Gittiğim
şehirlerde kütüphaneleri ziyaret ederim öncelikle. Raflarda dizili kitapların
çoğunu okuma olanağım olmasa bile onları yakından seyretmek bile tanımsız hoş
duygular oluşturur beynimde. Huzur bulurum... Nerede olduğumu unutur, yazar ve
şairlerin arasında hissederim kendimi adeta.
Kitaplara
olan ilgim, sevdam ne zaman başladı? Yetesiye anımsamazsam bile ta ilkokul
ikinci sınıfta az sayıdaki sınıf kitaplığımızdaki kitaplardan bir kalın kitabı
öğretmenimden ısrarla istediğimi hâlâ anımsarım. Diğer kitapları bir bir okumuştum
kitaplığımızdaki. Öğretmenim o kitabın benim için ilginç olmadığını söylüyordu.
Nihayet kırmadı beni. Bir piyes kitabıydı o kitap. Pek hoşuma gitmedi. Öğretmenim
haklıymış.
Yine
ilkokul yıllarım; bir gün babamla ilçemize gidiyorduk yürüyerek. Hayli
yorulmuştum. İlçenin girişinde bir bakkal vardı. Ve vitrininde sıra sıra kitaplar
diziliydi. Azıcık dinlenmek, bu arada kitapları seyretmek için babama vitrini
gösterdim. İçeri girdik. Kucağında bir kız, atını dörtnala süren bir delikanlı
resmi olan kitaptan gözümü ayıramadım. Babam beni kırmadı o kitabı satın aldı.
O gün bu gün kitaplarla ilgim hiç azalmadı. Daha sonra elime para geçtikçe
ilçeye gidip kitap satın alırdım…
Ortaokulda
sadece sınıf kitaplıklarımızdaki ve arkadaşlardan ödünç aldığım kitapları
okuyabiliyordum. Küçük ilçemizde kitap edinmek, hele severek okumak istediğim
kitapları bulmanın olanağı yoktu. Ancak Öğretmen Okulunda kavuştum zengin bir
kütüphaneye. Öğretmen Okulu kütüphanemizde kadrolu bir memur görev yapıyordu.
Ve istediğim kitapları bulup zevkle okuyordum.
Öğretmenlik
yıllarımda çalıştığım köyün yakınında açılan ortaokulda da oldukça çaplı bir
kütüphane vardı. 1940’lı yıllarda tercümesi yapılan kitaplarla doluydu
ortaokulun kütüphanesi. Çalıştığım uzak köyde yalnızlığımı hissetmiyordum bu
kütüphanenin özellikle klasik romanlarıyla…
İkamet
ettiğim İlçe Halk Kütüphanemiz oldukça zengindi. Fakat son yıllarda havası
değişti severek ziyaret ettiğim mekânın havası. Aradığım, beğenebileceğim
kitaplar raflarda bulamaz oldum garip bir biçimde! Sadece bazı yazarların kitapları
var kütüphanemizde. 20’li, 30’lu kırklı ne diyeyim 50’li yılların tanınmış
yazarlarımızın eserlerini bulmak olası değil. Daha önceki yıllarda gördüğüm
kitaplar kaldırılmış.
Kütüphane
çalışanları bilgi veriyor. Ankara’dan koli koli kitaplar gönderildiğini
anlatıyorlar. Bende görüyorum yeni gelen kitapları. Ne yazarları ne de adlarını
duymadığım parlak ciltli kitaplar. Sadece rafları dolduruyorlar. Zaten sönmeye
günleri tükenmiş arı kovanı gibi çalışıyor kütüphane. Bu kitapların sayfasını
açan olmadığına kaniyim!
Nasıl
betimlemeli durumu? Ben isterim ki, Reşat Nuri’nin, Karaosmanoğlu’nun, Yaşar,
Orhan Kemallerin, Karayların, Abasıyanıkların… Şairlerimizin ve de dünya
klasikleri boy boy doldursun kitap raflarını. Kütüphanede istediğim kitapları bulamayınca
hayal kırıklığı içinde dişe dokunmayan bazı kitapları seçerek oradan
ayrılıyorum.
Üyesi
olduğum bir derneğin başkanı ile kütüphane ile ilgili yakınmalarımız konuştuk
geçen gün. Başkan arkadaş Derince Lisesi Mezunlarının ilçenin merkezinde bir kütüphane
kurduklarını söyledi. “Körün istediği bir göz Allah vermiş iki göz.” Hemen aynı
gün soluğu kitapsever arkadaşların kurduğu kütüphanede aldım soluğu.
Kitapsever
arkadaşlar öğretmenlerinin yönlendirmesi ve işbirliği içinde oldukça çaplı bir
kütüphane kurmuşlar. Kütüphaneyi hediye edilen kitaplardan oluşturmuşlar. Bir apartmanın
giriş katındaki daireyi düzenlemişler. Raflarında yerli yabancı klasiklerden
birçoğunu bulmak olası. Yazarlarımızın, şairlerimizin fazla yıpranmamış eserleri
yerlerini almışlar raflarda.
“Bir
kütüphane bin hapishane kapatır.” Sözünün gereğini yapan ilgililere ne kadar
teşekkür edilse yetersiz kalır. Umar ve dilerim arkadaşların saygıdeğer çabaları
insanımızın aydınlanmasına katkı sunar. Böylece suç işleyip cezaevlerine düşen kadere
sığınma acizliğini gösteren yurttaşlarımızın sayısında azalma olur. Kütüphanede
bulduğum kitaplar benimde iç sıkıntımı azaltmakta makbul reçeteler sundular.
Yıllar
önce okuyup temasını unuttuğum ve övgüsünü sık sık duyduğum Suç ve Ceza’nın iyi
bir tercümesini, Cengiz Aytmatov, Yaşar Kemal ve Niyazi Berkes’in bir eserini
aldım. Okumak istediğim birçok eseri gördüm yeni keşfettiğim bu huzur
yuvasında.
Ezcümle
sözlerimi kitaplar hakkında güzel sözlerle bitirelim:
Kitaplar
uygarlığa yol gösteren ışıklardır.
Gençlerini
kitapla beslemeyen milletlerin sonu acıdır.
Kitap ruha
ilaçtır.
Kitaplar
aklın tedavi yerleridir.
Allah’ım
bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bahçe ver.
Ben kitapları
değil kitaplar beni ortaya çıkarmışlardır.
Bir kitap
beni nasıl değiştirir ki diyorsan elindeki kitaba bak o da bir zamanlar odundu.
Biz zevk
için harcadığımız paradan daha fazla kitap için sarf etmediğimiz müddetçe hiçbir
zaman medeni bir ülke olamayız.
Kitapsever
dostlara istedikleri kitapları edinip bol bol okumalar dilerim.