Kış ortasında sıradan haberlerden birisini daha duyup fazla önemsememiştim. Yurttaşlarımızın çoğunluğun da benim gibi düşündüğüne kanıyım. Haber şöyleydi Çin’de çıkış nedeni anlaşılamayan bir virüs ortaya çıkmıştı.

 

         Çin dünyanın süper güçlerinden biri. Bilimin son verilerine yapılıyor tüm çalışmalar o ülkede. Çinli bilim insanları Corona adı verilen bu virüsü kısa sürede alt eder diye düşündüm. Evdeki hesap çarşıda geçmedi. Gün gün, hafta hafta corona haberlerde öne çıkmaya başladı. İran’dı, İtalya, İspanya derken corona denen bela bizi de ziyaret etti.

 

         Diğer Avrupa ülkeleri derken, ABD de nasibini aldı coronadan. Ve onlarla, yüzlerle ifade edilen insan kayıpları yaşanmaya başladı. Dünyanın her tarafını sardı Covid-19’da diye adlandırılan bu afet.

 

         Eğitim-öğrenime ara verildi. Okullar belirsiz bir süre tatil edildi. Nihayet karantina günleri başladı.65 yaş üstü yurttaşlar derken 20 yaş altı nüfusa da sokağa çıkma yasağı kondu. Ve hafta sonlarımızı da evde geçirmeye başladık.

 

         Çinde başlayan salgına karşı bilim sağlık çalışanları ve bilim insanları destansı mücadele verdiğini, o insanlara büyük saygı gösterdiğimi belirtmeliyim. Ufukta henüz utku gözükmüyor. Sevindirici haberler duyup ümitleniyoruz afetin yakında yenileceğine dair. Hoş olmayan haberler de duyuyoruz. En az iki yıl süreceği söyleniyor salgının.

 

         Bir aya yakındır evdeyim. Sadece çöpleri atmak için kısa süre dışarı çıkabiliyorum. Sağ olsunlar genç dostlarımız gereksinimlerimiz için alış-verişlerimizi yapıyorlar. Biricik dostlarım kitaplarımla geçiyor zamanımın büyük kısmı. Evde kalmak iyi de artık bir yere kadar…

 

         Nisan sonu, olmazsa mayısın ilk günleri benim doğduğum topraklara, baba vatanına yolculuk günlerimdir. Bu gidişle köyüme gitme işi sarpa sarmış gibi gözüküyor. Corona için son iki hafta önemli dendi kaç kez. Belirtilen haftalar geçmesine karşı sağlıktan yana güzel güneşli günler görme özlemi hayal oldu şimdilik.

 

          1500 m rakımlı yemyeşil çayırlarla çevrili, bir tarafı da çam ormanlarıyla kaplı topraklar gözümde tütmeye başladı. Sıla sevgisiyle ilgili kısa bir hikâyecik anlatmak isterim.

 

         Şansız uluslardan biri de Polonyalılardır yer karasında. Ünlü kompozitör Chopin klasik müzik alanında yetişmiş Polonyalı bir değerdir. Ruslarla, Almanlar 18. yy.’da Polonya’yı paylaşırlar. Polonya diye bir ülke kalmaz ortada. Ülkesinin işgale uğraması Chopin’nin sanatçı ruhunda onulmaz yaralar açar. Ve ülkesini terk eder. Fransa’ya sığınır. Ülkesinden ayrılırken yanına bir torba içinde memleket toprağını alır. Ve arkadaşlarına vasiyet eder. Öldüğüm zaman mezarımın üstüne ülkemin toprağını serpin diye. Arkadaşları ünlü müzik dehasının isteğini yerine getirirler.

 

         Memleket sevgisi işte böyle bir şeydir. Yurdumuzun her karış toprağı güzel ve kutsaldır. Fakat insanın doğduğu, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını yaşadığı topraklara olan tutku bir farklıdır. Hani benim köyüm de farklı güzellikler içerir.

 

         Evimizin hemen ilerisinde deremiz şırıl şırıl akar. Su sesine çayırların bitimine boydan boya uzanan ormandaki kuş sesleri karışır. İlkbaharın ilk aylarında deremiz kendi çapında coşkun akar. Su sesi ve kuşların şarkıları tanımsız hoş nağmeler oluşturur. Ve güneş ufuktan altın renkli ışıklarını gönderir.

 

         Bazı günler kırlara açılır fundalıkların diplerinde boy gösteren mor menekşeleri seyrederim. Dağların doruklarından kopup gelen serin rüzgârları hissederim. Gün gün hava sıcaklığı yükselir.

 

         Küçük bahçemizde ekim işi yaparız. Toprağı eşeleyip fasulye, kabak… tohumlarını salarız toprağa. Arada mayıs yağmurları yağar. Kısa süreli yağmurun arkasından bahçemizde buharlar yükselir. Güneş yüzünü gösterir. Evimizin birazcık aşağısından ta ormanın yamaçlarının bittiği tepelere kadar gökkuşağı ortaya çıkar. Yağmur damlalarının elif elif güneş ışınlarıyla dansı ve oluşan doğa olaylarının seyrine doyum olmaz.

 

         Derken günler hızla geçer. Bahçemizde fasulyeler boy gösterir. İlgi bekler ürünlerimiz, toprağın havalandırılması, çapa işleri başlar. Çayırlarda çimenler iyice boy atar. Gökkuşağının bütün renklerinin her tonunda çiçekler süsler çayırları. Arıların bayramı başlar çiçekler arasında…

 

         Köy böylesine güzeldir. Özlenmeye layıktır. Dilerim önümüzdeki günlerde Covid-19 etkisini en aza indirir. Ülkemizde ve dünyada yaşam normale döner. Seyahat kısıtlamaları ortadan kalkar. Mayısın başlarına olmazsa bile mayıs sonunda memlekete doğru yola çıkma olanağım ortaya çıkar. Meyve ağaçlarının beyazından, moruna, pembesine kadar renk renk açan çiçeklerini göre şansım olmazsa bile yine de köyümün güzelliklerine kavuşma ümidimi hep saklı tutuyorum.

( Corona Günleri Ve Sıla Özlemi başlıklı yazı sahara tarafından 4/21/2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu