Künyesine methiyeler dizilmiş
Toprağın kutsanmış halidir insan
Yük treni gibi çeker götürür geçmişi
Sıtkı sıyrılır içindeki istiflenmiş cızırtılardan
İri parantezlerle kapatır başlayıp bitmişi
Kırılırken gecenin kamburu
Karanlığın cilvesiyle nakavt olur ay
Şah damarsız kavgaların
son yumruğunda
Kurur bir şakayık
Savruk yenilgilerin yağmurunda
Neşterin değmediği
Amellere kurban edilir niyetler
Kaygıları tımarlanır
kuluçkadaki sessizliğin
Ve mazlum iklimlerde ödenir diyetler
Hayretimizde
patlar her gün bir mayın
Kanatlarının tozunu silkeler Goyin kuşu
Kırılmış kolların içinde kaybolur yen
Ve ivedi nefeslerle
biter huşû
Nasırlı bir acıyla
Deliliğin rahlesinde eskir sayfalar
Hangi çeşmeye gitse yabancı
Kemik seslerinin telaşına benzer
Kuyusunu bekleyen bulanık sudaki sancı
Gül bozumunda
Bekleyişi solar göğüne küskün yıldız
Ansızın kendi ağına düşer vefalı bir örümcek
Şuh dünyanın isli
vakitlerinde
Kardelenin duasını aminler gelecek
Destursuz
Tünerken kuşlar gafletin dalına
Üvey sancıyla dalına veda eder bir tomurcuk
Sobelenmediği oyunların arefesinde
Mühürlenir içimizdeki çocuk
Kötürüm bir ahla
Medcezirler donar suların koynunda
Yarına kalır sefasız cefaların bakiyesi
Gıyabında okunur
tüm kefensiz şiirler
Ve çığlığın mahzenine yuvarlanır cümlesi
.
.