İnşirahın tefrinde
Göbek
bağından tahliye olur
İkilemde
kalan sancaksız hayatın öyküsü
İçimizin
örtük kerbelâsında yutkunarak söylenir
Lâl
renkli kördüğümün türküsü
Destursuz
artçı titreyişlerin
Ve kimlik
değiştiren sessizliklerin ekim durağında
Alevin yüzüne üflenir kör heceler
Kavruk
tevbelerin dilinden akar bir Lâ zerresi
Ve gündüzün
kundağına sarılır geceler
Islak
niyazlar
Ve ağzında
yasaklı kelimelerle yargılanır mahrem
Teyakkuzun
mahzeninde can verir dünün isi
Vefasızlığın
dipçiği ile kırk yerinden vurulur insan
Dağılır
kundaklanmış cevapların sisi
Issız
ve tanımsız
Adaletten
bozma gücün sakıncalı ellerinde
Sessizliğin
despot yüzünü yırtar kalem
Buz
tutan bir manolyanın mağrur kokusunda
Tekil
kırılganlıklar devşirir alem
Mim haliyle
Göğe
mimlenir menfi telaşlar
Silinmez
yenilgilerin parmak izi
Sefasını
unutmuş bir cefanın adımlarında belirir
Yarım
ağız huzurun gizi
İzdihamın nefesiyle
Arzı endam ederken belleğin beyaz düşmüş saçları
Kozasına ihanet eder şahdamarsız bir kelebek
Ve dibe çöker miraçları
Durulur Ay
Metropollerin bağrındaki kırsal ümitlerde
Hüzün serpilir şanı yitik mazinin gözlerine bir avuç
Zonklar zamansız sorguların matemi
Biter giriş , gelişme , s(on)uç
. . .
.
.
.
.