.
Öz acıdır
Suyun üşüdüğünü bilmez ç ö l
Sinir uçlarında yürür hafızaya kancalanmış düşünceler
Gün' a h 'lar sarkar g e ç m i ş i n belleğinden
Ve hakikati hırpalar nazlı söylenceler
Islanır dildeki z i k i r
Hıçkırığında boğar mavi kelebekleri
Kendini kendine yaklaştırır apoletsiz i n s a n
Ve ölümün akışkan suyunda büyür göz bebekleri
Failini arar meçhul
Yalancı emzik pazarında
Steril niyetlere sarılır s a b r ı n saf mayası
Katılaşır gerçek
Ve uçurumdan düşer çatlamış tohumun rüyası
Maviye beş kala
İçimizin denizinde kıpırtısızca batar bir sandal
Y u s u f ’ u n u saklamaya and içer kuyu
Girintili çıkıntılı bir c o ğ r a f y a d a kırılır sabitleşmeler
Ve yüze çarpılır h a y a l i n serin suyu
Can verir yatalak duygu
Gözden ırak ve gösterişli şenliklerde g i z l e n i r hüzün
Kilitlenir yazın içinde kış, gündüzün içinde gece
Kırılır a b l u k a
Ve sükutun oklarıyla vurulur binbir hece
Döner devran
Dalgın b a k ı ş l a r ı damıtır geceler
Gam tellerine dokunur mahir bir m e l t e m
Ve gecelerin yıldızlı karanlığında yiter niceler
Yorulmaz tevekkülün işçileri
Sabrın duvarını örer bin bir hazla
Son nefese dek i l i k l e r d e bekler i l k ler
Ne bir eksik ne bir f a z l a . . .
.
.
.
.
.
.