Deneme / Hayata Dair Denemeler

Eklenme Tarihi : 19.01.2025
Okunma Sayısı : 377
Yorum Sayısı : 4
Günün Yazısı

Bu Yazı 21.01.2025 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Altın Üyelik Başvurusu Altın Üyelik Avantajları
Bugün Doğanlar
Ayhan HIZozan-karasyasin-uylasyasemin-canaabdullah-bayasusalfatih Min Ahzafer28desuÅŸiirsevenUmutcanMaskelibalohtc-kclrHarimsiirkahvesike_mirZoralMete Alpay
Doğum gününüz kutlu olsun
G E L E C E K   K A Y G I S I

   Gelecek, daha gelmemiş olan, zamanın en gizemli bölümü. Bazen kurgu bazen hayal. Oysa buna dair nice gerçek kaygılar taşıyor dilimiz ve zihnimiz. Herşey yıkılıp yok olurken, nasıl oluyor da yerinde duruyor gelecek ve ona dair kaygılar ?

Gelecek zihnimizde sadece bir düşünce. Buna ait kaygılar bedeni ve yaşamı alt üst edebilir. Tıpkı olmadığı halde bir limonu düşündüğümüzde ağzımızda ekşimsi bir tadın belirmesi gibi.

Gelecek kaygısı ise, olumsuz senaryolar ve belirsizlikler nedeniyle ortaya çıkan bir duygu durumu. Kariyer, ilişkiler, sağlık, maddi durum veya kişisel hedefler gibi çok çeşitli yaşam alanlarıyla ilgili bu durum , patates çuvalı gibi bir yük. Taşıdıkça ağırlaşır , zamanla  çürür  ve çürütür.

Kafamızın içinde hayatımızın tadını kaçıran serseri kaygılar koşturup duruyor. Bunlardan en hızlısı gelecek kaygısı. Bu kaygı ile şimdiyi öldürenler, hüzünlü yaşanmamışlıklar bırakıyor geride. Yarının acısını almıyor ama bugünün neşesini götürüyor. Gelecek kaygısı , geleceği öldürüyor.

Gelecek, insanlığın en büyük kaygılarından biri, çünkü bilmemek korkutuyor. Karanlıktan korkarız çünkü içinde ne tür yaratıkların gizli olabileceğini bilmeyiz. Gelecekten korkarız çünkü bize getireceklerini hayal edemeyiz .Çoğu zaman hissettiğimiz bu endişe ve korku bizi felakete sürükler.

İnsanı diğer türlerden ayırt eden özelliklerinden biri, gelecek tahayyülüyle yaşaması; İnsanı ‘insani’ yapan asıl hususlardan biri de , bu gelecek tahayyülünü iyi ve doğru kılmak üzere kendisi ve başkaları için zihinsel ve fiziksel emek harcaması. Bunun için zamana ihtiyacı var; Tabii ki dinç ve kabul edilebilir düzeyde kaygılı yaşanacak zamana.

Geleceğin getireceklerinden ve meçhulden bizi koruyacak bir zırh ya da elbisemiz yok. ‘’Gelecek; korkaklar için bilinmezlik, cesurlar için ise şanstır’’. diyor Victor Hugo.

Dünya sürekli değişmekte ve gelişmekte. Bu risk dolu değişim ve gelişime uyum sağlayabilmeye çabası, kaygı seviyesinin artmasını körüklemekte. Bunun da sürekli kırbaçlanan atın yorulması hatta çatlayıp ölmesi gibi vücutta çok ciddi  etkileri  oluyor maalesef.

Patrick Rothfuss Rüzgarın Adı isimli kitabında şöyle diyor ; ‘’.. Çocukken geleceğe pek kafa yormayız. Bu masumiyetimiz sayesinde çoğu yetişkinin aksine hayatın tadını çıkarabiliriz. Gelecek kaygısı duymaya başladığımız gün,  çocukluğumuzu geride bıraktığımız gündür. ‘’

Ömrünü yol boylarında tüketen, yorup hırpalayan ve silikleştiren koşullarda yaşayan insan, zaman bakımından yoksul, insani bakımdan eksik ama kaygı bakımında dolu. Oysa ki, belirsiz bir sürede, ne olacağını düşüne düşüne yol almak, pek makul bir yol olmadığı açık.

Şeyh Sadi Şirazî’ye “İnsan nedir” diye sormuşlar. “Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe” cevabını vermiş. Yani “Birkaç damla kan ve bin bir endişe.” Bu nedenledir ki, yeni bir şeye adım atacak yada radikal bir karar üzerine gerekli değişikliği yapacağında , gelecek kaygısı yakamızı bırakmaz ve ilk günden başlar "acaba"lar. Zira her canlı gibi insan da kendini güvende hissetmek ister . Ve her canlının güvende olmaya dair çeşitli dayanakları var.

Modern insan için ‘’yarın’’ diye düşünülen gelecek, öte dünya kaygısı olmaktan çıkmış. Bu çağın insanı gün içinde bir çok alanda sürekli bir karar verme durumunda .Her kararın ivedilikle verilmesi gelecek kaygısını daha da artırmakta. Bu kaygısının dozunu kaçıran insan , geleceğini kontrol etmek istiyor. Bu ise çektiği acının katmerleşmesine neden oluyor.

Gelecek kaygısının önemli nedenlerinden biri de hazırlıksız olmak. Örneğin yağmur yağacağı zaman öngörüde bulunup, onunla ilgili tedbirlerini alan kişi kaygısını kontrol edebilmektedir.

Yalnızlık ve umutsuzluk, gelecek kaygısını arttıran bir başka neden. Özellikle ya olursa-ya olmazsa düşüncesinin eşlik ettiği durumlarla el ele yürüyen bu kaygı, kontrol edilemeyecek korkunç senaryoların fitilini ateşliyor.

Ömrü insandan çok daha kısa olan bir kelebeğin üç günlük ömrünün hiçbir anına gelecek kaygısı bulaşmıyor. Ömrünün her anını ölümsüz yaşayarak, ölünce ölüyor sadece. İnsan ise gelecek kaygısının pençesinde ölmeden önce ölümler yaşıyor.

Pascal ‘’ bize  ait  olmayan  zamanlar  üzerinde  kafa  yoruyor, bize ait olan biricik zamanı ise asla düşünmüyoruz. Olmayan zamanların rüyasını kurarken elimizdeki biricik zaman körü körüne uçup gidiyor ‘’ diyor. Gelecek kaygısının şimdi’yi nasıl öldürdüğünün başka bir yansıması da bu.

Yaşamı ölüm kaygısıyla, bugünü de gelecek kaygısıyla bulandırıyoruz. Oysa ki tüm insanlığın, gelecek kaygısı taşımayan bir ruh taşkınlığıyla, varlığını dolduracak o huzura ihtiyacı var . . .
.
.
.
.
.
.
( G E L E C E K K A Y G I S I başlıklı yazı AYDIN UZKAN tarafından 19.01.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu