Solar seslerin rengi
İlk zemheride açar bir kardelen
Yağmurların busesine teslim olur tenler
Arılar emer çiçeğin özünü
Ve zonkladıkça oğul verir düşünceler
Nazlıdır gece
Nem tutar kirpikler
Ki zaman, çığ kadar ağır ve çığ kadar soğuk
Bin yutkunup bir söyler insan
Ve büyür içlerdeki oyuk
Kaldırımlara saplanır cürüm
Nar-ı Beyza olur yaşamak
Ateşin kundağında büyür sancılar
Kalemin feryadına ağlar mürekkep
Ve yılanların gömleğinde nükseder acılar
Titrer gecenin eceli
Gıcırdayarak geçer zaman
Fersiz ayaklara meftun olur adımlar
Sinsi bir zehir dolaşır damarlarda
Ve kör derinliklere gizlenir isyanlar
Ürker noktalar
Asude sesler yankılanır duvarın çatlağında
Düşer takvimden bir kuru yaprak
Sabrın fırçası ile boyanır zaman
Ve ezbersiz vuslatları kucaklar toprak
Başlar buğulu g/öç,
Kundağından sıyrılır kelebekler
Ağıtlar toz yutar yollarda
Ve ''sol'' anahtarını saklar hendekler !
.
.
.
.
.
.
.