Ramazan bayram namazını kılıp, camide cemaatle bayramlaştıktan, birbirimizin bayramını kutlayarak birbirimize sarıldıktan sonra eve doğru yola çıktım ve o anda çocukluğum ve bayram sabahı aklıma geldi, neden mi çünkü sokaklarda hiçbir çocuk yoktu da ondan! Çocukluğumda yani 6 -7 yaşında iken yani 1970’li yıllarda, bir yeni lastik ayakkabı, bir gömlek ile yatar sabah ezanından önce kalkar, mahallede camiye gidenimiz gider, gitmeyenler kapı önünde bayram namazı bitişini bekler namaz bittiği ve camiden dönenler geldikten sonra, sofrada bir iki lokma atıştırmadan bayram şekeri ve harçlığımızı toplamaya, neşe içinde koşardık… Yıllara tanıklık eden çocukluk bayramlarım, keşke o günkü gibi neşeli sevinçli olsa tüm bayramlar… Hele o dostluklar,komşuluk sevgi saygı  ne kadar güzeldi tarifini anlatmaya heceler yetmez, şimdi nereye kaçtınız,nereye saklandınız bilinmez! Ararım bulunmaz!


Neyse devam edelim bütün mahallenin kapıları açıktı ve açık kalırdı zaten o yıllarda, kapılar hiç kapanmaz hep açık kalırdı kapılar. Neşemiz ile mahalle şenlik havasına döner, büyüklerimiz bize gözlerinde sevinç, yanaklarında eksik olmayan tebessüm içinde bakar, bayram harçlıklarımız verirdi. Muhakkak herkes bir biri ile bayramlaşır, her ev ziyaret edilirdi. Evde yapılan ev baklavası ve sütlacın tadına doyum olmazdı… Gerçi o zamanlarda yokluk çoktu, kuyruklar çoktu ama mutluluk hiç eksilmez sevgi saygı her daim var idi. En güzeli ne idi bilir misiniz sıkı durun söylüyorum oyun alanları yani çoktu, bomboş arsalar, tarlalar etrafta dolu idi, seç beğen oyna misali hiç karışan olmazdı, şimdiki gibi yolda minibüs takside geçmezdi, çünkü yoktu o zamanlar, payton vardı ve şehre gitmek için iki üç tane minibüs vardı.


Şekerli macun vardı o dönemlerde, kaynana şekeri dediğimiz siyah şekerler birde şehirde ayı oynatanlar gelirdi, haydi koca kız kadınlar hamamda nasıl bayılır derler ve zavallı ayıda yere yatarak gösterirdi… Daha sonraları yaşım 10 yaklaşınca kitap, hikâye Tarkan ve teksas… Çizgi roman okuma hevesim başladı, kazandığımı onlara yatırır büyük bir huzur neşe içinde okurdum… Bu aralarda sinemaya merakım başladı ve her bayram günü Kartal Tibet’in oynadığı Tarkan, filmi gelir ya da Zeki Alasya-Metin Akpınar veya o zamanlar yeni olan Kemal Sunalın filmleri gelirdi ve ben ilk matine’ye yetişir, o kalabalık neşeli bakışlar içinde filmi seyreder evin yolunu tutardım.  Bize ve komşulara bu üç günlük bayram az gelir, üç gün devam eden ziyaretler ile tüm akrabaların ziyareti bitmezdi. Rast gelirse atlıkarıncalı oyunların olduğu luna parklar kurulurdu, oraya giderdik ailece, birde o dönemlerde,telefon hiç bulunmazdı evlerde sadece PTT ‘de vardı bayram tebrikleri,  bayramlar da kartpostallar birkaç selam dua ve tebrikler yazılır ve bayramdan çok önce postaya verilirdi.

 

Şimdi apartmanlarda yaşayan çocuklara anneler babalar aman oğlum kimseyi rahatsız etme, ayıptır sözleri ile çocukları bu bayram coşkusunda mahrum bırakıyorlar. Şimdi Ankara’da ikamet ediyorum bayram boyunca eve ya üç çocuk ya da dört çocuk gelir şekerini harçlığını alır gider fazla gelen giden olmaz, Üzülürüm ama elden de bir şey gelmiyor! Bir kaç defa komşularıma gittim, onlar gelmeyince bende irtibatı kestim, yolda görür isem bayramlaşıyorum yoksa ne bayram coşkusu var sitelerde büyük şehirlerde, pardon unuttum büyük şehirlerde-Sahil kasabalarına tatil gittikleri için-komşu bayramlaşması da kalamadı gitti,  evet evet gönüllerin ziyareti yok artık, tatil var boşa para harcama zenginliği var vesselam.Çocukluğumuz artık bize uzak kalan bir düş, uzakta bize üzgün bakan bir şehir. Her ne yaparsak yapalım gidemeyeceğimiz ama unutamadığımız tek yer orası. Bu bayramda başınızı ağrıttım kusuruma bakmayın, hakkınızı helal edin, Mübarek Ramazan Bayramınız Mübarek olsun kardeşlerim… Selam ve dua ile…

Mehmet Aluç (Kul Mehmet)

 

 

( Bütün Mahallenin Kapıları Açıktı Çocukluğumun Bayramlarında başlıklı yazı kul mehmet tarafından 18.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu