Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 26.08.2024
Okunma Sayısı : 345
Yorum Sayısı : 9
Günün Yazısı

Bu Yazı 27.08.2024 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
26  Ağustos  1071'den  26  Ağustos  1922'ye


Türkler  26  Ağustos  1071'de  Bizans'a  karşı  çok  büyük  bir  zafer kazanmışlardı  Malazgirt Ovasında,   ancak gerek Selçuklu  Tarihine  gerekse  Osmanlı  Tarihine  baktığımızda her  iki  devletin  de  bu  büyük  zaferin  yıl dönümlerinde   bir  kutlama  yaptıklarına  şahit  olmuyoruz. 


Evet,  Türk İslam  Devletlerinde - ne  kadar  büyük  ve  önemli  olursa  olsun-  kazanılmış  zaferlerin  yıl  dönümlerini  kutlama  diye  bir  gelenek  yok. 


İyi  ama  biz  bugün  26  Ağustos'u  hem  Malazgirt  Zaferi  hem  de  Büyük  Taarruz  ve  Başkomutanlık  Meydan  Muharebesi  Zaferi  olarak  kutladığımıza  göre  bu  kutlamalar ilk  olarak  ne  zaman  başlamış?


Efendim,  30  Ağustos 1922'de  kazandığımız  zaferden  iki  yıl  sonra  Afyon-  Kocatepe'ye  gelen Mustafa Kemal, 1924 Yılından  itibaren  30  Ağustosların  Zafer  Bayramı  olarak  kutlanmasını  istemiş. Dolayısıyla  da  gerek  26  Ağustoslarda  gerek  30 Ağustoslarda kutlanan,  anılan  sadece  ve  sadece Büyük Taarruz ve Başkomutanlık  Meydan Muharebesi  Zaferi  olmuş. 


Kutlanan  derken  yanlış  anlaşılmasın. Öyle  çok  da  şaşaalı  kutlamalar  değil  bunlar. Çünkü  Atatürk  ''Kutlansın ''  dese de henüz  resmi  bayramlar  arasında  değil:  Resmi  Bayramlar  arasına  girişi  1935  Yılında  olmuş.  Yani  Zafer  Bayramı 1935'den  itibaren  resmi  bayramlarımız  içinde  yer  alıyor  ve  resmen  kutlanıyor. 


Peki  26  Ağustos  Malazgirt  Zaferi?


1930'lu  1940'lı  yıllarda herhangi  bir  kutlama  olmadığı  gibi  neredeyse  hiç  anılmayan  bir  şey  Malazgirt  Zaferi.  Sadece  komutanlar  arasında  ''  Yahu  bizim  bir  de  Malazgirt  Zaferimiz  varmış.'' kabilinden  konuşuluyor.


Ancak  1940'lı  yılların başından itibaren yükselen  Milliyetçilik  akımına  paralel olarak 1950'li  yıllarda artık  bazı  dergilerde Alparslan  ve  Malazgirt  ile  ilgili  yazılar  görmeye  başlıyoruz.


İlginçtir  ki  1960  darbesine  doğru  Alparslan  ve Malazgirt Zaferi ile  ilgili  yayınlarda  müthiş  bir artış  görüyoruz. Hatta  Malazgirt  Zaferinin  888.Yılında  (1959  )  posta  pulları  bile  basılıyor.


1960  Darbesinden  sonra artık  Malazgirt  Zaferiyle  Anadolu'nun  kapılarının  Türklere  açıldığından Büyük  Taarruz  ve  Başkomutanlık  Meydan  Savaşı  ile  de kapılarını  açmış  olduğumuz  Anadolu'nun  ebediyen  Türk  yurdu  olarak  kalacağının  ispatlandığından  bahseder  oluyoruz. 


Bu  arada  elimiz  değmişken  bir  de  Türk  Silahlı  Kuvvetlerinin  Kuruluş  Yıldönümü  icat  ediyoruz  ve  Yeniçeri  Ocağının  kuruluş  tarihi olan  1363 tarihi  Türk  Silahlı  Kuvvetlerinin  Kuruluş  tarihi  oluyor. 26  Ağustoslarda Yeniçeri  Ocağının  mı  Türk  Silahlı  Kuvvetlerinin  mi kuruluş  yıldönümü  olduğunu  bilemediğimiz  bir  kutlama  yapıyoruz. 


