Arama motoruna baktım. Dünyada kaç ülkede Atatürk heykelinin olduğunu öğrenmekti amacım. Şu anda Mustafa Kemal Atatürk’ün, 35 ülkede heykelinin bulunduğu gördüm. Buna ek olarak 120 caddeye ve 35 meydana da adı verilmiş.

 

         Mustafa Kemal, 1911 Trablusgarp Savaşı ile başlayıp 1922 ulusal Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar geçen zaman içinde 11 yılını savaş meydanlarında geçirmiştir. Savaşın en acımasız, en yıkıcı anlarını yakından yaşamış; savaşın insan soyunun en akıl almaz eylemi olduğunu gözlemlemiştir. O’nun katıldığı savaşlar saldırı, işgâl savaşı değildir aslında. O, saldırıya uğrayan toprakları korumak için savaşmıştır. Yurt topraklarını işgallerden kurtarmak içindir verdiği savaşlar.

 

         Mustafa Kemal, savaşlarda bizzat gördüğü acıları, kıyımları, açlık ve sefaleti insanlığın gelecek yıllarda yaşamamasını istiyordu. Savaşlarda gösterdiği, cesaret ve kahramanlıklar O’nu hiç şımartmadı. “İyi kumandan durmasını bilen kumandandır” diyerek doğduğu ve babasının mezarının bulunduğu şehri fethetme çabasına girmedi.

 

         O’na göre: “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.” Böylesi insani duygulara sahip olduğu için fikirleri ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde önemini gün geçtikçe artırmaktadır. O, “savaşın kartalı, barışın güverciniydi.” Barışı sadece kurduğu Türkiye için değil tüm dünya ulusları için istiyordu. Bunun için “Yurtta sulh, cihanda sulh” demiştir.

 

         Bu özlü sözün ne kadar değerli olduğu; Avrupa’da maalesef sıcak çatışmaların yaşandığı günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Atatürk, asıl savaşın yüzyıllar içinde yaşanan savaş ve olumsuzluklarla harap olmuş ülkeyi bayıdır hale getirme savaşı olacağını söylerdi. O uğurda da olağan üstü başarılara imza atmıştır.

 

         Kalkınma ancak barış zamanlarında sağlanır. Fabrikalar, hastahaneler, yollar barış zamanında kurulur. Öğrenciler barış zamanında inşa edilen okullarda öğrenim görme olanağı bulur. Sanat ancak barış ortamında gelişir. İnsanlar huzuru, yarına güveni, birlik içinde yaşamanın güzel örneklerini ancak barış içinde sergilerler. Hoşgörü, duygudaşlık daha nice olumlu duyguların yaşama alanıdır barışın sürdüğü diyarlar.

 

         Eğitim-öğretimin amacı bireyin yeteneklerini ortaya çıkarmak, genç kuşakları sosyal yaşama nitelikli olarak yetiştirmektir. Dünyaya gözlerini açan çocuklar huzurlu bir ailede sevgi ortamında büyüyüp akıl ve bilimi önceleyen eğitim-öğretim planlamalarıyla yetişirlerse barış içinde bir arada yaşama kültürünü özümsemiş birer yurttaş olmamaları için bir neden kalmaz.

 

         Olayın püf noktası burası; insan düşünen, aklını kullanma becerisi kendisine bahşedilen canlıdır. Ve insan irade sahibidir. Her karşılaşılan olay kader deyip kolaycılığa kaçmamak gerek. Din uluları, “önce irade sonra kader gelir.” diyorlar. İrade bize gideceğimiz yolu seçme hakkı verir.

 

         Okullarımızda öğrencilerimize daha okul öncesi yıllardan başlayarak barışı, arkadaşlığı, hoşgörüyü, duygudaşlığı önceleyen müfredatla okulculuk faaliyetleri yürütmek niçin olası olmasın. Çocuklara, çatışmayı özendiren oyuncakların üretilmesinin engellenmesi sadece zihinlerini geliştiren araçların üretiminin devletlerin politikası kabul edilmesi neden olmasın!

