Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…
Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…
Bundan sonra:
Kur-an’ı kavramların en önemlilerinden bir tanesi de hiç şüphesiz ibadet kavramıdır. Ne yazık ki günümüzde tahrif edilen kavramlar kervanına katılmıştır. İbadet denilince insanların aklına sadece namaz, oruç, hac gibi bir takım fiili ibadet türleri gelmektedir. Oysa ki ibadet hayatın tümünü içine alan bir kavramdır. İbadetin anlamının bu şekilde daraltılmasının neticesinde hüküm isteme, itaat, dua, cihad, tevekkül, sevmek-buğz etmek gibi birçok ibadet çeşidi yok sayılmıştır. Bu nedenle hayatın birçok alanında ibadetin birden fazla çeşidinde Allah’a ortak koşan insanlar türemiştir.
İbadetin Tanımı:
İbadet kelimesi a-b-d kökünden mastardır.
Lügatte; itaat etmek, boyun eğmek, tapmak, kulluk etmek gibi anlamlara gelmektedir.
Istılahta ise; insanın Allah’ın razı olduğu şeyleri yapması, yerine getirmekle yükümlü olduğu fiilleri emrolunduğu şekliyle hayata geçirmesi, hiçbir şey gözetmeden Allah’a kulluk etmesi ve bunu sadece O’na boyun eğip, itaat etmek için yapmasıdır.
Kısaca ibadet; Allah’ın razı olduğu her söz ve fiile verilen isimdir.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’âm, 6/162)
İbn Teymiyye (rahimehullah) şöyle demiştir: “İbadet, Allah’ın sevdiği ve razı olduğu zahiri ve bâtini bütün fiil ve sözleri içine alan kapsamlı bir isimdir.” [1] (el-Ubûdiyyet: 44)
İbadette Allah’ı Birlemenin Gerekliliği
Kulun sadece ama sadece Allah’a ibadet etmesi gerekir. Kişi ibadetin bir bölümünü bile olsa Allah’tan başkasına yapamaz. Ne Allah’a yakın bir meleğe, ne Allah’ın gönderdiği bir peygambere, ne de evliya veya bir başka birine. Bilakis kişinin dinini ve ibadetini tümüyle Allah’a yöneltmesi, sadece O’nun için yapması şarttır. İbadet etmek, insanın fıtratındaki/yaratılışındaki gayenin gereğidir.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)
İbadet kavramı Kur-an’da en çok kullanılan kavramlardan birisidir. Kur-an’da sadece Allah’a ibadet emredilirken, O’na ortak koşmak ve başkalarına ibadet etmek şiddetle yasaklanmıştır.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yûsuf, 12/40)
“Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” (Kehf, 18/110)
İbadetlerin Kabul Olma Şartları
Yapılan bir ibadet Allah Subhanehu ve Teala tarafından ancak şu üç şartla kabul edilir:
1- İman: Kişinin yapmış olduğu ibadetlerin geçerli olmasının ilk şartı sahih bir imandır. Müslüman olan bir kimse şeriata ve sünnete uygun olarak ihlasla yapmış olduğu tüm hayırlı işlerden ecir alır. İnkâr eden ve Allah Teala’ya ibadette ortak koşanların yapmış olduğu tüm ameller ise boşa çıkacaktır.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır.” (Mâide, 5/5)
“Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.” (Zumer, 39/65)
2- Uygunluk: İbadetin geçerli olmasının ikinci şartı uygunluktur. Müslüman bir kimsenin yaptığı ibadetlerin Kur-an ve Sünnet’e uygun olması gerekir. Müslüman kendi aklından ve fikrinden bir ibadet ortaya koyamaz. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl ibadet ettiyse müslümanlarda onun emrettiği şekilde uygulamak zorundadır.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr, 59/7)
Âişe (radıyallahu anha)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kim bizim bu işimizde (dinimizde) olmayan bir şey yaparsa o derhal reddedilir.” [2] (Buhari: 2697 ; Müslim: 1718/17)
3- İhlas: İbadetlerin geçerli olmasının üçüncü şartıda ihlastır. İhlas, yapılacak ibadeti hiçbir dünyevi menfaat gözetmeksizin, insanların iltifat ve mükâfatlarını beklemeksizin sadece Allah’ın rızası için yapmaktır. İhlassız yapılan bütün ibadetler geçersiz ve değersizdir. İbadetlerde küçük bir menfaat beklentisi veya gösteriş ihlası zedeler. İhlasın olmadığı, zedelendiği amele ise riya karışmış olur. Riya ise gizli şirktir. Riya ile işlenen amel boşa çıkar ve kişi ondan ecir alamaz.
Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur:
“De ki: Ben, dini yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum.” (Zumer, 39/11)
Ömer (radılyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Ameller ancak niyetlere göredir.” [3] (Buhari: 1 ; Müslim: 1907/155)
Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.
[1] (el-Ubûdiyyet: 44)
[2] (Buhari: 2697 ; Müslim: 1718/17)
[3] (Buhari: 1 ; Müslim: 1907/155)
TEVHÎD AKÎDESİ
KUR’AN VE SAHİH SÜNNET