Yazarlar,
bilim insanları yaşadıkları çağların en güvenilir tanıklarıdır. Bu insanlar, ortaya
koydukları özgün fikirler ve yarattıkları eserlerle toplumların yaşamlarına yön
verirler. İyiden, doğrudan güzelden yana. Uygarca yaşamak, barış ve huzur
içinde yaşamak adına; bilgisizlik ve bağnazlıkla gibi toplumların gelişmesini
engelleyen karanlıkları aydınlatma adına, meşaleyi taşıyanlardır bilim
insanları ve sanatçılardır…
İnsanüstü
çabalar harcamışlardır yeni buluşları için. Gecelerimizi aydınlatan Edison’un
ünlü buluşları için geceli gündüzlü çalıştığı hep bilinir. Suyun kaldırma
kuvvetini keşfeden Arşimet’in buluşunun verdiği heyecanla Atina sokaklarında
anadan üryan koşacak kadar çılgındır. Farklıdırlar bilim ve eser yaratanlar.
Şairler, yazarlar,
besteciler, yontucular ve de bilim insanları ortaya fikirleri ve eserleriyle
ilerlemenin, gelişmenin yollarını açmışlardır. Matbaanın bulunması batı
dünyasının aydınlanma yaşamasının en önemli nedeni olmuştur. Bilimde, sanatta
reform yaşayan Avrupa yetiştirdiği yazar ve düşünürlerin öncülüğünde Fransız
Devrimi, sanayi devrimi gibi başarıları yakalamıştır.
Toplumlar âlimlerine,
sanatçılarına verdikleri önem oranında gelişir kalkınırlar. Yer karasında
ayakta durmanın tek gerçekçi reçetesi bilim insanlarına çalışma, özgürlük
ortamı yaratmak ve bilimin şaşmaz rehberliğini kabul etmekten geçer.
Bilim, âlim derken akıl
yolundan ve gerçeklerden sapmamak önemli. Batısı, Amerika’sı, Japonya’sı dini
dışlamışlar. Onun için kalkınıyorlar. Müslümanlık ilerlemeyi engelliyor diye
ortaya çıkmak aymazlıktır. İslam dünyasının batının skolastik dönemler yaşadığı
zamanlarda altın dönemler yaşadığı da olmuştur. Konuyu dağıtmadan şu sözü
anımsayalım:
"Kıyamet gününde
âlimlerin mürekkebi ile şehitlerin kanı tartılır, âlimlerin mürekkebi
şehitlerin kanından ağır gelir." Diye bilim insanlarını, âlimleri yücelten
nice hadisler var ayetlerin yanında. Demek ki, önemli olan dinimizi doğru
yorumlamak.
İnsanlığın gelişmesi ve
mutluluğu için emek harcayan, fikir üreten, eser yaratan insanlara büyük saygı
ve hayranlık duyduğumu belirtmek isterim. Onların eserleriyle buluşmakla
yakaladığım mutlulukları, ruhumda oluşan huzurun uçsuzluğunu betimleyemem.
Büyük fikirler üretmek,
özgün eserler yaratmak gibi ideam yok. Sadece o insanların ayak izlerini takip
etmeye çalışan bir yolcuyum. Ülke sorunlarına eğilmek, yılların bana verdiği
deneyimlerimi paylaşmak tek amacım.
Ülkemizde bazı değil
birçok alanda hatalı ve yanlış çalışmalar yapılıyor. Bu topraklarda barış ve huzur içinde yaşamak
adına, yarınlarda büyük başarılar adına hatalı ve yanlışlardan uygulamalardan
artık vaz geçmeliyiz. Eğitim-öğretim çalışmalarında çağdaş normlara dönmeliyiz.
Bu bağlamda; çocuklarımız ve gençlerimizin yetiştirilmesi, eğitilmesi işini
devletimiz yüklenmelidir. Yıllarca gençlerimizi adeta robotlaştıran
velilerimizin maddi durumlarında büyük gedikler açan dershanecilik
uygulamalarına son vermeliyiz. Cemaat ve tarikatları bu alandan çıkarmalıyız.