 

         İnsanlar özellikle toplumun yöneten liderler, egolarının esiri olmazsa, barış ve huzur içinde yaşanacak bir dünya düzeni kurulması olanak dışı değildir. Ukrayna-Rusya savaşı haberlerini televizyonlardan bile izlemek ne kadar acı. Çocukların çaresizliği, gözlerindeki korku dolu bakışlar. Annelerin, yaşlıların acı halleri…

 

          Savaşları başlatanlar ve sürmesi için savaş alevine benzin sıkanlar kalplerinde azıcık insan sevgisi taşıyorlarsa savaş makinesinin özellikle can kayıplarından hicap duymalılar... Fakat savaş araçları üreten, bundan çıkar sağlayanlar sıcak odalarında purolarını tüttürüp, içkilerini yudumluyorlardır muhakkak. Çünkü isteseler savaşın çıkmasına ortam hazırlamazlardı ve isteseler savaşı anında durdururlar. Çünkü muktedirler. Kimler oldukları belli…

 

         II. Dünya Savaşı sonunda toplanan konferanslarda barıştan öte yeni paylaşım koşulları konuşulduğu bilinir. Dünya, özellikle kıta Avrupası, Ön Asya, deyim yerindeyse galip devlet liderliklerince parsel parsel bölündü. Liderler egolarını yenebilseydi ve de savaşın insanlık için ne kadar yüz karası bir eylem olduğunu yetesiye idrak etselerdi vicdanlarının sesini dinleyerek yenidünya düzenini barışı tesis etmek amacıyla kurarlardı. Oysa galip liderler oluşacak düzenden ülkeleri adına nasıl daha kazanlı olma amacı güttüler.

 

         Şimdi ne yapılabilir? Birleşmiş Milletler Örgütü savaşları önlemek için kuruldu. Amaçları ne güzel, hümanist görüşler içeriyor! O halde Birleşmiş Milletler örgütü tez elden toplanmalıdır yeniden. Toplantıya diplomatlarla birlikte bütün ülke liderlerin katılımı sağlanmalı. Bu yetmez; liderlerle birlikte ülkelerin savaş karşıtı sanatçılarının (şair-yazar, besteci, ressam, yontucu, icracı…) katılımları da koşulsuz sağlanmalıdır…

 

         Sanatçılar kendi aralarında savaşsız bir dünya için yapılması gereken eylemleri saptamalı. Ülkelerin birlikte okullarında uygulayacakları savaş karşıtı müfredatları dikte etmeli. Tarih kitapları yeniden yazılması kabul görmeli… İlk elden silah üreten tesislerin ortadan kaldırılacağını karara bağlanmalı. Sanatçıların çalışmalarını sadece izlenmeli liderler. Ve barışsever dünya sanatçıların aldıkları kararları imza altına alınmalı tüm katılımcılarca. Zaman geçirmeden alınan kararlar uygulamaya başlanmalı. Neden olmasın!?

 

          İnsanlık, toplu ölümlere neden olan nice hastalıkların ilacını keşfetti. Savaş, insanlığa musallat olan bir pis hastalıktır. İnsanlık irade gösterdiğinde bu pis hastalık yenilebilir. Birçok hastalık tarihe karıştı. Savaş illetinin mikrobu belli; hastalıklı beyinler ve silahlar.

 

          Bir zamanlar sadece mehtaplı gecelerde ay dedeye bakıp üzerinde kimler yaşıyor diye merak edilirdi. Şimdi uzayın derinliklerini fethediliyor. Akıl almaz buluşlara imza atan insanlık elbette bir gün savaş hastalığı yenmek için makbul ilaç bulacaktır. Yöntem belli: Savaşa hayır diyenlerin fikirlerinin yaşamasına olanak sağlamak.

 

         Mustafa Kemal Atatürk barışı hedefleyen bir liderdi. Dünya barışını istediği için dünyanın birçok ülkesinde adı anılıyor, heykelleri dikildi. Barıştan, insanlıktan yana fikirlerinin ders kitaplarına girdiği ülkeler var. Atatürk’ten başka tarihte iz bırakmış cihangirlerin heykelleri, büstleri farklı ülkelerde dikildiğini duymadım. Barışsever Mustafa Kemaller iş başına getirebilirsek savaşsız bir dünya elbette olası!.. Yeter ki, insanlık bu amaçla yeterli irade koysun, çaba göstersin…

 

( Savaşsız Bir Dünyaa Olası Mı başlıklı yazı sahara tarafından 7.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu