Buzul bir feryatsın peyda olan kayıp
şiirlerin cennetinden firar eden cinnetin eşiğinde binlerce şiire denk düştüğüm
olmasa gerek yalan.
Gerekçeler sunmuyorum artık severken
ve gerçekçi olduğum kadar hayallerimin dahi üşüttüğü o kapı aralığından geçen gölgelere
veryansın ettiğim…
Tutuklusuyum şiirlerin ve ben hepsini
zimmetime geçirdim:
En yorgun şiirim en yavaştan
aldığımsa hayatın arka bahçesinde gömülü sandukam.
Sol anahtarıyım ben sevdanın soldan
sağa dizdiğim yargıların devamında tünediğim aşkın ambarında gözümü sakındığım
o lahzada inzivaya çekilmiş binlerce külçe altın değerinde bir hazinedir içimde
saklı masumiyetin çekinceleri ile yorganımı üstüme örttüğüm ve yol yordam
bilmeden sevdiğim afaki bir sevdanın üst mertebesinde yükseldiğim kadar yüksek
sesli kalp atışlarımla sektiğim şiirlerden yüreğine serildiğim…
Budadığımsın.
Geçirdiğim buhranların buharında
yanan gözlerim…
Bulamadığımsın.
Tanıdık bir zafer iken aşk boykot
ettiğim zulmün perçeminde saklı efkârımla baş göz ettiğim şiirlerim…
Duayeni olduğum duygularım var
tarafınca mimlendiğim.
Davul zurna eşlik eden çekincelerim
var bense bir çengele takılı kırık bir dal gibi neşrettiğim.
Hüzünlü çekmecem duvara yaslanmış
hislerim ve çekme katı aşkın özlemin ranzasında uyuya kalan efkârım…
Ben şiirim, azizim:
Kâh efkârlı kâh umut yüklü.
Ben şiirim, azizim:
Sana gör defolu…
Ben şiirim azat edemediğim hüznün
faizinde saklı imgelerden sektiğim ve tehir ettiğim mutluluğun dik yakasında
göçebe bir kuş gibi göç mevsiminden hicret ettiğim…
Ben şiirim, azizim tıpkı senin gibi:
Bencileyin bir aşka düştüğüm yalan
dürtükleyen kalemin peşinden koştuğum da yalan çünkü ilhamın kendisidir
içimdeki müzmin hüzün ve şehrin çöken şebeke sistemi belki de şaibeli bir
frekanstan yayın yapan.
Hızımı alamadığımda tosluyorum ağaçlara.
Ormanın yolunda balta girmemiş
duygulardan inşa ediyorum sarnıcımım.
Sağdıcımla hemhal solumdaki silik
zafer ve sen, azizim:
İki cihanda da aziz ol ve yeter ki
gölge etme şiirlerime çünkü bir terennümdür benim için hâsıl olan hayal gücümde
saklı bir tümsek belki de gerçeklerin dışladığı hayal dünyam ve ilham perim
bense bir melek gibi s/üzülürken bir şiirden bir de şehirden kasıtlı seviyorum
işte şiirlerimi.
O lahza ki ansızın nükseden.
O çivili yatak ki ölümü perdeleyen.
Çivisi çıkmış dünya ki bir hengâme.
Düztaban hayallerim ve aksayan iç
sesim ve efkâr bültenim ve alt yazı geçtiğim kaderim…
İmha edemediğim bir öfke saklı içimde
kendime kinaye ettiğim bazense sayısız nazire ve yüreğin her tökezlediğinde
düştüğü aşka sitem yükleyen bülbülün gazeller okuduğu gülüm ben güldür güldür
çağlayan hüzün çeşmem ve hala masum kalabildiğim ve matemin dibini gördüğüm
mizacımın yenik düştüğü ölümcül ve zamlı tarifesi şiirlerin…
Sen sevsen de sevmesen de şiirlerimi,
azizim…
Seni sevdiğime ne şüphe?
Sevecen ruhun tetiklediği o arkası
yarın hayallerin bir adım sonrası nasıl ki ismimle müsemma bir ç/ağrıyım ben
içimde seken içimden taşan aşikâr yangına sebebiyet verendir sessiz mizacında
saklı gizin tetikleyicisi iken şiirlerin kadar şiir yazmama sebebiyet veren bu imkânsız
aşkın da müsebbibidir aşkla itham ettiğim hüznün bitmeyen vardiyası…
Şiirle kal, azizim ve şiirinle yaşa…