Sonra  artık  kim  uyarıyorsa  bizim  Yeniçerilerden  önce  de  bir  ordumuz  olduğunu, Osmanlı  döneminde ordunun  bel  kemiğini  sayıları  en  fazla  35.000 olan  Yeniçerilerin  değil sayıları  yer  yer 2.000.000'u  bulan  Anadolu  Sipahilerinin teşkil  ettiği yolunda uyarıyor da  Türk  Ordusunun kuruluş  tarihi Milattan Önce 209'a  indiriliyor.


Artık  çeşitli  makalelerde “Anadolu iki 26 Ağustos ile kurtulmuştur. Birincisinde Bizans Malazgirt’te, ikincisinde onun mirasçıları Dumlupınar’da yok edilmişlerdir.” şeklinde  ifadeler görüyoruz.


Ancak  12  Mart 1971  Darbesine  kadar  Malazgirt  Zaferini  Resmen  kutlamak  gibi  bir  şey  düşünülmüyor.


Evet,  yeni  bir  darbeyle  birlikte  Malazgirt  Zaferi  tekrar  gündem  oluyor. 


Ordu  bakıyor  ki ülkede  bir  kesim  '' Malazgirt  Zaferi  İslamın  Zaferidir'' Diyor,  bir  başka  kesim ''  Türk  Milliyetçiliğinin  zaferidir.''  Diyor. Bir diğer  kesim ''  Ulan  biz  ne  diyelim?''  Diye  kara  kara  düşünüyor. Öyle  olunca ordu  devreye  giriyor  ve ''  Malazgirt  Zaferi  Türk  Ordusunun  zaferidir.  Kimseye  yedirmeyiz  zaferimizi''  Diyerek  tartışmaya  noktayı  koyuyor 1971 yılında... 


Artık  gazetelerde “Malazgirt Zaferinin 900, 26 Ağustos’un 49. Yıldönümü”  gibi  başlıklar  görüyoruz. 


Malazgirt  Kalesi  onarılıyor.  Burada  kara  kucak  güreşler  ve okçuluk  yarışmaları  yapılıyor.  Zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, “Malazgirt Zaferi, Anadolu Türklüğünü ebedileştirme ve Atatürk milliyetçiliği inancını kuvvetlendirme yolunda sarfedilen tarihi gayretlerin ilk merhalesi olmuştur.” diyor.


1980 Darbesinden  sonra  Malazgirt  Zaferi  bir  kez  daha  hatırlanıyor.  Bu  sefer  darbeciler  tüm  orta  okullar  ve  liselere  gönderdikleri  2104 Sayılı  Tebliğler  Dergisi  vasıtasıyla  başta  Tarih  Öğretmenleri  olmak  üzere  tüm  öğretmenlere Malazgirt  Zaferi  konusunu  nasıl  işleyeceklerini  hatırlatıyor. Öğretmenlerin  kafası  karışıyor:  ''Malazgirt  Zaferini  Alparslan  mı  kazanmıştı  yoksa  Atatürk  mü?'' 


Görüldüğü  gibi  ülkemizde  ne  zaman  bir  darbe  olsa  Alparslan  ve  Malazgirt  Zaferine  daha  bir  dört  elle  sarılıyoruz. 


Sonra?


Vallahi  günümüzü  de  yazarım  yazmasına  da  istesem  de  istemesem  de  siyasi  bir  yazı  olur. Ama sitede  siyasi  yazı  neşretmek  site  kurallarına  aykırı olduğundan  yazamıyorum. 


Yahu  her  şeyi  geçtim  ''Ahlat  Cumhurbaşkanlığı  Külliyesi''  yazsam  eminim   bir  kesim '' Devletin  itibarı  için  şarttı  orada  bir  külliye''  Diyecek,  bir  başka  kesim  ise '' Külliye  karın  doyurmuyor.''  Diyecektir. O  sebeple  burada  keselim  de Malazgirt  Zaferinin  888., 900. 950.  Yıldönümünde  çıkarılan  posta  pullarına  bakalım.  


MALAZGİRT  ZAFERİMİZİN  953.  BÜYÜK  TAARRUZ  VE  BAŞKOMUTANLIK  MEYDAN  MUHAREBESİ  ZAFERİMİZİN  102.  YILDÖNÜMÜ  TÜM  TÜRK  MİLLETİNE  KUTLU  OLSUN.  


( 26 Ağustos 1071'den 26 Ağustos 1922'ye başlıklı yazı Sami Biber tarafından 26.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu