Atatürk Ölmedi Ölemez

        “Atatürk dedim iptida (1. Baş, 2.Bir başlangıç)
        Önümü ilikledim.”

 

        Mustafa Kemal Atatürk kimdir?

        O, üç yüz- beş yüz yılda bir kez gökyüzünde beliren parlak bir yıldızdır…

        O, bir Türk annesinin doğurduğu mavi gözlü sarı saçlı güzel bir çocuktur.

        O, kendi olanaklarıyla sınav kazanıp öğrenim hayatına başlayan öğretmeninden Kemal ( 1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk,  yetkinliklik.2. En yüksek değer.) adını almış çalışkan bir öğrencidir.

        O, eline geçen paralarla kitap alan, okumayı yaşamının vaz geçilmesi yapan bir değerdir.

        O, daha öğrencilik yıllarında batılı ülkelerin ihtiyar adam diye yaftaladıkları, gücünü kaybetmiş ülkesinin yaşama ve kurtuluş çarelerini arayan bir yurtseverdir.

        O, yaşadığı dönemin askeri okullarını başarıyla bitirip şanlı ordumuza katılan şerefli bir subaydır.

        O, Trablusgarp’ta vatan topraklarını savunmak için Afrika çöllerinde düşmana karşı bayrak açan bir kahramandır.

        O, Çanakkale Savaşı’nda müttefik düşman güçlerine “Çanakkale Geçilmez” diye dur diyen eşsiz bir kahramandır. Çanakkale’de: “Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir yerimize geçebilir”

Diye askerlerine komut veren gözü kara bir askerdir.

 

        O, I. Dünya Savaşı’nda güzel yurdumuzun çeşitli bölgelerinde Suriye çöllerinde cepheden cepheye koşan yılmaz bir savaşçıdır.

        O, Enver Paşa’nın Kafkaslar ’da, İran’da plansız, hesapsız macera atılıp büyük Türk Devleti kurma hayalleriyle Mehmetçiği savaşa sürüp büyük hayal kırıklıklarına neden olurken; Anadolu ve Rumilideki topraklarımızı müdafaa etmek için savaşıyordu.

        O, daha Montörse Mütarekesi imzalanmadan topraklarımızın işgale uğrayacağını hesaplayıp yurdu kurtarmak adına elde kalan silahları güven altına alma ve halka dağıtma çabasına girmişti.

        O, “1919 Mayıs’ının 19'u Samsun'a çıktım.” Cümlesiyle başlayan yolculuğu ile yurdumuzu düşmanlardan kurtarmak ve yeni bir devlet kurmak için atılan kutlu bir adımı atmıştır.

        O, silah ve dava arkadaşlarıyla: Ya istiklal ya ölüm parolasıyla İstiklâl Savaşımızı adım adım planlamış bir liderdir.

        O, 23 Nisan 1920’de TBMM’ni açarak egemenliği gerçek sahibi halka vermiş eşsiz bir hükümet kurucudur.

        O, Sakarya’da. “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça, terk olunamaz.” Emrini vererek ordumuzu zafere kavuşturdu. Ve mareşallik rütbesiyle onurlandırıldı.

        O, Başkomutanlık Meydan Muharebelerinim de başkomutanı olarak 9 Eylül 1922’de 15 Mayıs 1919’da işgale uğrayan İzmir’den işgalcileri attı.

        O, 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan etti. Böylece Sevr Antlaşması ile resmen yıkılan Osmanlı Devleti’nin külleri üzerine yeni genç bir devlet Türkiye Cumhuriyeti tarih sahnesine çıktı.

        O, Churchill’in şu sözleri söylemesine muhatap olmuş bir dâhidir. “Ne yapalım beyler, dünya her yüz yılda bir dahi yetiştirir. Şu şansımıza bakın ki bu yüz yılda o dâhiyi Türkler yetiştirmiştir.”

        O, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonraki çalışmalarıyla ulusumuzu orta çağ karanlıklarından kurtarıp Türk kültürünü çağdaş uygarlık düzeyine yükseltme çabasındaki başarılı çabalarıyla dünyanın hayranlığını kazanmış devrimci bir liderdir.

        O, yaşadığı dönemde büyük yokluk ve yoksulluk içinde yaşayan halkımızı tıpkı İstiklal Savaşında olduğu gibi kalkınma savaşında da seferber ederek kalkınma savaşında da büyük başarılara imza atmıştır.

        O, halkımızı tarih boyunca kurulan devletlerde yöneticilerime kul olma aymazlığından kurtarıp özgür vatandaş olma hakkını sağlamıştır.

        O, “Yurtta sulh dünyada sulh.” Parolasını hayata geçirip tam bağımsız Türkiye hedefi için tarafsız bağımsız bir politika uygulayarak ülkemizi bölgesinin barışsever güçlü bir ülke haline getirmiştir.

 

        O’nun deyişiyle :”Türk çocuğu atalarını tanıdıkça büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Tarihin yetiştirdiği en büyük Türk Atatürk’tür. Bizler Atamızı yaptıklarıyla tanıdıkça O’nu kendimize rehber edindikçe yenemeyeceğimiz hiçbir zorluk olmayacaktır. Bilmeyiz ki, o kısa sayılacak ömründe 3997 adet kitap okumuş ve de kitaplar yazmıştır.

        Nihayet İstiklal Savaşı’mızım başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’mizi kuran ilk cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz 10 Kasım 1938’de bizleri tanımsız acılara gark ederek aramızdan ayrıldı.

 

 

 Ölümünün 84. Yılında Atatürk’ü ve O’nun dava ve silah arkadaşlarını saygı ve hürmetle anıyoruz… Ruhları şad, mekânları cennet olsun

 

        Ve: “Tek bir şeye ihtiyacımız var çalışkan olmak.” Atatürk.

       

 

       

 

( Atatürk Ölmedi Ölemez başlıklı yazı sahara tarafından 9.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu