Bağlandı Yollarım, Kaldım Çaresiz!
Edebiyat
biz şairler ve okuyucular için aslında bir yolculuk değil mi? İnsan zihninin
zaman, mekân, kültür, dil ve hayatı ayırmadan kendi ülkesine gönüllere doğru
ülkesine yolculuğu değil midir mütemadiyen yürünerek varmaya çalışması, yazması?
Duygu ve düşüncelerini şair söz vasıtası ile kendi iç dünyasını da katarak, dış
dünya ile gerçekleştirdiği bir varış yolu değil midir? Gönlü ile hece ve
sözlerle harmanlanmış ruhun iç sesiyle yol aldığı içsel bir yolculuk değil
midir? İç dünyamızda kopan dış dünyadan görerek hissederek yazdığımız, içteki
ruh fırtınalarımızın sesinin yumuşacık dokunuşlarıyla vadilere, ovalara dağlara
uçan kuşlara ulaşmasından başka bir şey değil midir? …Onca şiirde şair ve ozanlarımızın
türküde, bağlandı yollarım, kapandı yollarım yâre gidemez oldum, dediğimizle
aynı değil midir? Karacaoğlan ta o yıllar öncesinde ne güzel ifade etmiş yâri
için.
Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayrı dünya bana aralandı, gel
Derildi dertlerim, artsız arasız
Üst üste dizildi, sıralandı gel
Yâri görse idim haftada, ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde, canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı, gel
Karaoğlan der ki, başa yazıldı
Gözüm yaşı Ceyhun oldu, süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarım üstü kar ‘alandı, gel
Üstat Nazım hikmette ne güzel ifade etmiş bu
günlerimiz ta o yıllarda.
Bütün
yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
Biz insanların dış dünyadan el etek
çektiğimiz, içe kapanma dönemlerinde boy gösterdiğimiz bu günler
ölüme eş değer iken, bizi ölüme hazırlarken bizim için bir uyarı değil midir
yüce Mevla tarafından?
İnsanın yaşarken bu dünyada var olan değeri yaşantısı
içinde çabaladığı eylemlerle elbette ki bağlantılı olup, kişinin ilişkilerinde,
çalışması, hayaller kurması, toplum için bir şeyler yapması… Hayatı belirleyici
bir rol oynar. Bu ortaya konulan sergilenen değerlerden insanın bu
güzelliklerle var olmasını sağlayan; insanı bütünüyle sevilen takdir edilen bir
varlık yapan ahirete olan inancı değil midir? Kısacası inanalar ve Allah C.C. Biz
iman edenler, bu inanç ve imanla bu tercihler doğrultusunda yaşayarak var olma
şartını yerine getirirken, bu tercihleriyle kendi yaşamından önce insanlığın
özgürce yaşamasını belirleme olanağına sahip kılan bu korunma ile evlerimizde kalırken,
ölümden biran ve kesitle o anı yaşarken, yarınlarda, birbirimize daha sıkı
sımsıkı kardeşlik bağı ile sarılarak, araya nifak tohumu ekenlere, zalimlere
gereken dersi daha çabuk anında verenlerden eyleyerek çıkarmasını yüce Allah
C.C. İstiyorum duayla niyazla, selamlarımla.
Mehmet Aluç