Avrupa’nın yakaladığı
laik sistemi bu ülkede gerçek anlamda hayata geçirmeliyiz. İnanç işi bireyle
Allah arasında olan bir bağdır, akittir. Kişilerin ibadetine, ibadet yerlerine
kimsenin karışmaması gerekir. Şu gerçeği bilelim. İnanmak ya da inanmamak
olgusu Allah’ın iradesi ile oluşan durumlardır. Allah isteseydi herkesi bir
dine inanacak özelliklerde yaratırdı. Yıllarca Müslüman dünyasında mezhep
savaşları yapılmış. Bu konuları sorun yapmamak için kafalarımızın içinin iyice
aydınlanması gerekir.
Bakın biz çok şeyin cılkını çıkardık ve
etkisizleştirdik. Aşağıya okullarımızda kutlanan belirli gün ve haftaların
listesini ekledim. Bakın ne kadar çok. Bu haftalar işlenirken normal ünite
konularını işlemeye zaman kalmıyor. İlkokul öğrencilik yıllarımızda çok etkili
biçimde Yerli Malı Haftası işlerdik. Okulumuzda fabrikalarımızda, örneğin:
Nazilli Dokuma Fabrikasının üretilen dokuma ürünleri sergilenirdi. Sanayi ürünlerimize
dokunmakla kendimize güvenimiz artardı. Yurdumuzun kısa sürede kalkınacağına
inanırdık. Bunun için tutumlu olmanın gereği anlatılırdı. Kumbara, tutumluluk
konuları sadece ilgili hafta da değil yıllar içinde hep üzerinde durulan
konuların başında gelirdi.
Okullarda Kutlanılan
Belirli Günler Ve Haftalar
İlköğretim Haftası (Eylül Ayının 3. Haftası)
Gaziler Günü (19 Eylül)
Hayvanları Koruma Günü (4 Ekim)
Ahilik Kültürü
Haftası (8–12 Ekim)
Birleşmiş Milletler
Günü (24 Ekim)
Kızılay Haftası (29 Ekim–4 Kasım)
Lösemili Çocuklar
Haftası (2–8 Kasım)
Atatürk Haftası (10–16 Kasım)
Afet Eğitimi Hazırlık
Günü (12 Kasım)
Dünya Felsefe Günü (20 Kasım)
Öğretmenler Günü (24 Kasım)
Dünya Aids Günü (1 Aralık)
İnsan Hakları Ve
Demokrasi Haftası (10 Aralık Gününü İçine Alan Hafta)
Tutum, Yatırım Ve Türk
Malları Haftası (12–18 Aralık)
Enerji Tasarrufu
Haftası (Ocak Ayının 2. Haftası)
Sivil Savunma Günü (28 Şubat)
Yeşilay Haftası (1 Mart)
Girişimcilik Haftası (Mart Ayının İlk Haftası)
Bilim Ve Teknoloji
Haftası (8–14 Mart)
İstiklâl Marşı'nın Kabulü
Ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü (12 Mart)
Tüketiciyi Koruma
Haftası (15–21 Mart)
Çanakkale Şehitlerini
Anma Günü (18 Mart)
Türk Dünyası Ve
Toplulukları Haftası (21 Mart Nevruz Gününü İçine Alan Hafta)
Orman Haftası (21–26 Mart)
Dünya Tiyatrolar
Günü (27 Mart)
Şehitler Haftası (14 Nisan)
Turizm Haftası (15–22 Nisan)
Dünya Kitap Günü Ve
Kütüphaneler Haftası (23 Nisan Gününü İçine Alan Hafta)
Bilişim Haftası (Mayıs Ayının İlk Haftası)
Trafik Ve İlk Yardım
Haftası (Mayıs Ayının İlk Haftası)
Vakıflar Haftası (Mayıs Ayının 2. Haftası)
Engelliler Haftası (10–16 Mayıs)
Müzeler Haftası (18–24 Mayıs)
Hava Şehitlerini Anma
Günü (15 Mayıs)
Çevre Koruma Haftası (Haziran Ayının 2. Haftası)
Mahallî Kurtuluş Günleri Ve
Atatürk Günleri İle Tarihî Günler
Yapılacak iş kısa süre
içinde bu haftaların sayısını iyice azaltmak ve gerekli olanları da anlamına
uygun işlemek gerekir. Zaman harcamadan tutumlu olma seferberliğini başlatmak;
çocuk-büyük kapıldığımız kazandığımızdan fazla harcama çılgınlığı aymazlığını
terk etmeliyiz.
Şimdi
ülkemizde büyük maddi ve zaman kaybına neden olan bir konuyu gündeme taşımak amacım.
Şehir içlerinde kara yollarına monte edilen tümsek (kasis) uygulamasının çağ
dışı olduğunu belirtmek istiyorum. Kasislerin zararlarını genelde üç kategoride
açıklamak mümkün…
Yakıt
israfı: Araçların kasislere yaklaşırken hızlarını azaltması, vites küçültmesi,
kasisi geçme süresinde iyice yavaşlaması ve yediden hızlanması için yapılan
manevralarda ne çok yakıt harcandığını her sürücü bilir.
Zaman
israfı: Bir uzaklığı belirli sürede kat etmesi gereken vasıtaların kasisler
yüzünden yavaşlaması, böylesi durumların trafik akışını iyi yavaşlattığı hep
karşılaşılan durum. Haliyle normal sürelerde varılacak mesafelere daha uzun
zamanda varılıyor.
Araçların
hasar görmesi: Tümseklerin aşılmasında araçların süspansiyonları, alt takım, ön
düzenleri büyük zararlar görüyor.
Gelişmiş
ülkeler trafiği yavaşlatmak için tünsek olayına çok az müracaat ediyorlar.
Çoğusu bu uygulamayı ışıklı uyarı sistemleriyle çözüyor. Vakitten, nakitten
tasarruf ediyorlar. Bizler yakıta milyarlarca dolarlar ödüyoruz. Bu sorunu
bilimsel yöntemlerle çözebiliriz.
Bu
konuda sorunu idrak edip radikal tedbirleri hükümetler ve halk bazında alabiliriz.
Şöyle ki, yurt çapında seferberlik ilan etmeliyiz sorunu gündemde tutmak adına.
Daha sonra önce bütün sürücüleri kurslarla eğitim şehir içlerinde araç kullanma
standartlarının gereği iyice kavratılması öğretilebilir. Hız yavaşlatmak için
kasis uygulamasının ulusal ekonomiye olan zararları a’yı…b’yi, okuma-yazmayı
öğretircesine işlemek gerekir. Daha sonrada kamera sistemleri ile hız
kurallarını çiğneyenlere caydırıcı cezalar uygulanarak bu sorun çözülmüş olur.
Önemli
olan kararlı ve takipçi olmaktan geçer. Aklı ve bilimi yapacağımız çalışmalarda
egemen kılmak… Tek kurtuluş reçetesinin bu yolu takipten geçtiğini idrak etmek.
İşte o zaman boşa harcanan kaynaklar ekonomimize kazandırılabilir. Bu
kaynaklarla okullarımız daha donanımlı hale getirilebilir. Üretime dönük
fabrikalar açılabilir. Tümsekleri ortadan kalkması örneği işsizlik kamburu da
ekonomik yaşamımıza yük olmaktan çıkarılabilir.
Umar ve
dilerim halk olarak, tutumlu olmak adına, güzel günlerde huzur içinde yaşamak
adına naçizane savlarım hemen olmazsa bile zamanla ete kemiğe bürünme şansı
yakalar.