Kanar göğün bağrı
Maktulu meçhul
bir cinayeti saklar geçmiş
Kucağında can çekişir anılar
Kirpiklerine gece bulaşır günlerin
Ve karıncanın yükünden ağırdır
pişmanlıklar
Huzur sanallaşırken küreselleşir
hüzün
Ebabillerin taşına yüz sürer mazlumlar
Erir riyanın buzdan ülkesi
Ve güneşi giyinir karanlıklar
Akıl ket vurur an’a
Ulu orta mavisini eskitir gökyüzü
İçimizdeki uzaklara iltica eder
hayaller
Ve ahraz gölgelerini savurur yeryüzü
Veluttur beyaz
Ç/ağladıkça kanı çekilir cılız cümlelerin
Dillere siner yasaklanmış isimler
Kulaklar sessizliğe boşaltır sesleri
Ve aminlenir şiirler
Acıya yakışır kanayan yara
Bilinmez kaç yıllık çınardır sızılar
Ağzın kuytusunda büyür sütten kesilmiş kelimeler
Birbirini
tetikler susmak ve sus(a)mak
Ve
üşür imgeler
Seslere bulaşır bir tevekkül
Seyreltilir dillerdeki harfler
Bir tel daha kopar zamanın
saçlarından
Ve uzar yörüngesiz bekleyişler . . .
.
.
..
.
.
.