Türkler 26 Ağustos 1071'de Bizans'a karşı çok büyük bir zafer kazanmışlardı Malazgirt Ovasında, ancak gerek Selçuklu Tarihine gerekse Osmanlı Tarihine baktığımızda her iki devletin de bu büyük zaferin yıl dönümlerinde bir kutlama yaptıklarına şahit olmuyoruz.
Evet, Türk İslam Devletlerinde - ne kadar büyük ve önemli olursa olsun- kazanılmış zaferlerin yıl dönümlerini kutlama diye bir gelenek yok.
İyi ama biz bugün 26 Ağustos'u hem Malazgirt Zaferi hem de Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferi olarak kutladığımıza göre bu kutlamalar ilk olarak ne zaman başlamış?
Efendim, 30 Ağustos 1922'de kazandığımız zaferden iki yıl sonra Afyon- Kocatepe'ye gelen Mustafa Kemal, 1924 Yılından itibaren 30 Ağustosların Zafer Bayramı olarak kutlanmasını istemiş. Dolayısıyla da gerek 26 Ağustoslarda gerek 30 Ağustoslarda kutlanan, anılan sadece ve sadece Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferi olmuş.
Kutlanan derken yanlış anlaşılmasın. Öyle çok da şaşaalı kutlamalar değil bunlar. Çünkü Atatürk ''Kutlansın '' dese de henüz resmi bayramlar arasında değil: Resmi Bayramlar arasına girişi 1935 Yılında olmuş. Yani Zafer Bayramı 1935'den itibaren resmi bayramlarımız içinde yer alıyor ve resmen kutlanıyor.
Peki 26 Ağustos Malazgirt Zaferi?
1930'lu 1940'lı yıllarda herhangi bir kutlama olmadığı gibi neredeyse hiç anılmayan bir şey Malazgirt Zaferi. Sadece komutanlar arasında '' Yahu bizim bir de Malazgirt Zaferimiz varmış.'' kabilinden konuşuluyor.
Ancak 1940'lı yılların başından itibaren yükselen Milliyetçilik akımına paralel olarak 1950'li yıllarda artık bazı dergilerde Alparslan ve Malazgirt ile ilgili yazılar görmeye başlıyoruz.
İlginçtir ki 1960 darbesine doğru Alparslan ve Malazgirt Zaferi ile ilgili yayınlarda müthiş bir artış görüyoruz. Hatta Malazgirt Zaferinin 888.Yılında (1959 ) posta pulları bile basılıyor.
1960 Darbesinden sonra artık Malazgirt Zaferiyle Anadolu'nun kapılarının Türklere açıldığından Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ile de kapılarını açmış olduğumuz Anadolu'nun ebediyen Türk yurdu olarak kalacağının ispatlandığından bahseder oluyoruz.
Bu arada elimiz değmişken bir de Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuruluş Yıldönümü icat ediyoruz ve Yeniçeri Ocağının kuruluş tarihi olan 1363 tarihi Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuruluş tarihi oluyor. 26 Ağustoslarda Yeniçeri Ocağının mı Türk Silahlı Kuvvetlerinin mi kuruluş yıldönümü olduğunu bilemediğimiz bir kutlama yapıyoruz.
Sonra artık kim uyarıyorsa bizim Yeniçerilerden önce de bir ordumuz olduğunu, Osmanlı döneminde ordunun bel kemiğini sayıları en fazla 35.000 olan Yeniçerilerin değil sayıları yer yer 2.000.000'u bulan Anadolu Sipahilerinin teşkil ettiği yolunda uyarıyor da Türk Ordusunun kuruluş tarihi Milattan Önce 209'a indiriliyor.
Artık çeşitli makalelerde “Anadolu iki 26 Ağustos ile kurtulmuştur. Birincisinde Bizans Malazgirt’te, ikincisinde onun mirasçıları Dumlupınar’da yok edilmişlerdir.” şeklinde ifadeler görüyoruz.
Ancak 12 Mart 1971 Darbesine kadar Malazgirt Zaferini Resmen kutlamak gibi bir şey düşünülmüyor.
Evet, yeni bir darbeyle birlikte Malazgirt Zaferi tekrar gündem oluyor.
Ordu bakıyor ki ülkede bir kesim '' Malazgirt Zaferi İslamın Zaferidir'' Diyor, bir başka kesim '' Türk Milliyetçiliğinin zaferidir.'' Diyor. Bir diğer kesim '' Ulan biz ne diyelim?'' Diye kara kara düşünüyor. Öyle olunca ordu devreye giriyor ve '' Malazgirt Zaferi Türk Ordusunun zaferidir. Kimseye yedirmeyiz zaferimizi'' Diyerek tartışmaya noktayı koyuyor 1971 yılında...
Artık gazetelerde “Malazgirt Zaferinin 900, 26 Ağustos’un 49. Yıldönümü” gibi başlıklar görüyoruz.
Malazgirt Kalesi onarılıyor. Burada kara kucak güreşler ve okçuluk yarışmaları yapılıyor. Zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, “Malazgirt Zaferi, Anadolu Türklüğünü ebedileştirme ve Atatürk milliyetçiliği inancını kuvvetlendirme yolunda sarfedilen tarihi gayretlerin ilk merhalesi olmuştur.” diyor.
1980 Darbesinden sonra Malazgirt Zaferi bir kez daha hatırlanıyor. Bu sefer darbeciler tüm orta okullar ve liselere gönderdikleri 2104 Sayılı Tebliğler Dergisi vasıtasıyla başta Tarih Öğretmenleri olmak üzere tüm öğretmenlere Malazgirt Zaferi konusunu nasıl işleyeceklerini hatırlatıyor. Öğretmenlerin kafası karışıyor: ''Malazgirt Zaferini Alparslan mı kazanmıştı yoksa Atatürk mü?''
Görüldüğü gibi ülkemizde ne zaman bir darbe olsa Alparslan ve Malazgirt Zaferine daha bir dört elle sarılıyoruz.
Sonra?
Vallahi günümüzü de yazarım yazmasına da istesem de istemesem de siyasi bir yazı olur. Ama sitede siyasi yazı neşretmek site kurallarına aykırı olduğundan yazamıyorum.
Yahu her şeyi geçtim ''Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'' yazsam eminim bir kesim '' Devletin itibarı için şarttı orada bir külliye'' Diyecek, bir başka kesim ise '' Külliye karın doyurmuyor.'' Diyecektir. O sebeple burada keselim de Malazgirt Zaferinin 888., 900. 950. Yıldönümünde çıkarılan posta pullarına bakalım.
MALAZGİRT ZAFERİMİZİN 953. BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ ZAFERİMİZİN 102. YILDÖNÜMÜ TÜM TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN.
(
26 Ağustos 1071'den 26 Ağustos 1922'ye başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
26.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.