" Islak dalgalı saçlarım bir oraya bir buraya savruluyordu, rüzgar tenimi delip geçerken. Ayaklarımı bir kez daha kumda dans ettirdim. Usulca ilerliyordum, nere olduğunu bilmeden, ya da nerede olduğumu.. Gözlerimi can havliyle çarpışan hırçın dalgalarda gezdirdim. Deniz, denizin kokusu, denizin etekleri ve gökyüzü kadar mavi olan dalgalarda.
Onunla olmayı bir kez daha düşledim. Yüreğini sevgimle hissetmek, ellerini gözlerimle düşlemek, sesini tekrar dinlemeyi düşledim.. "
Ne güzeldir kumsalda dolaşmak öyle değil mi? Kayalara hızla çarpan dalgaları izlemek, derin, mavi denizin keskin kokusunu zevkle ciğerlerimize doldurmak, sadece doğanın sesiyle kulağımızı dinlendirmek.
Ne güzeldir sevdiğinle dolaşmak öyle değil mi? Atılan adımların arkasına bakmadan ilerlemek, gönülü başka bir gönüle teslim etmek, ona sahip olmak, aşkla atan kalplerin sesiyle kulağımızı dinlendirmek...
Kolay değildir bir şeyleri elde etmek ve kaybetmek. Hayatta zevk aldığımız şeyleri yapmak ile zevk aldığımız kişiyle yapmak arasında dağlar kadar fark vardır. Farkedilmez ki eğer bir kalp bir kalbe gerçekten bağlanmışsa onun için yaşam bağını bile keser. Ama karşılıklı bu derin sevgi bağı koparsa asıl ömür o zaman biter. Aşk da bu değil midir zaten? Duyguların esiri olan bu tutku kimi zaman bir tüy kadar hafif kimi zamansa bir kılıç kadar keskin olabilir.
Her şey sanki tribünlerde oynamak gibi. Onun kadar sahte..
Aşk denildiğinde yalnızca üç harften ibaret sanılmamalıdır.Her bir harfin arkasında bir kod saklıdır; Acı, şuur ve kin...
Rüya Uzun