Biliyorum Ki Bunlar Da Geçecek...





Hangi duygumun tanrısıyım ve yalnızlığın volta attığı o kör dehlizde mi saklıdır ruh beyanım…

Teftişe çıktığım güne lanet yağdırdığım ölü güdülerime…

Ah, bensiz cihana duyduğum saygı.

Ah, beynamaz efkârımın ve varlığımın yalıtıldığı imbat geceleri…

Bir imdat çığlığı dökülen dudaklarımdan ve gaza son hız basmışken hızını kestiğimden değil acılarımdan haz alanlara duyduğum öfke.

Bir renk cümbüşü saklı iken çehremde ve derinde.

Bir delta olmaya mahal verdiğim.

Ve o kuru dere yatağı içimdeki t/aşkın vebali boynuma.

İdame ettiğim hayatın idam sehpası üstelik üstünde saklı çay fincanım ve idam mangası aralıksız nöbette.

Sefil bir tanrı kondu bu gün içime tanısı ve tınısı olmayan duyguların yorduğu ve yoğurduğu hayal iklimim ve yere düşen sadece ben değildim bu sefer.

Ruhun mefkûresi.

Yalıtılmışlığım insanlarda yarattığı o afaki mutluluk ve zalim isyanlarında boca ettikleri öfkeyi.

Günü devirdim bardak bardak.

Hüznümü sığdırdım sözüm ona bardaklara.

Demini aldığım çayda yüzdüm sonra: koyu ve şekersiz.

Kasıntı rüzgârınsa benle alıp veremediği ne ise kastım olmadan kastım bedenimi ve çökertme oynayan adam ve kadınların nidalarına göz ucuyla bir b/aktım ki…

Kocaman bir delik kalemimde.

Delicesine bir hüzün sağanağı.

Vaveyla yüklü dünün ve mutlandığım günün ilk saatlerinde volta attığım hayal dünyam ve bu gün o da terk etti beni.

İsyan çıkaran yeniçeriler.

Hükümranlığında İlahi Aşkın kaybolduğum şehir sokaklarında ve gözümden sakındığım insanlar.

Tebessüm ehli çehrem ve yüzümde açan güllerin d/ağladığı ve işte hüzünle kıydığım o zaruri nikâh.

Bir imbat dediğim gün…

İmdat ç/ağrısı algı eşiğimin…

Geceye ermekle nihayete ermek aynı şey.

Bir adım sonrası ve de…

Hizaladığım binlerce cümleden medet umduğum kanayan kalemimden başka da kimsem yok iken ve uladığım ve ünlediğim ve ünlendiğim yürekse fasa fiso duygulara karnı tok iken.

Beti benzi atan iklim ve tepemde Mayıs güneşi.

Bodoslama sevebildiğim bunca insan ve payıma düşen acımasız bir kalabalık ve yalnızlık.

Ne Pişekarım ne Karagöz.

Ne yalınım ne genele yaydığım.

Ne tekim ne çoğulum…

Ve işte çuvalladığım hayatın doğası.

Yürekte nice sarkıt ve dikit ve dilemması varlığımın Rabbime kulluk etmenin ötesinde de tek amaç gütmediğim ve Allah rızası için yaşar severken Allah rızası ve O’nun izni ile iyi kötü yazabildiğim tek gerçeğim ve de tek destekçim iken kalemim.

Bir minval ki sektiğim.

Uçurumdan düştüğüm.

Yangında ilk kurtaracağımsa elbet annem.

Ah, vah etmeden.

Oflamadan.

Dirayetimin sınanırken bir kesirli sayıya düştüğüm yetmedi ondalığa dönüştüğüm yetmedi yuvarladığım yetmedi yuvarlandığım o dik yokuş.

Ve evet, ben dik başlı bir o kadar da dik yürüyen dik yaşayan bir kızım kızılında saçlarımın beyazlar fink atarken artık nasıl oluyorsa çocuk kalabildiğim kadar bin yaşındaki ruhumla derdest edildiğim kadar da edilgenim belki de insanların gözünde.

Ne yaygara kopardığım.

Ne yeri göğü birbirine kattığım.

Ne yeltendim ne de birilerine yaltaklandığım.

Yatalak bir cümleyi peşimden koşturduğum kadar da peşindeyim hayatın ve kuyruğunu kıstırıp da terki diyar edenlere artık yok tek lafım…

İhtimaller dâhilinde yaşadığım yaşattığım umudun ansızın infilak ettiği ve de töhmet altında kaldığım ve kimse de merak etmesin: elbet bunlar da geçecek ve asla da beklemiyorum bir Allah’ın kulundan ne selam ne kelam ne de yitiminde ömrün yatıya kalan duyguların da sağanağında yazmakla mükellef ve iştigal bir hicranı bodoslama boş beyaz sayfaya serdiğim…

Kimliğim ne meçhul ne uğursuz.

Kaybolduğumsa bir rivayet.

Her ne kadar yeniden başlamak ve mutluluk, bir şehir efsanesi olsa da elbet şehrin de ruhu duymayacak mesaim bittiğinde hem göç edeceğim hem de sevgisiz merhamet fakiri insanlardan alacağım öcümü.

Hıçkırığım içimde.

İçim dışımda.

Dışımdaki kara gölgeler ise illa ki hizaya gelecek ne de olsa beklemeye aldım ben dualarımı ve mutluluğu ve kayıt açtığım her yeni şiirde ışıldayan gözlerimdeki hüznü de illa ki sağaltıyorum ve biliyorum da bunların geçeceğini.

 


( Biliyorum Ki Bunlar Da Geçecek... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.05.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.