
Yaşadığım
ilin son yerel seçimlerinde yıllar sonra iki ilçesinin belediyesini muhalif
partinin adayları kazandı. İlçemizin yeni seçilen muhalif belediye başkanı
hemşehri derneğimizi ziyaret etti. Siyasilerle yakından muhatap olmayı sevmem.
Hele seçilmişlerin yanı başında kuyruksallayanlardan hiç hazzetmem. Onurlu,
kişilik sahibi, yurttaş olma bilincini içselleştirmiş bireyler başları dik,
alınları açık yaşar hiç kimseye eyvallah etmez; yurttaş olmanın gereği görev ve
sorumluluklarını yaşamının her döneminde içselleştirirler.
Dernek
başkanı ve yöneticilerinin davetini icabet eden belediyemizin yeni başkanını
arkadaşlarımızla birlikte karşıladık. Başkanın seçim öncesi ilan tahtasında
asılan resimlerini görmüştüm sadece. Bu kez yakında görme, anlatılarını dinleme
olanağım oldu. Başkan gayet alçak gönüllü bir biçimde ellerimizi sıktı. Çalışma
arkadaşlarını tanıttı. Ve seçimden bu yana ilçemizdeki icraatları hakkında
bilgi sundu. Seçim öncesi verdiği sözleri ve gerçekleştirmek istediği
projelerin adım adım hayata geçirmenin çabası içinde olduğunu sade bir dille
anlattı. Sözlerine devamla:
“Büyük şehir belediye
başkanıyla farklı partilerden olmamıza karşın, iyi niyet ve saygı çerçevesinde
sayın başkanla çok iyi anlaşıyoruz. Diyebilirim ki, başkanımızla en iyi
iletişim kuran belediye başkanı benim ilimiz dahilinde. Tabi bunun sonucu
olarak projelerimizin hayata geçirilmesi bağlamında takdire şayan ilerlemeler
sağlıyoruz ilçemiz adına…” Genç başkanımız anlatmaya devam ediyordu:
“Arkadaşlar
başkan olarak ben ve mesaiyi arkadaşlarım makam arabası kullanmıyoruz.
İlçemizde makam arabası kullanma uygulamasını kaldırdık.”
Bu sözleri duymakla ne
kadar heyecan ve mutluluk duyduğumu anlatamam. Demek ki, en pahalı, gösterişli
milyonlara mal olan makam arabasına binmeden de belediye başkanlığı yapıla
biliniyormuş güzel ülkemizde.
Başkanın
bu uygulaması ne kadar övgüye değer bir uygulama. Buna karşın belediye başkanları arabalarıyla
ilgili bir hikâyecik anlatmak isterim geçmişe dönük. Çalıştığım okulda Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenimiz vardı. Arkadaşımız ikinci el, ucuz marka
bir otomobil sahibi olabilmişti. Öğretmen odasında arabalar konulu bir sohbet
açıldı. Arkadaşımız:
“Geçen
gün okula gelirken belediye başkanımızın makam arabasını gördüm. Arabanın tekerlerinin
eni şaşırttı beni!”
“İnanın başkanın aracı
görenleri hayrete düşürecek düzeydi lüks, farklı bir araçtı!” Okulda bütün arkadaşların siyasi görüşü
kimsenin saklısı değildi. Bu arada belirtmeyelim hiçbir arkadaşımız görüşlerini
başkasına dikte etme gibi bir anlayışta olmazdı. Arkadaşımız başkanla aynı
siyasi görüşte olduğu da biliniyordu. Öğretmenimizin, özgür iradesiyle oy
verdiği siyasiyi eleştirebilmesi de bir güzellikti...
Öğretmenlerin toplum nezdinde aydın bilinçli
olduğu algısı vardır. Kazın ayağı hiç de öyle değildir derken okuyan, her gün
bilgilerini yenileyen az sayıdaki öğretmen arkadaşlarımı tenzih ederim. Bankaların maaşlara promosyon ödenmeye
başlandığı ilk yıllarda; iki bin yılından önce öğretmenlere ödenen
promosyonlardan kesilen para ile idarece bir otomobil alındı makam aracı
olarak. Promosyon uygulaması yeni başlamıştı. Uygulamanın yapıldığından çoğu
öğretmenler haberli değildik. “Atı alan Üsküdar’ı geçmişti.” Maalesef iki
binden sonra da aynı usulle bir araç daha alındı ilçedeki yöneticilere makam
aracı olarak.
Ülkemizde
enflasyon dizginlemeyen hale gelince iktidarlar tasarruf tedbirleri uygular. Yaşadığım
yıllar içinde ara ara hükümet edenlerce tasarruf tedbirlerine tanık oldum. İyi hoş
da uygulamada özellikle en alt kademeler ve yönetimin en üst kademelerinde
görev alan yöneticilerin ellerini sıcak sudan çıkardıklarına tanık olmadım,
olamadık yurttaşlar olarak.
Ayağını yorgana göre uzatma atalar sözünü sadece
Deyimler ve Atasözleri Sözlükleri eserlerinin arasından çıkarıp hayatımıza
sokamadık. Söz makam arabalarından açılmışken devam edelim… Görevleri gereği
makam aracı kullanmaları zorunlu olan en üst düzey yöneticilerimizden öte diğer
yöneticilerimize makam aracı kullanma uygulamasına son verilse işte o zaman
tasarruf tedbirleri uygulandığına yurttaşların inancı artar. Araçların bakımı,
sürücü, yakıt benzeri giderlerden büyük tasarruf sağlanmış olur.
Ve tasarruf
uygulamaları yaşamın diğer alanlarında da gereği gibi uygulanabilse atanma
bekleyen gençlerimizin hayalleri gerçekleşir büyük oranda… Bilmem yanılıyor
muyum?