
SEVGİLİ SARI KİRAZ KUŞU;
İşte Allah, iman edip salih
amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: “Ben buna karşı
yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum.” Kim bir iyilik
kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene
karşılığını verendir.
(Şura Suresi, 23)
Sen Yücesin, bize öğrettiğinden
başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet
sahibi olansın. (Bakara Suresi, 32)
“Tanrı’yı seviyorum” deyip de
kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen görmediği
Tanrı’yı sevemez. (Yuhanna 4:16. bap)
Ama Beni seven, buyruklarıma uyan
binlerce kuşağa sevgi gösteririm. (Mısır’dan
çıkış, 20:6; Yasa’nın Tekrarı, 5:10)
“Rabbin sevgisi hiç tükenmez,
merhameti asla son bulmaz, her sabah tazelenir onlar, sadakatin büyüktür.” (Ağıtlar, 3:22-23)
Rab’be övgüler olsun, kuşatılmış
bir kentte. Sevgisini bana harika biçimde gösterdi. …Rab’bi sevin, ey O’nun
sadık kulları! Rab kendisine bağlı olanları korur. (Mezmurlar, 31:21-23)
Allah’ınız Rab’be dönün. Çünkü Rab
lütfeder, acır, tez gazaplanmaz, sevgisi engindir, cezalandırmaktan
vazgeçer. (Yoel, 2:13)
Beni sevenleri Ben de severim.
Gayretle arayan Beni bulur. (Süleymanın Özdeyişleri 8:17 )
Her şeye egemen Rab diyor ki,
“Gerçek adaletle yargılayın; birbirinize sevgi ve sevecenlik gösterin.” (Zekeriya, 7:9)
Ne iyi, ne güzeldir, birlik içinde,
kardeşçe yaşamak! (Mezmurlar,
133:1)
Bilgi insanı böbürlendirir,
sevgiyse geliştirir. Bir şey bildiğini sanan, henüz bilmesi gerektiği gibi
bilmiyordur… (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:2)
Okumayı; olmak istediğin yere
gitmek gibi kabul edip, dünyanın ayak basmadık yerini bırakmayan kitap sevdana
hürmeten, dünya üzerinde kutsal sayılan kitaplardan alıntılarla başladım
mektubuma. Hepsi de sevgiden ve Rabb’ın yüceliğinden bahsediyor.. Ömrün boyunca
bahsetmekten hoşlandığın şeylerdi bunlar. İnsanları kucaklayan, içinde hiç
durmadan çiçek açıp meyve veren bir sevgin olduğunu, sen gittikten sonra
ardından övgü dolu konuşan ve artık senden bir hatıra saklayan insanlardan
öğreniyoruz…
Kendi içinde kalabalık olabilmeyi
başaran edîbem; sen buzla kaplanmış ve buza ait bir orman gibiydin. Ağaçların,
güneşine ulaşamadı, buz kalıbında kaldı hayallerin, tertemiz yüreğin, dünyanın
çirkin tarafı ve umursamaz ışıltısı sana tesir edemedi. En evla sadaka senin
kitabında çok başka bir şeydi. Herkesin fark edemeyeceği ince, narin ve
benzersiz el uzatışların vardı. Çünkü ayrıntıdaki zarafet özel yaratılmış
kalplere hediye edilirdi.. Kendi lokmasını, kendi hırkasını, en pahalı şey olan
kendi zamanını sevgisiyle süsleyip gönüller kazanan çok başka bir insandın
sen..
Gidişinle çok karışık duygular
yaşadık, hepsi birbirine öyle dolaşmıştı ki sindirip, tahayyül edebilmemiz bir
yılımızı aldı. Yine de tam aydınlığa ulaştıramadığımız taraflar kaldı.
Umutsuzluk bize ve hiçbir Müslüman’a yakışmayacağı için henüz karanlıkta olan
şeylerin hayra kavuşmasını bekliyoruz..
Ani vedalarda insan afallıyor
biliyordum ama böylesi bir bıçakla kesilir vedayı ilk defa yaşamanın ne kadar
ağır olduğunu öğreniyordum. Başka gün başka zaman diye konuşmaktan,
paylaşmaktan imtina ettiğimiz şeylerin bir daha konuşulamayacak olması ne garip
edîbem. Söylemek istediğin şeyleri en sıcak anında duymayı ne çok isterdim. Ve
içime oturan bir şey de son kez karşılıklı bir bardak çay içip güzel bir sohbet
edememiş, sarılamasak da bakışlarımızdaki şefkatle donanamamış olmamızdır.
İnsan hayatın koşuşturmasına sanki bitirebilecekmiş gibi tüm gayretiyle
asılıyor. Her şeyi boş verip durmak lazım, nereye yetişiyoruz hiç farkında
değiliz..
Sarı kiraz kuşu; bir tenha gölgelik
bulabildin mi oralarda, bahçeli mi evin, ağaçların da var mı, orada da
birilerine yardım ediyor musun? Geçen sene Eylül’den beri sanki içsel bir uzlet
halinde yaşıyoruz. Yalnızlığımız rengârenk, yağmur kokuyor her yer, gökkuşağı
yalnızlıklar semamızı kaplıyor. Her şeyin tadı biraz azaldı ve senle ilgili her
çağrışım yeni keşfettiğimiz lezzetler oldu..
Göçmen kuşların, başka diyarlara
göç edeceği vakitte gitmen çok manidardı edîbem. Kuşlar gün ışığı miktarının
değişmesiyle vücutlarında meydana gelen birtakım değişimler sonucu göç
edeceklerini anlarlar. Peki sen fark ettin mi kanatlarını son kez gerip çok
uzaklara uçacağını? Leylekler, deniz kırlangıçları, yelkovan kuşları,
ebabiller, arı kuşları, 4000-5000 bireylik gruplar halinde göç eden sığırcıklar
sana yarenlik etmiştir. Yoksa sen bir başına uçup gidemezdin bu dünyadan. Senin
gidişin de ihtişamlı olacaktı böyle..
Biliyor musun sana yazdığım
şiirdeki gibi hissetmiyorum artık! Dinginleştim, olanın gerisindeki mükemmel
ilmi ve zanaatı görmeye başladım. Senin açtığın yolda olmak, huzurlu
hissettiriyor ve özlemini hafifletiyor.. Emanetlerin senin ardından sana hayır
duaları kazanacaklar. Senin tornandan çıkan eserler elbet göz kamaştırıcı
olacaktır…
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi
râciûn”
Mavi Yıldırım