İlkokullarımızda 1968 Öğretim Programı uygulandığı yıllar
meslek yaşantım başladı. Adı geçen program birinci sınıflarda okuma-yazma
eğitimine cümle yöntemi ve dik temel harflerle çalışılmasını buyuruyordu. Ta
2005 yılına kadar cümle yöntemi ve dik temel harflerle çalışıldı.
Bu arada
1968 Programı öğretmenlere ikinci sınıftan itibaren el yazısı diye adlandırılan
bitişik yazı ile çalışmayı da öneriyordu. Nihai olarak dört ve beşinci sınıfta
tamamen bitişik yazı kullanılması isteniyordu.
Peki,
uygulamada programa ne derece uyuluyordu! Ülkemizde uygulamalar farklı, kanun,
tüzük yönetmelik de emredilenler farklıdır. Hele ki, kırsal kesimlerde.
Örnekliyeyim, kanun emreder okuma çağındaki bütün çocukların önce beş yıl,
sonra sekiz yıl şimdilerde on iki yıl eğitim almaları zorunludur. Acaba bu
zorunluluk ne kadar geçerli oldu! Şapkalarımızı önümüze koyup düşünelim. Yakında
cumhuriyetimizin 100. kuruluş yılı kutlanacak. Okullaşmada özlenen sonuca
ulaşabildik mi? Okullaşmadaki bu
sorunlar eğitim-öğretim yöntemlerinde de devam ediyor.
Dört ve beşinci sınıfta bitişik eğik yazıya
geçilir. Program böyle diyordu! Diyebilirim ki, meslektaşlarımın hemen hemen
hepsi bu kurala uymadı. Müfettişler ne yapıyordu? Özellikle şehir okullarında
teftişi bir ya da iki ders saati içinde bitiriyorlardı. Hangi stilde yazı
yazılıyor, bu konuda soru sorulduğunu anımsayamıyorum.
2005
yılında ilk okuma-yazma konusunda değişikliklere gidildi. Bu kez cümle ve dik
temel harfle okuma yazma yönteminden vaz geçildi. Bundan böyle ses temelli
cümle yöntemi ve bitişik eğik yazı-el yazısı kullanılması istendi
öğretmenlerden. Curcuna işte o zaman başladı.
Yıllarca
cümle yönteminin faziletinden bahseden önce müfettişler ve bakanlık
bürokratları bu kez ses temelli okuma öğretiminden dem vurmaya başladılar. Ses
temelli cümle yönteminde alfabemiz harf gruplarına ayrılıyor. Örneğin ilk grup
harfler (e-l-a-t) ki, ses diye adlandırılıyor harfler. Şimdi gruplaşmada
değişiklikler yapılmış. Önce “e” sesi veriliyor. Daha sonra seslerden
hece-kekime ve cümle öğretiliyor. Cümle yönteminde ise önce cümle (Fiş) öğretilir. Daha sonra kelime-hece ve
harf öğretilirdi. Fazla detaya girmek değil amacım. Yazı stili sorun yarattı en
çok. Kimde! Ya da kimlerde!
Önce öğretmenler
bitişik eğik yazı stilini büyük çoğunlukla beğenmedi. Tu kaka edildi!
Öğrencilerin kas gelişiminden dem vuruldu… Olmaz ki olmaz… Ya veliler?
Neredeyse isyan bayrağını çekeceklerdi! Öğretmen okulu mezunu öğretmenler için
sorun değildi bitişik eğik yazı stili.
Öğretmen
Okulunda, 35cm X 25cm ebadındaki yazı defterlerine her çeşit uçla birçok stilde
yazılar yazardık. Haftada üç sayfa yazmak zorunluydu. Ayrıca blok ödevleri daha
başka yapmamız zorunlu çalışmaların başında geliyordu. Rahatlıkla söyleyebilirim
en çok resim-yazı dersinde zorlanırdık okulda.
Bizlerin
geçtiği tedrisattan geçmemiş meslektaşlarımız için bitişik eğik yazı ile
çalışmak birinci sınıf öğrenciler kadar emek gerektiriyordu. Ve zorluk arz
ediyordu. İtirazların birincin nedeni buydu öğretmenler açısından. Peki,
ülkelerinde eğitim-öğretim sorunlarını çözmüş bizler gibi sık sık öğretim
programları değiştirmeyen ülkelerde bu durum nasıl? Bir göz atalım:
Batı ülkelerinde birinci sınıftan
itibaren bitişik eğik yazı ile çalışılıyor. Bakanlık öğretmeni olarak
çalıştığım Almanya’da bu durumu çıplak gözle gözlemledim.
1930
yılında doğduğum köyde ilkokul açılmış. İlk yıllarda ancak üç yıl
eğitim-öğretim yapılırmış. Babam üçüncü sınıftan mezun bir çiftçiydi. Avuç
içleri sürekli nasırlı olurdu. El yazısı ile yazdığı mektupları hala saklarım.
Ne kadar estetik yönü üst düzeyde okunaklı yazmıştı babam bu mektupları.
Eğitimcilerin bitişik eğik yazının
faziletlerini betimledikleri görüşlerden bir demet sunayım:
“Araştırmalara göre bitişik eğik yazı öğrencinin
zihinsel gelişimine ve dikkatini geliştirmesine katkı sağlamaktadır.
Bitişik eğik
yazı, öğrencinin yazı yazarken harflere, harf bağlantılarına ve ayrıntılara
dikkat etmesini zorunlu kılmaktadır. Bu durum öğrencinin dikkatini geliştirmektedir.
Bitişik eğik yazıdaki süreklilik ile düşüncedeki
süreklilik örtüşmekte ve birbirini desteklemektedir. Böylece yazmada kazanılan
akıcılık okuma becerisine de yansımaktadır.
Bitişik eğik
yazı, sentez yöntemine uygun olduğundan Ses Temelli Cümle Yöntemi ile ilk
okuma-yazma öğrenme sürecini kolaylaştırmaktadır.
Araştırmalar,
okul çağı çocuklarının kalemi ellerine ilk aldıklarında eğik ve dairesel
çizgiler çizdiklerini göstermektedir. Öğrenciler anatomik yapıları gereği
kalemi eğik olarak tutmaktadır. Bu durum öğrencilerin bitişik eğik yazıya
geçişini kolaylaştırmaktadır.
Bitişik eğik
yazının akıcı ve kesintisiz olması, soldan sağa doğru yazı yönünü destekleyici
olmaktadır.
Bitişik eğik yazı, geri dönüşlere izin vermemektedir.
Bu durum yazının akıcı ve doğru yönde gelişimini sağlamaktadır. Bitişik eğik
yazı, harflerin doğru yazımını desteklediğinden harflerin yazılış yönlerini
karıştırma sorunu ortadan kalkmaktadır.
Bitişik eğik
yazıda harfler birbirine bağlandığından kelimeler bütün olarak yazılmaktadır.
Bu durum öğrencinin kelimeleri tanımasını kolaylaştırmaktadır.
Bitişik eğik
yazıda öğrenci rakam ve işaretleri daha kolay fark etmektedir.
Bitişik eğik yazı dik temel yazıya göre daha hızlı
yazılmakta ve yazma çalışmalarını kolaylaştırmaktadır.
Bitişik eğik
yazı ile okuma yazma öğrenen öğrencilerin diğer harf karakterleriyle yazılmış
metinleri okumakta güçlük çekmedikleri deneysel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Bitişik eğik yazının estetik görünümü, öğrencilerin
estetik bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olmaktadır. Bitişik eğik yazı
öğretimi, görsel sanatlar dersine de katkı sağlamaktadır.
Bitişik eğik
yazı öğrencilerin parmak ve el kasları için uygundur.
Bitişik eğik
yazı solak öğrenciler için de uygundur. Solak öğrencilerin eli dik yazı yazarken
harflerin çoğunu kapatmaktadır. Oysa bitişik eğik yazı yazarken öğrencinin eli
biraz daha sağa kaymakta ve yazıyı daha az kapatmaktadır. Öğrenci yazdıklarını
daha kolay görmekte ve okumaktadır…”
Bu arada
dik temel harflerle yazı yazmasını savunanlar da var. Fakat azınlıktalar...
Peki, bu
yazıyı niçin yazdım! Daha önce bir ülkemizde ne kadar sıklıkla müfredat
değiştirildiğini anlatmaya çalışmıştım. Müfredatlar sık sık değiştirilir de
yazı stili değiştirilmez mi?
Okullarımızda, uygar dünyanın kullandığı yukarıda ve eğitim uzmanlarının
da madde madde olumlu görüşlerini sıraladığım bitişik eğik yazma uygulamasından
yıl yıl vaz geçildi. Eskiye dönüldü. Leylek, gagasından, uzun kanatlarından ve
bacaklarından kesilerek kuşa çevrildi. Âlem gidiyor Mersin’e biz gidiyoruz
tersine. Ne diyeceksin, “Büyüklerimiz en iyisini bilir!”