Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 12.08.2024
Okunma Sayısı : 435
Yorum Sayısı : 18
Vahdettin'i Linç  Edin

HİLAFET-HAİM NAHUM- VEHBİ KOÇ VE...2. BÖLÜM-
TBMM 1 Kasım 1922'de Saltanatı kaldırdı.
İşin aslına bakacak olursanız 23 Nisan 1920'de Saltanat zaten kaldırılmıştı lakin Padişah Vahdettin hâlâ bir umut '' Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir '' Diyenlerin Osmanlı'nın şaşaalı günlerinde olduğu gibi kendisine yine '' Padişahım Çok Yaşa '' Demesini.
Bekledi, bekledi, bekledi...
Denilebilir ki '' Padişah Vahdettin çok mu salaktı ki düşmanı yurttan temizleyen Mustafa Kemal'in, Kurtuluş Savaşı zaferle noktalandıktan sonra kendisine hâlâ '' Padişahım Çok Yaşa '' Demesini beklesin.
Padişah salak değildi ama Mustafa Kemal Paşa önceki yıllarda öyle şeyler söylemişti ki bir umut işte...
Peki ne demişti Mustafa Kemal önceki yıllarda?
Mesela 23 Temmuz 1919'da başlayan Erzurum Kongresinde aynen şöyle diyordu:
"En son duam şudur ki, istekleri gerçekleştiren Büyük Allah, sevdiği Hz. Muhammed hürmetine bu kutsal vatanın sahibi ve savunucusu, kıyamete kadar Hz. Muhammed'in dinin en sadık koruyucusu olan necip milletimizi, saltanat ve yüce hilâfeti korusun ve mukaddesatımızı düşünmekle sorumlu olan heyetimizi başarılı kılsın! Amin''
Erzurum'dan Sultan Vahdettin'e yolladığı mektupta '' "Büyük milletin ve mukaddes Hilâfetin tek ve gerçek direği bulunan saltanat-ı hümayunlarını Allah âfetlerden korusun!'' Diyordu.
TBMM Başkanı seçildikten sonra yaptığı konuşmada: '' "İnşallah âlemin sığınağı padişah efendimiz hazretlerinin sıhhat ve afiyetle her türlü yabancı kayıtlardan uzak olarak kutlu tahtlarında sürekli kalmasını Allah'tan tazarru (yalvarma) eylerim"
Mustafa Kemal, bırakın hilafeti kaldırmayı, saltanatla hilafetin birbirinden ayrılmasını isteyenlere bile şiddetle karşıydı TBMM'de '' Bir hükümet kurmak lazımdır.'' Dedikten sonra bakın neler demişti:
''Çalışmalarımızın birinci amacı ise, Saltanat ve Hilâfet makamlarının ayrılmasını amaçlayan düşmanlarımıza Milli İrade'nin buna uygun olmadığını göstermek ve bu kutsal makamı yabancı esaretinden kurtararak ulü'l-emrin (Padişah) yetkisini düşmanın tehdit ve zorlamasından serbest kılmaktır.''
Her ne kadar 25 Eylül 1920'de Mustafa Kemal Paşa kendisine '' Hain '' demiş olsa da bir umut bekliyordu Vahdettin. Hatta 1 Kasım 1922'de Saltanat kaldırıldığında en azından Halife olarak devam edebileceğini düşünüyordu belki de ama 4 Kasım 1922'de artık hiç bir umudunun kalmadığını anladı.
Evet, 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılır kaldırılmaz artık ikamet ettiği Yıldız Sarayı taşlanıyor, sarhoş serseriler ağızlara alınmayacak küfürler ediyorlar hatta zaman zaman saraya kurşun sıkıyorlardı ama TBMM'nin İstanbul'daki Başkomutan vekili Refet Paşa eninde sonunda bir şeyler yapardı.
4 Kasım 1922'de aldığı bir haberle yıkıldı sabık Padişah Vahdettin. Bu habere göre Genel Kurmay Başkanı Fevzi (Çakmak ) Paşa, Mustafa Kemal'e, Padişah Vahdettin'in yurt dışına kaçma hazırlıkları içinde olduğunu. Böyle bir teşebbüsü hayata geçirmek isterse ne yapması gerektiğini sormuştu bir telgrafla. Mustafa Kemal'in cevabı kesindi '' EĞER YURT DIŞINA KAÇMAYA TEŞEBBÜS EDERSE LİNÇ EDİN ''
Sabık Sultan Vahdettin'in kulakları '' Şayet kaçmaya kalkarsa'' Cümlesini duymuyordu, görmüyordu. Onun beyninde çınlayan cümle '' Linç Edin '' idi. '' VAHDETTİN'İ LİNÇ EDİN ''
Hele de 5 Kasım 1922'de Refet Paşa huzuruna çıktığında küstah bir şekilde ayaklarını burnuna doğru uzatıp oturunca artık suyunun ısındığına tamamen kâni oldu.
