Renk körü bir aşk ve pişekar
sevinçler sokağı özlemin fiyaskosu ihbar edilesi duygular…
Yüklü mizacı şairin
Eş güdümlü bir mermi gibi sevginin
İkramı:
Aşkın idamesi
Saf tutan yıldızlar aşikâr âşık
mehtaba
Derin bir yara izi
Aşka nameler yağdıran
Dünden kalan nice öğreti
Duygular yadigâr babadan
Batıl bir öfke değil
Varsa yoksa masumiyetin seyrüseferi…
Mıntıkam aşk iken
Mihrabımda yaralı düşler gezgini
Güzergâhı ömrün
Bir yitime mahal veren
Tutuklu kalbin
Kâh hüznü kâh neşesi
Meşrebinde uyuya kalmış iken şiir
Dökümlü etekleri
Ne kibirli
Ne sıradan
Darmaduman edilmiş ruhlardan biri
sadece.
Yanılgı eşiğinde
Algının beşiğinde
Gün batımı gündoğumu
Bir batımda doğan gün ve gecenin ufku…
Seyyah sancılar durağı
Mağlubiyet yüklü sevdanın kurduğu
otağı
Yazmadığında kaplanan yürek
sessizliğin mealinde
Top tüfek kuşanmak ne ki
Donanımlı bir yürek ve miladı
Aşkın zaferi
Özdeş duygular nabzını alamadığı
kadar mutluluğun
İsyanı dahi sollar karanlık.
Aymazlığı ömrün
Hibe edilesi dürtülerin
Külün ta kendisi
Yanmaya kadir
Yazmaya dair
Ucu yanık masallardan tırtıklanmış
bir aşk
Kavrulmuş leblebi tadında
Adı çıktı bir kere yalnızlığın
Yâdında dünün
Esareti sözcüklerin…
Ilıman bir iklime meyyal
İstişare edebildiği kadar şair kalemi
ile hemhal
Kuşluk vakti düşüp de yola
Kuş mu kondurdu sanki bu yamalı
sevda?
Mizacı kuş
Çırpı bacaklı bir gülüş
Kalemin nazenin endamı
Biteviye savsaklansa da şair
Ödün vermediği kadar kendinden
Hep de sevmelere dair.
Kubbenin örtüsü
Yerkürenin ölüsü
Araf’ta saklı adeta
Muhteviyatı s/onsuzlukla iştigal
Yerin göğün sarkacı
Ve işte baş koyduğu kadar bu masum
aşka
Baş veren umudu yok saymadığı kadar
Kat izinde hulasası duyguların
Kanaviçelerle örülü şiirin
Duvağı.
Şairin son durağı ise beklemede
Mutlak bir mutluluk
Hoş beş ettiği kadar kalemle kaderin
izdivacı
Nelere delalet oysaki ömür?
İstilasında duyguların
Kanıksandığı kadar hüzün
Kayıpların neşrinde
Yazılası bir şiir bir nesir
İmgelerin valsı
Sözcükler bassa da ayağına şairin.
İnzivada geçen ömrün ertesi
Boyun eğmediği kadar
Şair hiç ama hiç kimseye…