Şiirle Bir Serinliğe Hasret Miyiz? Sanmıyorum!-2-
-Kız Ayten benim herif o kalas dün okuduğum şiirden çok
duygulandı gözyaşlarını akıttı yüreğinden avuçlarıma.
-Kız bende okudum okudukça benim ayı boyunu posunu ölçtü
biçti, sayıla bilinir aradığım tüm özellikleri yeniden kendisine doğru gelmeye
başladı. Sabah kalktığımda kahvaltı masada hazırdı. Kafalarına şiir düştü çokta
iyi oldu.
-Kız acaba şiirle empatilerimi harekete geçti.
-Bence estetik duyuları açıldı.
-Bence şiirle fiziksel çirkinlikleri yok oldu, iyide oldu.
-kız bence şiir insan ruhuna doğru yapılan bir yolculuktur, biz
dün bu yolculuğu onların ruhuna doğru yaparken, gidilecek varılacak bir
yollarının olduğunun farkına vardılar bence.
-Haklısın, şiirle karakteri olmayan karakterlerinin üzerini kazıyarak,
karakterlerini ortaya çıkardık, umarım bundan sonra geriye dönmez hep bizi
mutlu etmeye çalışırlar.
-Umarım.
İşte böyle hayatımızın bir bölümünde, adına şiir denilen
duygu seline kapılarak onun içinde yüzerek o büyülü dünyasında gezinmiş o yâre şiirler
okumuşturuz. Bazen sevdamıza ses olmuş dil olmuş bir bakışla yakarış olmuş o yâre
seslenmiştir, çoğu zamanda bizimle bir
acıyı paylaşmış o acıyı çekene götürmüş gözündeki yaşı sildirmiştir, bazen de
çekilen bir hasret ilinde bizimle olmuş teselli etmiş bize arkadaşlık etmiştir.
Neyzen Teyfik ne güzel şiirle beraber olmuş bize seslenmiş:
“Hicran destanını kendinden oku,
Mecnun'dan duyup da rivayet etme.
Aşkın Leyla'sını gördünse söyle.
Söz temsili bulup hikayet etme.
Yüz bin Leyla doğar alemde her gün,
Senin aradığın zevk, sefa düğün.
Tutacağın işi önceden düşün;
Daha ilk adımda nedamet etme.
Sevdanın oduna pek güvenilmez,
Tutuşursan eğer kolay sönülmez.
Bu yolun hükmüdür geri dönülmez,
Canına kıymazsan seyahat etme.”
Atilla İlhan hecelerle ne güzel dokunuyor gönlümüze:
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız “
Can Yücel Üstat ise:
“Diyelim yağmura tutuldun bir
gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni “
İnsanın iç dünyası şiirle duygu ve
hislerin yoğunluğuyla, yaşanan duygu, düşünce, hislerin dile gelerek satır
satır kalemle kâğıda dökülmesi neticesinde tüm çatışmalar uyumlu bir hal ile
gönülde buluşmaya götürmüştür, şiirin özü budur buluşturmak Şiirde insanın iç
dünyasını düzenleme hareketidir insan bu duygusuyla hareket eden varlıktır, duygu
ve hislerin nehrine doğru vardıkça denize sonrasında okyanusa varır vesselam.
Mehmet Aluç