6 Kasım 1922'de eski Dahiliye Vekili Ali Kemal'in İzmit'te linç edildiğini öğrenince Mustafa Kemal'in bu linç konusunda hiç de şaka yapmadığını -herhangi bir yere kaçmasa- da Ali Kemal'in linç edilmesi örneği ile görmüş oldu.
17 Kasım 1922'de kendi ifadesi ile ana yurdundan hicret etti, ancak kendi sülalesinden insanlar bile buna ülkesinden kaçış dediler ki mesela Sultan V. Murat'ın kızı Hatice Sultan'a göre Amcası Vahdettin çok alçakça, bir Osmanlı'ya asla yakışmayan bir şey yapmıştı. Hele de bu kaçışın bir İngiliz gemisi ile olmasını en yakın hanedan mensupları bile kabullenemiyorlardı.
*****
Sultan Yurt dışına kaçmıştı, yok efendim hicret etmişti tartışmalarına girmeden devam ediyorum.
Saltanatına son verilen Vahdettin yurt dışındaydı. O yurt dışında olunca halifelik de Yurt dışına gitmişti.
Saltanat kaldırılmış, halifelik yurt dışına gitmişti yani halifeliği de kaldırmanın tam sıraydı ama o da ne?
18 Kasım 1922'de TBMM, Sultan Abdülaziz oğlu Abdülmecit'i 148 '' Kabul '' 15 ''Red '' oyu ile halife seçmesin mi?
Burada denilebilir ki ''Mustafa Kemal Paşa, düşmanlarımızın - hazır Vahdettin de ellerinde olduğuna göre- halifelik makamını kendi çıkarları için kullanmalarının önüne geçmek için kaldırmak yerine yeni bir halife seçti. ''
Hayır öyle değil.
TBMM'nin Londra Konferansına doğrudan çağrılmaması üzerine saltanatı kaldıran Mustafa Kemal şimdi de halifeliği kaldırabilirdi ki uzun zamandır '' Halifelik Osmanlıların hakkı değil, çünkü Osmanlılar Haşimi soyundan değil'' Propagandalarıyla beyinleri yıkanmış olan Arapların ve dolayısıyla Arapların beyinlerini yıkayan İngilizlerin daha işine gelirdi halifeliğin kaldırılmış olması. Arap dünyasından bir hatta bir sürü halife seçebilirlerdi.
Ama?
Ama müthiş bir satranç oynanıyordu.
Lozan Görüşmeleri için 12 Kasım 1922'de Lozan'a vasıl olan Türk heyeti, sap gibi bekletiliyor, bir türlü görüşmeler başlatılmıyordu.
Onların bir hesabı varsa İsmet Paşa'ya '' Kapitülasyonlar ve Ermeni yurdu konusunda asla taviz verme. Bu konuyu tartışma konusu bile yapma. Diğer tüm konularda pazarlık yapılabilir.'' Diyen Mustafa Kemal Paşa'nın nasıl bir hesabı vardı 20 Kasım 1922'de başlayan Lozan görüşmeleri öncesi?
****
Milli Mücadeleyi desteklemek için Mustafa Kemal'in yanına, Ankara'ya gitmek isteyen ama kuzeni Vahdettin tarafından otuz sekiz gün hapsedilen şehzade Abdülmecit Efendi halife seçildiğini öğrenince ziyadesiyle sevindi ama işin doğrusu Topkapı Sarayındaki kutsal emanetlerin kendisine teslim edileceğini, kendisinin de Bağlarbaşı'ndaki köşkünden alınıp Dolmabahçe Sarayına taşınacağını rüyasında görse inanmazdı ama olmuştu. Hem de hâlâ işgal altında olan İstanbul'da...
Sadece otuz sekiz günlük bir ev hapsinin mükafaatı olarak böylesine bir lütuf çok çok fazla değil miydi?
Ne yapmaya çalışıyordu Mustafa Kemal Paşa?
Gelecek bölümde inşallah.
RESİMLER
SOLDAKİ: Mustafa Kemal'in Fevzi Çakmak Paşa'ya gönderdiği cevap. Özetle: ''Padişah yurt dışına kaçmaya kalkarsa linç edin. ''
SAĞDAKİ: Eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve 6 Kasım 1922'de İzmit'te linç edilen Osmanlı'nın son Dahiliye Vekillerinden ( İç işleri Bakanı ) dedesi Ali Kemal
( Vahdettin'i Linç Edin başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu