Monolog Röportaj-Arayış ve Şiir-
-Sayın okuyucularımız şiirin gönül penceresinde bakarak az
hece ve mısraların serinliğinde tatlı bir huzur bulmak için yine karşınızdayız.
Yine konuğumuz Kul Mehmet, Sayın Mehmet bey yani kul Mehmet hoş geldiniz. İnsanın
kendini ve sevdiğini zaman içinde ararken ya da kaybettiğini sandığı anda, bu
arayışını zamanla şiirin özü olan hece ve sözlerin kelimelerin duygu dünyasında
arayarak unutturması için, bir endişeye duymaması için içinde gezinmesi gerekli
midir? İşte arayışları görüyoruz, insan şiirden korkarak kaçıyor hiç
yaklaşmıyor! Bu kaçış acaba kendi kurduğu hayal dünyasından uzak bir halde, dengeyi
sağlaması için kaçarken dengesizlik bağlamında kendini yalnızlığa karanlığa
iterken, hislerin duyguların okşayarak ruhunu rahatlamasına izin vermemesi zor
olmuyor mu? Böylelikle bu dengeyi kurmak yerine bozduğunu, şiirsiz göremiyor
desek doğrumu söylemiş oluruz acaba?
-Öncelikle herkese selamlar vererek başlamak istiyorum size
de teşekkürler ederim bana bu imkânı verdiğiniz için. Şiirin yazara ve
okuyucuya verdiği imkânları ve güzellikleri saymaya kalksam sayfalarca
yazabilir ve söyleyebilirim sadece ruhu okşayan hafif dokunuşu ile dokunduğunu
tatlı esen rüzgârı ile serinlettiğini söyleyerek geçeceğim. Öncelikle bir
yolculuğa çıkmayı arzu etmek gerekir ki şiiri okuyarak sevebilelim. Bu nazlı
yâre yolculuk olur, vatan için, bayrak için, insan için yarınlar için olabilir.
İnsan yolculuğa çıkarken o yoldaki çileyi acıyı gözyaşını kabul ederek çıkar ve
yolda bir çınarın gölgesi altında şiirle serinleyerek az dinlenerek devam eder
diye bilelim ve o serinliğin kelime ve hecelerin tatlı dokunuşu huzuru ile dert
ve kederlerimizi unutarak hayata selam vererek “pes” etmedim yola devam
diyebilmektir. Kaçmak kendinden kaçmakla olmaz, dert kederden kaçmakla olmaz, şiirin
gönlü okşayan sesinden kaçmakla insan huzuru güzeli o nazlı yâri bulamaz ve
karanlıklar içinde kaybolur gider farkına bile varamaz. Şair şiirleriyle
bunlardan kaçan değil düştükçe Rabbi yardımıyla kalkarak sabırla yürüyen ve yol
alandır yaşadıklarıyla, olumsuzluklarla… Pablo Neruda “şiir boşuna yazılmamış
olacak” kitabının tanıtımında bakalım neler demiş.
“Şiir yazmanın reçetesini bu uzun yolculukta buldum. Toprağın
ve ruhun verdiği armağanlarla kutsanmıştım. İnanıyorum ki şiir; yalnızlık ile
birliğin, duygu ile hareketin, kişinin özel dünyasının, insanın kişisel
dünyasının ve doğanın gizli ilhamının eşit ölçüde katkıda bulunduğu heybetli ve
kısa süreli bir iştir. Yine inanıyorum ki, kişi ve geçmişi, kişi ve kendini
adadığı gaye, kişi ve şiiri, tüm bunlar, sürekli genişleyen bir topluluk içinde
bir gün gerçeklikle düşleri bütünleştirecek bir eylemde korunmaktadır. Çünkü
böyle uyumludurlar.(...) Rimbaud'nun kehanetine katılıyorum. Karanlık bir
yerden, diğerlerinden sert coğrafik koşullarla ayrılmış bir ülkeden geliyorum.
Şairlerin en terk edilmişiydim ve şiirim yöresel acılıydı, yağmurlar içime
işlemişti. Ama insana daima inandım. Umudu asla yitirmedim. Belki bunun için
şiirim ve bayrağımla buradayım. Son olarak, iyi niyetli tüm insanlara işçilere,
şairlere, insanın geleceğinin Rimbaud'nun deyişinde ifade bulduğunu
söyleyeceğim; yalnızca ateşli bir sabırla tüm insanlara ışık, adalet ve onur
saçacak mükemmel şehri kazanacağız. Böylece şiir boşuna yazılmış olmayacak!
“” Şiir Boşuna Yazılmış Olmayacak-Pablo Neruda-“ Ayrıca
söylediği şu sözler ile bizi kendine hayran bırakıyor.” Ben kendi ülkemde
yaşamalıyım. Ona ayaklarım, ellerim ve kulaklarımla dokunmadan, sularını ve
gölgelerini hissetmeden, köklerim çamurun içinde besleyici özü aramadan
yaşayamam ben.” Bir şiirinde bizlere:
“Al ekmeği benden
İstersen havayı da;
Ama gülüşünden mahrum etme beni. Pablo Neruda”
“Bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin,
bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan,
yeni bir başlangıç vardır… Edip Cansever”
“Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları. Özdemir Asaf”
“Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni. Ahmet Arif“
“Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Mademki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Mademki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Mademki umutlusun, umudu yaşatmak için Metin Eloğlu“
-Demek ki öncelikle bir yolculuğa çıkmayı istemek gerek hele
gönüllere yolculuksa bunun tadına doyum olmaz. Tabi ki önce yolculuğa çıkmak
için özlemek gerekir bu da gönül penceresini açarak, içerisini şiirle
havalandırarak doldurarak olabilir ancak.
-Öyle ise demlenen çayımızdan birkaç yudum alarak devam
edelim, çaylarınız bende selamlarımla.
Mehmet Aluç