Gül Yetiştiren Adam Hakkın
Rahmetine Yürüdü
Veda etmeden gidişler her zaman
kalpte bir yük olsa da, hakka gidenin hakkın Rahmetiyle karşılaşacağı umuduyla
Gül kokulu Resule komşu olacağı ümidi ile bu yükü hafiflerken Rabbimizden hep
bunu dileriz giden için. Gidişiyle kalanlarından bir fışıltı işitiriz sakın
kaybetmeyin eserlerimi diye elbette ki kaybetmeyiz Rabbim izniyle eserlerini, anlam
arayışındaki yolumuzda gidenlere Rabbim Rahmet etsin Gül kokulu Resule komşu
olasın duasıyla giden gider hakka kalanlar bu yolda bir eksikle devam eder, bakarsın
üç kişi daha eklenmiş bir kişinin gidişiyle… Bir şeyler söyleyebilmekti önemli
olan Gül yetiştiren o güzel insan gülleri yetiştirdi ve veda etmeden giderken
bende gözyaşı içinde eserlerinden birkaç alıntı ile onu yâd ederken HAKKIN Rahmetine
gül kokulu Resule komşu gitmesi duamla sizleri baş başa bırakıyorum başımız sağ
olsun.
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn
“Batı zihniyeti için dinin
uygulanmaması fazlaca değer taşıyan bir olay değildir. O zaten kendi dinini
uygulama alanından çekmiştir ve zaten profan bir açıdan bakıp değiştirdiği
Hıristiyanlık, insanların toplumsal ve hukukî ilişkilerini düzenleme hususunda
yeterliliğini kaybetmiştir. İslâm’da ise dinin özüne ilişkin hiçbir değişiklik olmamıştır.
İslâm, baştan beri uygulama özelliğini korumaktadır. Bütün mesele, onu
yeterince ve kendi hakikati içinde kavrayabilme gereğinin anlaşılmasındadır”(Özdenören,
2017b: 27)
“İslâm, Batı’nın zihin kalıplarına
göre anlaşılamaz. Kendisinin dışındaki yorumlarla kendisine yaklaşılmasına
müsaade etmez, ancak kendisiyle kaimdir ve ancak Müslüman olan için
anlaşılabilir haldedir. Bu o kadar böyledir ki, İslâm’ı bilmek bakımından bir müsteşrik
bile, onu bütün boyutlarıyla kavrama bakımından herhangi bir Müslümanla
kıyaslanamaz. Çünkü İslâm, kendihakkında mücerret bir bilgilenmeyle anlaşılmış
olmaz. Bundan önce ve bunun ötesinde ona teslim olma olayı vardır.
Müsteşrikin faaliyeti, bu derunî katılma olayı olmaksızın sadece bilgilenme
niteliğinde kalır. Sırf bu tür bir bilgilenme insanı Müslüman yapmaya yetmez”(Özdenören,
2017b: 27)
Rasim Özdenören, Gül Yetiştiren
Adam anlatısında Cumhuriyet sonrası Türk toplumunun modern düzene uyum sağlayan
ve düzeni reddeden insan tipini, varoluş amacından kopan birey ve yeni düzen karşısında
varoluş amacını gerçekleştirmek uğruna yaşayan, “ötekileş(tiril)en” insan
bağlamında ele almaktadır. Modern dünyanın getirdiği tutkularla özüne
yabancılaşan insan karşısında Rasim Özdenören’in sunduğu tek bir yaşam biçimi
vardır; o da Müslümanca yaşamak.
Rasim Özdenören, Gül Yetiştiren Adam
anlatısında siyasî -eleştirel bir söyleme ulaşsa da, eserde asıl verilmek
istenen düşünce; kişiler, eylemler ve mekânlar üzerinde yoğunlaşmakta ve
Müslümanın en zor şartlarda dahi varoluş amacını yerine getirerek yaşaması
gerektiği düşüncesi eserin temel yapılarından birini oluşturmaktadır.
Modernleşmenin toplumda ve mekânda yarattığı bozulmanın, geleneksel yaşam
tarzının ve büyük değerlerin kayboluşunun karşısında tek başına direniş
gösteren Gül Yetiştiren Adam, yozlaşmış bir dünya karşısında Özdenören’in
savunduğu geleneksel ve manevî değerleri yaşatan tek insan olarak şahsiyetiyle
bir fikri temsil etmektedir.
Mehmet Aluç
Kaynak: https://www.academia.edu
RASİM ÖZDENÖREN’İN “GÜL YETİŞTİREN
ADAM”ANLATISINA“MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME ÜZERİNE DENEMELER” VE “MÜSLÜMANCAYAŞAMAK”
IŞIĞINDA BİR BAKIŞ-Saliha Tunç