Kalp Kelamında Aşkı Okumak Ve Yaşamak -3
Bugün köy meydanında ayrı bir sevinç havası vardı. Dursun
buna bir mana veremedi, uzun süredir işten eve evden işe yolda gördüğü
komşularına bir selam vererek kızıyla hayatına devam ettiğinden bazı şeyleri
kaçırdığını düşünüyordu. Köy kahvesine doğru yanaştı Seyfi amca ve eşi Sebahat
teyzede değişik bir sevinç havası içinde gözlerini köy otobüsün geldiği yola
çevirmiş sanki nefes almadan bekliyordu. Yaklaştı Seyfi amcanın yanına.
-Selamun aleyküm Seyfi amca, hayırdır sizi bugün herkesle
beraber ayrı bir sevinç heyecan içinde görüyorum. Unuttuğum kaçırdığım bir şey
mi var acaba?
-Yok, evladım yok sen kızınla mutlu mesut ol diğerlerini
öğrenirsin yakalarsın zamanla. Kızım Sabiha bugün tıp fakültesinden mezun oldu,
buraya geliyor. Şehir Hasta hanesi yerine köyün sağlık ocağına doktor olarak
tayinini aldırdı onun sevinci evladım.
-Çok sevindim Seyfi amca, Allah herkese böyle hayırlı
evlatlar versin.
-Âmin, evladım âmin. Kızım eşin rahmetli ile çocukluklarını
birlikte geçirmişlerdi. Hemen söylemeyelim hakka yürüdüğünü zamanla ben
söylerim evladım.
-Elbette Seyfi amca üzülmesin. Bilirim çok iyi arkadaşlardı,
düğünümüze gelememişti ondan dolayı da üzgündür zamanı gelince söyleriz,
köylüleri de ikna edelim bu konuda konuşmasınlar.
Durmuş köyün habercisi Cumali’yi çağırarak olanları anlatması
için kapı kapı dolaşarak söylemesini tembih etti, eline de üç beş kuruş
sıkıştırarak gönderdi. Cumali de zamanında sevmişti, kızın babası ondan hayli yükte
ağır manevi yönde pahalı olanlardan, alamamıştı yetişememişti. Kızın babası da
bir gün gece karşı köyün ağasının oğluna kızını vermiş, Cumali’yi gönülden
yaralamıştı. Günlerce serseri serseri gezmiş kendini kaybetmiş halde köylüler
bir dağın başında bulmuşlardı. Düğün olacağı gün Muhtar Selim amca ağanın
oğlunun yanına giderek her şeyi anlatmıştı. Hani derler ya iyi insan nerededir
işte buradaydı, gönülden üzülerek Cumali’yi çağırmış sevdiği ile evlenmesi için
kızın babasına istediklerini vererek kavuşmalarına vesile olmuştu. Çok efendi
sevimli birisiydi Cumali tarlarda çalışır gece gündüz evine kazandığını getirir
eşine verir tutumlu olarak harcamasını isterdi ona.
-İçişleri bakanı sensin, ben dış işleri bakanıyım. Lazım
oldukça bana verirsin evde kalan bekleyen sensin, ihtiyacı sen belirle ve ne
gerekirse al canım…
Diyerek avucuna yerleştirirdi.
Hayatı daha iyi anlama ve yaşama adına, köylülerin birbirine
yardımcı olması nedeniyle onlara bu halleri zenginlik kazandırmıştı. İç
dünyalarındaki derin anlayış sevgi merhamet hemen dış dünyalarına yansır bu
coşkun sevgi gönüllerinde bahar esintilerini estirirken, bulundukları yerlerde
bahar serinliğini estirerek gülümseyerek, gülümseterek gereken yardımı anında
ulaştırarak yaşamaya –yaşatmaya çalışırlardı derdi olanı sıkıntısı olana… Ruhi
ve vicdanı duyuşlarıyla derinden içsel yolculukla yaşarken dış dünyalarını da
dizayn ederek yaşayan insanlardı.
Köyün otobüsü karşıdan göründü. Herkeste bir heyecan tüm
köylü toplanmış otobüsün durakta durması ve yeni doktor adayını karşılayarak
kucaklamak için durağa doğru hareket ettiler. Durmuş, bakışlarıyla eşi
Gülten’in öldüğünü belli etmemek, için geride kaldı.
Mehmet Aluç