Deneme / Kişisel Denemeler

Eklenme Tarihi : 1.01.2015
Okunma Sayısı : 1557
Yorum Sayısı : 0
Altın Üyelik Başvurusu Altın Üyelik Avantajları
Bugün Doğanlar
sevinc-altinAyşe Duranmehmet-karaeda-unalİsmail KaplanİlknurfenerliGECEKUŞUmelodiArya_AresALEMH.TAŞDEMİR42Deniz Dağcı furkan_klncaydin-efkan-unalAlpayTerbiyelimelih-bulutgulcan-bozkurt
Doğum gününüz kutlu olsun

 

Mark Twain’den bir esinti aklıma gelen:’’İnsan, yüzü kızaran tek canlıdır. Yani kızarmak durumunda kalan.’’

 

Kızaran bir yüz mü kızarmaya yol açan nedenler mi…

 

Var mı izahı sizce?

 

Farkındalık seviyesinde bir suç mu yoksa görmezden geldiğimiz bir tutum mu geliştirdiğimiz… Hangi anlamda olduğu önem arz eder mi, gibi bir yanılsamaya mahal vermeden en doğrusu kendini bilmekten geçmekte kanımca.

 

Vicdan, us, bilinç hatta bilinçaltı. Doğrular, artılar ve eksi hanesinde ne varsa kayıtlı hatta tutanaklara geçirilmemiş tüm kayıtlar sümen altı ettiğimiz.

 

Ezebildiğimiz kadar ezerken, incitirken, sömürürken ve dışlarken de yapılan tüm o hatalar. Bunlar değil mi bizi hayvanlardan farklı kılan.

 

Globalleşen ve giderek ivmesini arttıran bir döngü nihayetinde ne yazık ki her birimizin payını büyük ölçüde aldığı. Sözüm ona ne çok lehte olgu var, değil mi… Öyle ya, gelişmiş teknolojinin nimetleri bir yandan medeni ölçümlerin üst seviyede olduğu ve derken açlığın, yokluğun ve sefaletin de eriştiği tepe noktası. Zenginin daha zengin fakirin daha da yoksullaştığı hiç de adil olmayan bir düzen. Ve o düzenin mağduru milyarlarca insan. Bir yandan kendimizden uzaklaştığımız yetmezmiş gibi bir yandan tüm müspet verileri de çıkarıyoruz elden ki fark dahi etmeden. Görmüyoruz, duymuyoruz hepten kör hepten sağır olmuş ve tüm yetilerini yitirmiş bir kolonin mensupları iken her birimiz nasıl oluyor da medeniyetin geldiği noktadan bahsedebiliyoruz bu da hayli tartışılır doğrusu.

 

Tüm o farklılıklar haiz olduğumuz nasıl da örselenir ve itekleniriz. Ola ki hariç tutulalım müdahil edildiğimize vakıf olduğumuz basit bir sosyal ortamın az kırıcı ve yıkıcı değildir hani. Potansiyel tehdit addedilen sayısız zafiyet göstergesi hariç tutulan kim ise.

 

İstediğiniz tüm savları ileri sürün. Beyaz yine beyazdır ve kara hala kara. Beyazı kirletmek ne kadar kolaysa karanın beyaza çalması da o kadar olağan dışıdır. Hâlbuki her birimiz birey değil miyiz ya da birer beşer olanca faniliğiyle, olanca yanlışıyla ve olanca haşmetiyle hele ki burnu Kaf dağında iken nasıl ulaşılmaz nasıl her şeye muktedir ve bir o kadar ikiyüzlü.

 

‘’El-insaf’’ demek gelir içinizden… Ya da avaz avaz bağırmak:’’Yeter artık yeter’’ demek istersiniz istem dışı da olsa ve süper-egonuz her seferinde kocaman bir bariyer yığar önünüze. Aç ve sefil nefsiniz doymak bilmezken çekilirsiniz bir köşeye hibe etmemek adına varlığınızı ve ruhunuzu.

 

‘’Çareler tükenmez’’ gibi saçma bir yanılsama içerisine düşseniz de zaman zaman hala arasınız son çareyi onca yafta içinde. Hala medet umarsınız birilerinden: Kadın ya da erkek ama sadece bir dosttur tüm arayışınız iki kelam edeceğiniz. Haricinde de hiçbir beklentiniz yoktur. Alabildiğine engin yüreğiniz nasıl da açtır sadece ve sadece bir dosta günlük tabiriyle bir ‘’kanka’’. Beraber gülüp beraber ağlayacağınız, ekmeğinizi bölüşeceğiniz ve birbirinizi asla harcamayacağınız bir ortam iken buluşma noktanız. Ki o noktaya sadece bir iz olarak kalır ya da bir izdüşümü tüm o arayışınızın. Biraz savruk biraz hicap dolu ve bir o kadar kırılgan ve kırgın ki kırılmaktan kırılacak başka parça dahi kalmazken ertesinde hala çırpınırsız farkındalık seviyenizi çoktan evet ne yazık ki çoktan yitirmişken.

 

Esefle kınarsınız kendinizi kimseye mahal vermeden ve bin beter kınanmaktan iyice zora girer döngü ve iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Aynı şarkıyı dinlersiniz gün ve gece:’’Yalnızlar Rıhtımı.’’

 

bir ben miyim perişan gecenin karanlığında

yosun tuttu gözlerim yalnızlar rıhtımında

bütün gece ağladım dalgalar kucağında

yosun tuttu gözlerim yalnızlar rıhtımında

bir beni mi unuttular uçup gitti martılar

geceler, ben ve deniz yalnızlar rıhtımında

bütün gece ağladım dalgalar kucağında

yosun tuttu gözlerim yalnızlar rıhtımında

 

Nedir yalnızlık çoğula tekabül etmiş bir kümenin elemanı olmak mı yoksa sadece ve sadece bir boş küme olarak damgalanmak. Tekil sıfatlar hep yadsınır hep ıskalanır ve hep aciz ve yetisiz addedilir. Öyle ya çoğunluk iktidarda iken siz kim oluyorsunuz da o tekil kimliğinizle neyi ispatlama telaşı gütmektesiniz… Acınası halinize gülmek gelir içinizden hatta katıla katıla ağlamamak adına olsa da tüm telaşınız yine de süzülür yaşlar ta içinize ve kimseler görmeden ve sezmeden. Ne de olsa yalnızlık bir suçtur ve ağlamak büyük bir zaaf oysa içselleştirdiğiniz o ketum dünyanızın bir dışa vurumudur usul usul suç ya da günah addedilen o yalnızlık. Yine de masum bir günahtır yalnız bir dünya kirlenmemek adına tercih ettiğiniz ya da zorunlu kılındığınız. Mubahtır hem de asil bir seçenektir oysa dünyanın kirinden pasından uzak. Zordur beyazı muhafaza etmek zordur ama mümkündür de en azından yalnız dünyanızda karla örtülü o tepeler ulaşılmaz olsa da sükûneti vazgeçilmezdir vicdanınızın uzaklardan anlaşılmama ihtimaline karşın…

 

( Yalnızlar Rıhtımı başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 1.01.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu