Halis munis bir renktim önce:
Sivri dilli tembihleri insanların
Kandırılmaya ve kanamaya müsait bir
sıradanlık
Kül basmış meğerse dolgun yangınları
İstişarede şiir
Şairse infilak etmek üzere
Nefsi ölü iklimin
Şairin içinin kuytuları
Biteviye beklemede
Bam teline kaç milyon kere basılmışsa
artık
Atık sevgileri de telaffuz etmezken
dili
Ve arayışında o dingin meali
Kök hücresinde ömrün
Kok kömür adeta kurunun yanında yaşı
yakan
Yaş aldı gece
Yas aldı şair
Yasa bildi tüm şiirlerini
Münferit göğün tepe taklak düşüşü
İçtiği iksirli düşü
Mahal verdiği kadar da Rabbi
yarınlara
Mazhar olan nice yangın
Sevgi fakiri cihanın buruşuk örtüsü
Şairse kat izinde saklı tutuyor
duygularını
Kat ettiği yol ne ki ne?
Münafık gölgelere resti çekmişken
Beklemede gün
Bakaya kalan gece
Hüngür hüngür ağladığı günlerin
özlemi ile dolu için
Annesinin eteğine sarıldığı
Şimdilerde tek kozu kaldı:
Kâfi derecede hüzün
Kâfir imgelerin derdest edildiği…
Ah, o şiir iklimi
Hali hazırda düğmelerini iliklemediği
Mendebur bir mintan
Hem sökük hem de sırıtan
Sarı dişleri iblisin
Kolaçan ederken dününü
Gün mizaçlı bir ömür diliyor şair
Annesinin duasında
Huzur bulduğu kadar
Ah, yetemediği ne varsa
Nazıyla niyazıyla hala aynı insan
hala çocuk
Kürediği iklim misal
Küstüğü dünü gün görmemiş yüzü
Yüzünde asılı bir kaydırak
Gel gör ki:
Verildi bir kere kederin hükmü
Alaşağı edilmiş binlerce sözcük ve
dize
Alı al moru mor gecenin
Bir kumpas iken onu bekleyen
Şair ise tevekkül yüklü:
Yeter ki gelmesin o istenmeyen
misafir
Latif ruhu
Nazenin kokusu burnundan kıl
aldırmayanlardan
Alabildiğine uzak
Kim ki burnu Kaf dağında
Aldatılmışlığın isyanı ile şair
buluştu yeniden
Rabbiyle, dualarda
Haşa:
İsyan ne kelime
Bilakis şair dilediği affı
Sözcükler de dönüp dolaşıp geldi mi…
O kapı aralığında esen
Delişmen rüzgâr
Üşürken elleri
Isıtmakla mükellef annesinin yüreğini
Aşikâr cereyan
Aşikâr
Sözcükler, dilekler birbirine karışan
Baltalandıkça ufku
Nifak sokan nice rezil duygu
Yağdığı kadar geceden
Güne kavuşma telaşında vuruldu işte
Tutulan nutkuna
Katık ettiği yeni bir şiirde
Cereyana kapıldığının ertesi
Hicreti ömrün
Hicvettiği ise şairin dününün
Külüstür bir motor gibi
Tedavülden kalktığına binaen
Ve çekti işte imdat frenini
İmbatların ç/ağladığı
Göğsünün de tam ortasından vurulduğu
Ne hezeyan ne heyelan
Sanrıların sancılandığı
Bir şiir öncesi
Bir de rabıtası göğün
Şairin gizil tetiğine basılı parmağı
Bastığı anda imge benzeri mayına
Lakin henüz çok erken
Ertelenmiş hayallerin sefasını sürmek
adına
Saklı tutulası ne varsa
Korunduğuna biat
Ömürlük zindanında.
Neşri dünün
Nesrine bandığı hikâyesi şiirlerin
gürleyen sesinden
Arda kalan o son damla
Varla yok arası
Varamadığı o ana kıta ki:
Şair varsa yoksa şiire annesine
sevdalı…