Yargı Kararlarına Neden Saygı Duyulur Yada Duyulmaz...
Hakimlere ve verdikleri karara neden saygı duyarız..? Bu sorunun cevabı tarihe ırklara, kültürlere, inançlara göre GÖRE (sebepler) değişim gösterse de hepsinin tek ortak özelliği saygı gösterilmesidir. … AMA neden? Çünkü her karar verici din adamı da olsa kral da olsa, Egemen güç adına kullanan diğer bir kişi de olsa o toplumun ortak özellik ve kavramlara verdiği anlamlar ile müdahelelere de gösterilecek" ortak tavır" adına hareket ettiği bilinci dir.. Bu bilinç bir günde, 1 yüzyılda değil, binlerce yıldan beri gelen karakteristik özelliklerin gereğidir… Tarihde ilk Yazıyı bulan ve tüm ilahi dinlerdeki önemli vakaların anlatım sahibi Sümerler de rahipler, aynı zaman da yargıç tır..Şehir devletinde ortak çalışır çalıştıklarını stok eder ve içinden ihtiyaçlarını rahipler eliyle alırlardı. … Her şehrin bir tanrısı vardır.. Yargıç kararları temsil ettiği şehrin tanrısı adına kullanırdı.Çılgın bakireler YILIN belli günlerinde yargıça VUCUD larını sunarlar ve bu gelenek dahi yargıç ın kararını sorgulatmazdı.. .. İslam Hukukunda allahın adına, onun elçisi aracılığı ile koyduğu kurallar uygulama alanı bulmuştur.. Gerek ayetler de gerek se hadisler de baban da olsa adil davranma zorunluluğu, kuralların örfi kurallara göre de uygulanacağı çeşitli mealler de yer almıştır.. 1000 YILIN tartışması, Mezhepler catışmasının varlığı da olsa bize. Adil davranma zorunluluğunu hiç bir şartta inkar ettirmez. Değil kadı, bir Müslüman bile tüm ilişkilerinde ideal anlamda adildir.. Günümüz hukukun ana İlkelerinin yer aldığı Roma Hukukunda yargıçlık görevi bir yıllığına seçilen proetor lar tarafımdan yerine getirilir Ve bunların yayınladıkları beyanname ler olaylara uyguladıkları kurallar hukuki gelişmeyi de sağlamıştır.. 4.yüzyılda hristiyanlaşan Roma, kilise Hukukunun etkisi altına girmiştir. Kilise imtiyazlı sınıf olarak(kreks) kralın yargısına tabi olmamış imtiyazlı sınıf olarak kendi yargısını oluşturmuştur.. Kilise ve kral arasındaki çekişmeler, hak ve özgürlüklerin, kral aleyhine bozulmasına yol açarken, bazen engizisyon uygulamaları ile korkunçlaşmış, bazen de egemenliğini yitirmemek için İskenderiye deki dünyanın en büyük kütüphanesini bile yakarak yoluna devam etmiş ve ezilen sivillerin Hukuk anlayışımdaki devrimle 1770 li yıllarda insan iradesi olan Hukuk, ön plana çıkmıştır.. Ama bu sistem de dahi Avrupa içinden çıkmış ahali, kralın gölgesi tanrının gölgesi gibi tabirler ve kavramlara verdikleri önemle yargıçları ve kararlarını önemsemiştir..Almanya da 2. Frederick geçtiği bölgenin doğasını çok sever. Buraya bir Saray yapılmasını emreder.. Adamlarını görevlendirir.. Saray yerine gittiklerinde yerin bir değirmenciye ait olduğunu ve değirmen işlettiğini ögrenirler.. Adam satmıyorum der.. Ne teklif ettilerse kabul etmez.. Kral ın yanına cıkartırlar. Kral ne teklif ettiyse kabul etmez.. "Ben kralım" der. Çiftçi de" sen kralsan Berlinde hakimler var " der.. Kral, çiftçinin arazisi, dışarda kalacak sekılde Sarayı yine yaptırır ve değirmenciye komşu olur..Kral anılarında anlatır.. Değirmenci fırından cılardığı, sıcacık ekmekle seslenir" Fredeeick sıcak ekmek ister misin "diye frederic der ki" işte Ben her zaman sıcak ekmeği kokusu gib alman adaletinin kokusunu içime çekiyorum" Kral olsan kalemini hakim kırar..Vatandaş da olsan karara ve hakime saygı duyarsın.. Almanya da Luther, herkesin kendi dilinde ibadeti ile Katolik kiliseye savaş açmış, Azgınlaşan ve her şeyin üzerinde kendini gören Katolik kilisenin bu şekilde önü kesilmiştir.. Kilise dünyanın en zeki adamlarından sanatçı ressam mühendis adli tıp Da vinci yi Yargılanmış ölülerle falza ilgileniyor diye neredeyse afaroz cezasına carptıracakken araya giren seçkin kişiler vasıtası ile Da vinci yi affetmiştir. Galileo yu dünya yuvarlak dediği için giotine göndermiştir..Halk daha önceden beraber hareket ederek kraldan aldığı yetkileri kilise den de almıştır. "Hukuk, ilahi değil insan iradesinin, taraflara eşit olarak uygulanmasıdır" şeklide Fransız devrimi ve Amerikan Anayasasını yapmıştır.. İnsanlığın çektiği acıların bileşkesi olan Hukuk, saltanatı parçalara ayırmış her parçayı kendi çerçevesinde belirgin güç olarak kabul etmiş yasama yürütme yargı dediği bu saltanatın 3 temel özelliğini ayırmış ve fakat eşitler arasında önde gelen olarak da yargı yı tanımla mıştır.. Hukuk bu düzlem de neden yargıyı öne almıştır..? İnsanlığın bileşkesi yediği kazıklar, giyotinlerde düşen kelleler, ve deneyimler ışığında bir kişi de toplanan güç "kötülüğe meyili arttırır" Deneyimlenmesini yaşamıştır.. Yargı, kötüye kullanımı engellemek için "tanrı ya da kral adına" ne dersenız deyin verilen hukmun tüm insanlık adına verileceği inancı ile "evrensel değerler" oluşturmuştur.. Evrensel değerleri, uluslar arası sözleşmelere, uluslar arası sözleşmeleri, meclis onayları ile ülkelerin iç hukukuna, dahil etmiştir.. Tüm bu evrensel değerlerin temel prensibi YARGI VE TEMSİLCİLERİ içinden çıktığı toplumu inkar edemeyeceği ve onların ortak akıl ve ruhuna uygun hareket edeceği inancı ile eşitler arasında önde gelen olmuştur.. Yoksa iktidarın hangi ülke de olursa olsun terbiye edici değneği özelliği taşırsa, eşitler arasında önde gelen özelliğini yiteceği gibi yargı kararlarına inancı da törpülemiş olur..Milletinden kopuk olarak verilen kararların, şekli olarak varlığı ruh olarak varlığı anlamına gelmez.. Bazı kanunlar gibi yargı kararları da ölü doğarTORUN HALİLİ
(
Yargı Kararlarına Neden Saygı Duyulur Yada Duyulmaz... başlıklı yazı
HALİLİ tarafından
14.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.