“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

‘Tarihi’i  ‘tekerrür’  diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

                                  Mehmet Akif Ersoy

 

          İstiklâl Marşı şairimiz, adamların geçmiş olaylardan ders almalarının masal olduğunu! Söylüyor.  Beş bin sene olarak saptadığı insanlık tarihini bir kıssa olarak nitelenirse bu kıssadan bir kazanç elde edilemediğini ve tarihin tekrarlanma olduğunun tarif edildiği belirtiyor. Ve yaşanan olaylardan ibret alınsaydı bir kez tarihi olaylar tekrarlanmazdı diyerek insanlığın yaşadığı dramı anlatıyor büyük şairimiz.

 

          Evet, insanlık tarihi uzun savaşlarla doludur maalesef. Savaşlarından insanlık gerçekten ders alıyor mu? Tarihin fazla derinlerine dalmadan özellikle son beş yüz yılda yaşanan büyük savaşları irdeleyelim. Kolomb’la başlayan Amerikan’ın keşfiyle yeni kıtanın yerlileri; silah üstünlüğü avantajıyla kıtayı keşfedenlerce büyük kıyımlara uğradığı bilinir.

 

          Günümüzde, süper güç olarak ortaya çıkan ABD kendi içinde iç savaş yaşadı. 1965 yılında iç savaş sona erdi. Savaşın sona ermesinden sonra ABD iç barışını sağlayarak hızlı kalkınma hamleleriyle güçlü devlet olma yolunda büyük başarılar sağladı.

 

        Avrupa, Yüz Yıl Savaşı ile derebeyliklerin etkisizleştirerek krallıkların ve imparatorlukların kurulma dönemlerini yaşadı. Avrupa öncelikli nedeni mezhep farklılıklarının neden olduğu Otuz Yıl Savaşları’na sahne oldu. Bu arada Alman Martin Luther’in, “Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım!” sözüyle başlattığı dinde reform hareketleriyle Avrupa’da papazların cennetten yer satma uygulamaları yıl yıl sonlandırıldı.

 

        Ve Avrupa halkları matbaanın bulunması, keşifler derken Rönesans yaşadı. Fransız İhtilâli sonucu yaşanan savaşlar sonunda imparatorlukların yerini ulusal devletler aldı. Avrupa sanayi devrimine sahne oldu. Bilim ve teknik alanında büyük gelişmeler sağlandı.

 

         Papazların Endülanj makbuzlarıyla halktan para toplama uygulaması tarihe karıştı. Laiklik batının dinle olan ilişkilerinde vaz geçilmez ilke oldu. İnanç olgusu bireyin vicdanı ile Allah arasında bir akit olduğu, bireyle Allah arasında aracı kişilerin olmaması gereği gerçeği batı insanının inanç dünyasının merkezine yerleşti. Böylece özellikle Avrupa’da mezhep savaşları tarihe karıştı.

 

        Mezhep savaşları, toprak savaşları, bu kez sanayi devrimi sonucu elde edilen mallara pazar bulma savaşlarına evrildi.   Sanayi hammaddesi elde etme çabaları sanayi devrimini tamamlamış ülkeler askeri güçlerinin sayesinde dünyanın gelişmemiş ülkelerinin zenginlik kaynaklarına son ayların moda terimi çökmelerinin yolunu açtı.

 

         

 

        Pazar kapma, zenginlik kaynaklarına el koyma yüzünden bilindiği gibi yer karasında iki kez Birinci ve İkinci Dünya Savaşları yapıldı. Bu iki savaşta büyük yıkımlar yaşandı. Sadece İkinci Dünya Savaşı kırk milyon insanın ölümüne neden oldu…

 

         Yaşanan bunca savaştan, kıyımdan ibret alınıyor mu? Bu soruyu şöyle yanıtlamak olası: Avrupa devletleri kendi aralarında birleştiler. AB adlı topluluğu oluşturdular. Her ne kadar birbirlerini sevmeseler bile barış içinde yaşamanın değeri ve önemi birlik içinde yaşamalarının zorluklarını yenmede başlıca amil olmaktadır. NATO adlı askeri örgüt içinde olmaları da ayrıca kendilerini güvende olmalarını sağlıyor.

 

        İkinci Dünya Savaşı sonunda kurulan NATO ve Varşova Paktı iki paktın güçlü lider ülkeleri ABD ve Sovyetler Birliği arasında denge unsuru görevini yerine getirdi. Her ne kadar iki pakt arasında soğuk savaş yaşansa bile büyük çatışma yaşanmadı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla denge bozuldu. Bu kez Dünya’da ABD süper güç olarak yalnız kaldı. Emperyalist amaçları doğrultusunda tabir caizse özellikle İslâm dünyasını kana buladı. Avrupa’daki Varşova Paktı ülkelerini bünyesine NATO’ya kattı. Rusya’yı iyice kuşattı. Gürcistan’ı ve de Ukrayna’yı NATO’ya almak istiyor. 

 

        Bu arada Rusya toparlandı. Şimdi George ile Boris bilek güreşine tutuştu. Dilerim ve umarım fazla kırıcı olmadan eski denge yeniden sağlanır. ABD’nin Rusya’yı kolay kolay alt edemeyeceği bilincine varır. Yaşlı dünya yeni bir yıkım yaşamaz.

 

        Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak bizler batının laikliği benimseyerek mezhep savaşlarını nasıl sulandırdığından dersler çıkarıp öncelikle laikliği yaşamımıza katmalıyız. Kimlik siyasetinin insanlığa ne büyük acılar yaşattığı gerçeğini görmeli ülkemizde iç barışı sağlamalıyız.

 

        Her ne kadar NATO içinde olsak da; maalesef müttefik ülkeler ülkemize musallat olan ayrılıkçı güçlere alenen destek vermekteler. Bu bilinçle günümüzde yaşanan Ukrayna krizinde tıpkı İkinci Dünya Savaş’ında uygulanan politikanın aynısı uygulanmalı. Ve giderek ülkemize somut olarak katkı vermeyen NATO ile ilişkilerimiz tartışılmalıdır. Tüm bu olguları başardığımız zaman tarih ulusumuz ve ülkemiz adına savaşlardan yana değil barıştan yana tekerrür eder diye ümit edebiliriz.

( Tekerrür- Tekrarlanma başlıklı yazı sahara tarafından 23.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu