" Siyah, dalgalı saçlarım oradan oraya savruluyordu, süzülen meltem tadına bakarken. Bacaklarımı karnıma kadar çekmiş oturuyordum kumların arasında. Derin, hırçın dalgalar birbirine çarpıp duruyor, karayı arada bir yoklayıp gidiyorlardı. Gökyüzüne baktım, en az deniz kadar maviydi. Her ne kadar deniz gibi hırçın olmasa da, onun kadar parlak ve canlı olmasa da.
Deniz de onun gibi değildi aslında, onun kadar hırçın, onun kadar yüreğimde parıldamasa da, onun kadar yüreğimde canlanmasa da..
Usulca kalktım yerimden. Üstümde ki kumları silkeledim, denize doğru koşmaya başladım. En sonunda ayaklarım soğuğu hissettiğinde hiç ürkmedim. Ardından bacaklarım ve bedenim girdikten sonra çırpınmaya başladım.. "
Yüz!
Göz pınarlarını kurutan yetim geceler için.
Tekrar yüz!
Hayallerinin enkazında kopan çığlıkların için.
Tekrar yüz!
Bir sözüyle dünya'yı ikiye bölebileceğini bildiği halde, bir sözünü senden esirgeyenler için.
Tekrar yüz!
Uğruna göz yaşı döktüğün insanların mutluluğu için.
Tekrar yüz!
Her sözünde içinde kopan kıyametler için.
Tekrar yüz!
Zamansız anılarında solan duyguların için.
Tekrar yüz!
Bir nefis uğruna vurulduğun saniyeler için.
Tekrar yüz!
Acılarının yansıması ayna gözlerin için
Tekrar yüz!
...
Nefsi uğruna paralanan hayatın için..