Eşitsizlikte Eşitlenmek

Eşitlik sözcüğü sihirli bir sözcük gibidir ve her duyduğumuzda içimizin rahatladığını hissederiz. Dünyanın hangi ülkesinde olur sak olalım gördüğümüz ve duyduğumuz bazı olayların eşitsizce olduğunu düşünür ve üzülürüz. Bu duygu kanımca adalet duygusuna olan inancımızdan kaynaklanıyor.

 

Peki eşitlik kavramı ne demek?

 

Eşitlik kavramı; alanlara göre farklı anlamlara gelse de genel olarak eşitlik, hakların ve imtiyazların herkes için aynı olması demektir. Tarih boyunca insanlar sosyal, iktisadi, ekonomik ve siyasi haklar açısından eşit olabilmek için var gücü ile çaba göstermişlerdir.

 

Toplumsal eşitlik:

 

Toplumsal eşitlik; belirli bir toplum veya yalıtılmış bir grup içerisindeki tüm insanların belli açılardan aynı statüye sahip olmaları durumu. Toplumsal eşitlik, yasalar önünde eşit haklar ve toplumsal mal ve hizmetlere eşit seviyede erişmeyi içerir.

 

Adalet ve eşitlik arasındaki fark nedir?

 

Çoğu zaman eşitlik mefhumunun adaletle karıştırıldığını görü-rüz. Eşitlik, iki şeyin her yönden denk olması demektir. Adalet ise; her hak sahibine hakkını vermek ve haksızları cezalandır-mak şeklinde tarif edilir. İnsana iki, koyuna ise dört ayak verilmesinde bir eşitsizlik vardır ama adaletsizlik yoktur.

 

Eşitlik bir değer midir?

 

Ahlaki değerler; “evrensel ahlaki değerler ve evrensel olmayan ahlaki değerler olarak ikiye ayrılmaktadır." Evrensel ahlaki değerler adil olmak, yaşam hakkına saygı, özgürlük, bağımsızlık ve eşitlik gibi değerler.

 

Gerçek eşitlik nedir?

 

Eşitlik ilkesi; tüm insanların özgür ve eşit olarak doğduğu gerçeği ile tüm bireylerin haklara sahip olduğunu, aynı düzeyde saygıyı hak ettiğini kabul etmektedir. Toplumda yaşayan herkesin eşit muamele görme hakkı vardır.

 

Hukukta eşitlik ne demektir?

 

Anayasa m. 10 hükmüne göre; “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkek-ler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

 

Bu tanımlamalar ışığında konumuza güncel olaylar üzerinden birkaç örnek ile girelim:

 

Hükümet politikalarına baktığımızda, maaşlara yapılan %32’lik artış görece olarak eşitliği sağlayan artıştır ancak burada ciddi bir sıkıntı söz konusudur: Örneğin; on bin lira maaş alan bir asgari ücretli, %32’lik artıştan elde edeceği fark üç bin iki yüz lira olurken, on beş bin lira maaş alanların artış oranı dört bin sekiz yüz lira olmaktadır. Yirmi beş bin, otuz beş bin lira maaş alanlara yansıyan artış oranı sekiz bin ila on bir bin iki yüz lira artış yansımaktadır. Ele geçen artışlara baktığımızda herhangi bir eşitliğin olmadığı; artış oranlarının büyük bir illüzyon olduğu anlaşılmaktadır. Müslümanlığı kimseye kaptırmayan yöneticiler, hangi vicdan ile hareket ettiği de vicdanlarda ciddi bir şekilde sorgulanmaktadır.

 

Sosyal devletin görevlerinden biri de çalışma hayatında eşitliği sağlamasıdır. Ülkemizde bazı maden ocaklarında ihmalden ve denetim-sizlikten kaynaklanan kazalar meydana gelmekte, çok sayıda emekçi hayatını kaybetmektedir. Burada devlet, sosyal devlet kimliğini bırakarak eş-dost-akraba gibi nepotist anlayışla hareket ettiğinden pek çok ailenin hayatı kâbusa dönmektedir. Vicdansızlığın bir yansıması da; hayatını kaybeden emekçilerin tazminatlarının ödenmediği gibi, yargı yolu da emekçilerin suratına kapanıyor. Nerede eşitlik, nerede adalet?

 

Grev; sosyal devletin emekçilere sağladığı yasal haklardan biridir. Bu haliyle tüm emekçiler için bir eşitliktir; ancak haklarını arayan emekçilerin üzerine köpüklü su sıkılmakta, gaz bombası atılmakta, polisler ya da jandarmaların şiddetine maruz kalmaktadır. Buradan da görüyoruz ki, yasalar hiçbir şekilde uygulanmıyor, eşitlik ve adalet maalesef yerlerde sürünür hale geliyor.

 

Eğitim alanında da eşitlikten bahsediliyor ancak yurtların yetersizliği, öğrencilerin çaresizliği gibi pek çok öğrenci sorunu çözülemiyor. Bunun doğal sonucu olarak öğrencilerimiz ne yazık ki, tarikatların ve dini vakıfların pençesine düşüyor, bu yurtlarda intihar eden öğrenci haberleri gündem oluyor. 

 

Siyaset kurumu, toplumumuzu da Sünni, Alevi, Türk, Kürt, bizden olanlar, olmayanlar diyerek kutuplaştırmakta, sosyal devlet anlayışı ne acıdır ki yok edilmektedir. Oysa devletin birinci görevi her yurttaşa eşit ve adil davranmaktır.

 

Sonuç olarak, bu karanlık/yobaz yönetimle toplumun her bireyi eşitsizlikte eşitlendi; adalet arayanlar polis ve yargı sopasına maruz kalmış, haklarını savunamayacak duruma düşmüştür. Ümidimiz; toplumsal bilincimizin yükselmesi, yobazlık zincirlerinin kırılması ve devletimizin banisi Mavi Gözlü Sarı Saçlı Dev Adam'ın gösterdiği o uygarlık yolunda yürümemiz mümkün olur.

 


( Eşitsizlikte Eşitlenmek başlıklı yazı Halit Durucan tarafından 9.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.