Ülkemizde şimdiye değil üzülerek belirtmeliyim
ki olması gerekecek nitelikte ulusal birlik sağlanamadı. Eğitim Birliği
Kanununun uygulamasında sapmalar yaşandı. Halkın aydınlanmasına dönük özgün
projeler meyvelerini vermeye başladığı zaman adeta budandı! Kapatıldı! Dünyada
örnek bir uygulama olan özellikle köye dönük insanımızın okuması, aydınlanması
projesi olan Köy Enstitülerinin kapılarına kilit vuruldu!
Köy
insanımızın insanca yaşaması için gerekli bilgi, beceriyle donatılmasının
memlekete ne zararı vardı! Aynı biçimde çağın gereklerine göre çalışmalar
sürdüren Öğretmen Okullarımız vardı. Öğretmen Okullarında ülke sevgisini
yaşamın en kutsalı kabul eden, toplum çıkarını kişisel üstünde tutan öğretmenler
yetiştiriyordu.
Bu
öğretmenler ardılı oldukları Köy Enstitüsü ve Öğretmen Okulları mezunu
meslektaşlarının izinden yürüyerek ülkemizin dağ-tepe demeden yolsuz ışıksız
köylerine mezralarına ışık oldular. Hastalık, yorgunluk demeden çalıştılar. Ülkede
ulusal birliğin sağlanması bağlamında tüm yurt sathında aynı nitelikli eğitim
çalışmalarının yapılmadı bir zorunluluktur.
Aynı yolun yolcusu bir
eğitim çalışanı olarak Öğretmen Okullarındaki nitelikli eğitim-öğretim
çalışmalarının özünden bahsetmek istiyorum.
Bu
günlerde ülkemizde, hemen hemen tüm gelişmiş ülkelerin okullarında uygulanan
bitişik eğik yazı çalışmalarından feragat etme yoluna gidileceğini duyuyoruz.
Nedeni neymiş! Çocuklarımız zorlanıyormuş bitişik yazı yazarken. Ve de
öğretmenlerimiz bitişik eğik yazı yazmakta yeterli donanıma sahip değilmiş.
Çözün dik temel harflere dönmek! Tıpkı geçen yıllarda okul kapatma örnekleri
gibi.
Öğretmen
Okulunda en ağır derslerin başında Resim-yazı, Müzik ve beden Eğitimi dersleri
geliyordu. Çünkü bu derslerde gerekli donanımla yetişmek ilkokul öğretmeni
olmak için çok önemliydi. Öğrenciye okulu sevdirmek için adı geçen derslerin
önemi yadsınamaz.
Ortaokulda
üç yıl okuduktan sonra öğretmen okuluna başladım. Resim-yazı dersinde
öğretmenimiz yirmi beşe otuz beş boyutlarında kâğıtlar dağıtarak sandalyede
oturan bir arkadaşımızın kara kalem desenini çizdirmekle işe başladı. Aynı
çalışmayı yıl içinde defaetle tekrarladık. On üzerinden kaç alıyorduk
değerlendirme sonunda dersiniz? Sıfır nokta birden bir. Tam not on. Sınıf
geçmek için en az beş almak gerekiyor. Resim çalışması sadece kara kalem değil
elbet. Sulu boya, yağlı boya çalışması yaptık üç yıllık eğitim süremizce.
Yazı
dersi çalışması daha da kapsamlıydı.70x50 cm’lik resim-yazı kâğıtlarını bir
ortadan katlayarak yazı defterleri yapıyorduk. Bu defterlere tablalı uç ve de
her çeşit kesik uçlarla hafta içinde üç sayfa yazı yazmak zorundaydık. Sadece
dik harflerle değil çeşitli harf çeşitleriyle yazı yazdık. Uçları, hokkadaki
çini mürekkebine batırarak çalıştık.
Ayrıca
resim-yazı kâğıdına haftada bir kez de blok yazılar yazmak zorundaydık.
Resimden üç alabiliyordum ancak. Yazıdan daha yüksek not alarak ancak sene
sonunda sınıf geçecek kadar not alabiliyordum. Sınıfın tamamının performansı
hemen hemen aynıydı.
Müzik
dersi de bizler en çok zorlayan bir dersti. Her öğrenci mandolin ya da flüt
çalmak zorundaydı. Öğrendiğimiz parçaları hem notalarıyla okumak ve enstrümanla[r1]
seslendirmek gerekiyordu.
Müzik dersinde Müjgân öğretmenimiz sınav yaptı. Nota
okuma ve mandolinle parçaları seslendirmemiz isteniyordu. Notları okudu sevgili
öğretmenimiz. İki almışım! Ortaokulda iftihara geçen benim için zayıflar üzücü
oluyordu. Mandolin ve müzik kitabını alıp deniz kenarına gittim. Okul
Trabzon’da. Martılara ve balıklara müzik ziyafeti çekerek sınava hazırlandım.
Sınav
yapıldı. Öğretmenim durumumu çok beğendi. Büyük ilerleme kat etmişsin gibi
güzel sözler etti. Notlar okundu. Kaç almışın! Dört!
Beden
Eğitimi dersi de oldukça zorlanan arkadaşlarımız olurdu. Bahsettiğim derslerden
bu derslerde özel yeteneği olan arkadaşlarımız zorlanmazdı. Sınıfların
çoğunluğu başarılı olmak büyük çabalar harcardık.
Evet,
Öğretmen okulunda çok sıkı bir disiplin vardı. Bir tören yapıldığında; bir ya
da iki ders kaynarsa mutlu olurduk. Tüm bu zorluluklara karşı idealist
duygularla okulu bitirip ülkemizin dört bir bucağına dağıldık. Öğrendiğimiz
bilgi ve becerilerle mesleğimizi başarı ile icra ettik. Ülkemiz İslam Ülkeleri
arasında farklı bir yere gelebildiyse, demokrasi ile yönetilebiliyorsak bu
başarıda öğretmenlerimizin insanüstü çabasının rolü unutulmaz.
Günümüzde
sorun olmayacak bitişik yazı çalışmalarında yeterli başarı sağlanamadığından
yakınılıyor. Çözüm için yanlış yollar sapılıyor. Öğretmen okullarında bizlere
verilen nitelikli eğitim örneği programlarla öğretmenlerimizi yetiştirirsek;
kesinlikle inanıyorum genç kuşak öğretmenlerimiz şimdiki olanaklarla çok daha
başarılı olurlar.
Yazı stilinde sorun
yaşanmayacağı gibi eğitim-öğretim alanında karşılaşılan sorunları çözmenin
biricik yolu donanımlı öğretmen yetiştirmek işin bir boyutu. Ayrıca devletimin
Milli Eğitim Bakanlığına bütçeden çok fazla kaynak ayırması gerekir. Yapılacak
iş hiç zor değil. Her üniversitede bir eğitim fakültesi açıp binlerce öğretmen
adayı mezun etmek, mezun olup atanamayan öğretmen adayları için ne acı. Ülkenin
çeşitli bölgelerinde ülke ihtiyacına yetecek kadar öğretmen yetiştiren fakülte
açmak işin pratiği. Bu fakülteleri donanımlı kılmak, yarınlarımızı teslim
edeceğimiz öğretmenlerin çağın gereklerine uygun donanımla yetiştirilmesini
sağlamalıyız.