasız
badanasız evlerin yerini modern betonarme binalar almış. Çalıştığım okulun
yerine daha kullanışlı bir okul ve okulun yakınına da bir sağlık ocağı binası
yapılmış. Fakat okulun hayli zaman önce kapandığını öğrencilerin taşımalı
sistemle merkezi bir okula taşındığını öğrendim. Benim çalıştığım yıllarda
seksene yaklaşan öğrenci sayısı onlu rakamlarla ifade edilir duruma düşmüş.
Köy
girişinde öğrencim olan muhtarın oğlu karşıladı bizi. Sarmaş dolaş olduk.
Doğruca köyün orta kısmına denk gelen yerdeki köy bakkalında köylüler
tarafından karşılandık. Köy boşalmış. İnsanlar büyük kentlere göçmüş. Zaten
gurbetçi Karadeniz insanı… Ağustos ayında gençleri bulmak olası değil.
Bir
elin parmakları kadar öğrencimle buluşma kısmet oldu. Koskoca adam olmuşlar
benim ilk göz ağrılarım. Jenerasyon değişmiş. Yetmişli yılların orta yaşlı ve
yaşlı kesimi bu dünyadaki görevlerini çoktan tamamlamış. Öğrencilerim ise yolun
yarısını çoktan geçmişler ömür denen yolculuğun. Karşılaştığım öğrenciler ve
diğer arkadaşlar hepsi benimle olan anılarından söz ettiler. Geçmiş yılların
yaşanmışlıkları bir kez daha yaşadık adeta.
Benim çalıştığım
altı yıl sürede kız öğrencilerin okula devamını yetesiye sağlayamadık. Ki,
okulun açılışının ikinci yılında atamam yapılmıştı. Okula kayıtlı sadece iki
kız öğrenci vardı. Daha sonra ikna yöntemiyle kızların kaydını yapabildik. Yıllar
sonra ziyaret ettiğimde kız öğrencilerinin devamının sağlandığı ve okulda iki
tanede kadın öğretmen çalışmış. Köyden devlet memuru olan, yükseköğrenimde
kızların olduğunu öğrendim. Mutlu oldum. Bu haberler duymak istediğim
haberlerdi.
Köyde
iki gece kaldık. Ta dağların doruklarına kadar yollar yapılmış. Araba ile mezra
dedikleri yaylalara çıktık. Yaylaların doruklarından derin vadileri, vadilerde
kurulan köyleri kuş bakışı seyrettik. Bu güzel Karadeniz köyünün misafir sever
insanları o güzel hasletlerinden hiçbir şey kaybetmemişler. Dostluk duygularıyla ziyaretimin üçüncü günün
erken saatlerinde köyden ayrıldım.