AKSAK DEMOKRASİ
 
      Demokrasi, bir doğrudan yönetim aracı olarak kullanılırken ,tarihsel gelişiminde oluşan partiler aracılığı  dolaylı yönetime katılma olarak kendini göstermektedir..Bu durumda siyaset aslında  yönetme aracını sağlayan bir maymuncuktur..
       Siyasetin maymuncuk halinin sağladığı ,oluşturduğu ve imtiyaz şekline dönüşmesi muhtemel alanları sınırlamak, sıfırlamak içinde hukuk dediğimiz aygıt gelişim göstermiştir..Oy veren ve oy alarak yönetenler arasındaki statü farkında hukuk yara aldıkça ,yönetenlerin keyfi artan oran da hız kazanır..
       Seçmen dediğimiz oy veren tarafın statüsünün koruması ,hak sahibi olduğu bilincine varması, daha sonrada varsa hak ihlali , bunu gerek idari gerekse adli yollarla hakkını arama bilinicinin ,gelişmesi ile sağlanır.
        Kişinin yetiştiği okullar,ekonomik sosyal durum,aile çevresi ve yöresi iki bilincinde gelişiminde doğrudan katkısı vardır..Bu iki bilincin var olduğu insan tipine de “vatandaşlık bilinci” gelişmiş insan denir
        Tersten balacak olursanızda bu bilincin gelişmemesinden menfaat sağlayacak olan seçilenler”itaat eden ,korkan ,şükreden,bir bildiği vardır “diyen insan tiplemesi üzerinde sürekli çalışırlar..
       İnsanı yönetme sanatı olan ve fakat Türkiye de insanı sömürme sanatında dönüşen Siyasetin ,derin sularında abdest almaya kalksan ,tırnağını ıslatmayacak su ile teyemmüme mecbur kalırsın
         Ve öyle ki insanı insan yapan en önemli beyinden eksik uzuvlı bir çok kimsenin manevi varlığının en önemli parçası ahlaki değerlerden de ayrıksı olarak ,bunu geçim kaynağı olarak kullandığını gözlemliyoruz .
           Siyasetin malesef ana malı “kurşun asker “niteliiği taşıyan ,yönetici adayları ile oy verme bilinci gelişmemiş vatandaşlık bilincinden yoksunlara arasındaki geçim savaşına dönüşür..vatamdaşlık bilinci gelişmiş olanlarsa ,seçim sonuçuna etki etmeyecek varlıkları ile ızdırap çekerler.
           Siyasette partiler,seçilenler açısından sağ ve sol cephelere ayrılarak kurumsallaşmış ve  dünya literatüründe sağ sermayeyi ,solsa emeği temsil edecek şekilde anlaşılmıştır..
           Gelişmiş batı hukuku sistemlerinde kominist de olsa hristiyanlık ve millete ait değerler her partinin asgari müştereği ve kırmızı çizgileridir.Sosyalist Macron,kendi ülkesinde Korsika lılar için ana dil yasağı destekler ama bir başka müstemleke ülkede ana dili ayrıştırma aracı olarak kullanmakta beis görmez.. Yada Sosyalist hükümetlerin koalisyon ortağı olan Yunanistan da en kutsal ve mutlak hak olan yaşam hakkına mülteciler söz konusu  olduğunda devlet eliyle müdaheleye ve son verilmesine kimse ses çıkarmaz. Ama bu ülkelerde vatandaşlık bilinci geliştiği için kısmen daha sınırlı yada kamuoyu oluşturma çabaları ile yönetenler, ellerini algılarla rahatlatırlar 
          Bizim ülkemizde ise partiler ;ne sağ sağı ne de sol solu temsil eder..
         Sağ kapitali değil kapital için manevi değerleri kullananların evrimleştirdiği kurumsal bir hal alırken, sol da  emek değerinden ziyade etnisite mezhep ve Atatürk kolaycılığı ile kurumsallaşmış ve ne sağ sağ ne de sol sol olabilmiştir.Siyasetin çok yüzlü,gizli ajandalı dolu oluşumlarından ise ortaya çıkan vatandaş profili vatandaşlık bilincinden çok,partili bilinci ile “kendi kast sistemini”oluşturduğu için demokrasimiz de imtiyaz sağlama aracına dönüşmüştür..
     Her şeyin başı ilk okuldan itibaren hukuk bilincinin verilmesi ile olacakken ,eğitim de hukuk bilincini yok eden ,kutsiyetlere yönelmek de sağcı ve solcu gözüken kurumların,oy avcılığında  işine gelmektedir.
        Vatandaşın örgütlenmesi ,örgütlü yönetenlerin karşısında yanlış ellere geçme korkusunın sürekli diri tutulması açıktan anlaşılmasa da imtiyazlardan vazgeçme korkusudur..
         Statükoyu koruyan ona zemin teşkil eden delege sisteminin dayanağı “siyasi partiler yasası” değişmedikçe ne anayasa anayasa dır.Ne de tüm yasaları uygulamakla görevli bürokratların ve vatandaşın güvencesi yasalar yasadır..
         Lider sultası gerçek liderse “evet “ diyelimde arada pinokyolar da kaynıyor…

Torun Halili 
( Aksak Demokrasi başlıklı yazı HALİLİ tarafından 16.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu