Yarılır ay
Nabzı durur rüyaların
Eceli fısıldar diri nefesler
İyi bilirdik’le başlar gerçek hayat
Ve sızladıkça etinden sıyrılır kafesler
Zamana mıhlanır
Alnına zafer yazılmış bir milletin
Su katılmamış dik duruşu
Ve tutanaklara geçirilir
Çürümeye yüz tutan elmanın dalına tutunuşu
Müstehcen bir şubat balansında
Mağlubiyete gebe kalır toy dikleşmeler
Üç kat siyah giyinir gece
Ve kaburganın altından duyulur depreşmeler
Gırtlağı kesilmiştir suskunluğun
Ölmeyecek kadar yaralıdır cümleler
Rüzgarın lehçesiyle konuşur her fırtına
Ve gamzelerde donar gülmeler
Doğar gün
Zılgıtını yitirir yarasalar
Dilin pervazına konar kanatsız kuş sürüleri
Tırnakları sökülür karanlığın
Ve dikişini patlatır yaralar
Kan sarhoşu olur insancıklar
Ruha teyellenr mor bir sancı
Hece kırıkları ile döşenir keşkelerin yolu
Ve uyutuldukça büyür acı
Yeniden dirilir us
Arıların uğramadığı petektir artık yürekler
Hayatın berzahında adanır bin bir adak
Ve kundağından azatlanır bebekler . . .
.
.
.
.
.
.